" Büyüdüğünüzde ve dönüp bu günleri hatırladığınızda anılarınız asla 'ne güzel zamanlardı, ne çok eğlendik.' Tarzı anılar olmayacak! Niye mi? Şu andan itibaren hepinize korkunç ortaokul anıları vereceğim.!"
Özür dilerim çocuklar.
Bazen tüm çocuklardan özür dilememiz gerekiyormuş gibi hissediyorum. Belki…devamı" Büyüdüğünüzde ve dönüp bu günleri hatırladığınızda anılarınız asla 'ne güzel zamanlardı, ne çok eğlendik.' Tarzı anılar olmayacak! Niye mi? Şu andan itibaren hepinize korkunç ortaokul anıları vereceğim.!"
Özür dilerim çocuklar.
Bazen tüm çocuklardan özür dilememiz gerekiyormuş gibi hissediyorum. Belki de kendi çocukluğumuzdan. Belki de tüm aileler çocuklarından. Belki de sadece özür dilemeliydik işte. Özür dilemesini bilmeliydik sanırım. Geçmiş, bugün ve geleceği yönetiyor. Geçmiş, kaç yaşına gelirsen gel geçmeyecek sanırım.
Ve çocukken önemsiz görülen hatalar hiçbir zaman geçmiyor. Çocukken yenilen dayak seksen yaşına geldiğinde bile sana kendini hatırlatıyor.
Çocukken hiç geçmiyor.
Geçmiş.
Orada bir yerde.
Sadece hep yaşıyor.
Sevgili Kim Cheol,
Her zaman güçlü olmak zorunda değilsin.
Her zaman iyi olmak, hayır en iyisi olmak.
Ama güçlü olman gerekti değil mi?
Yoksa o köpeklere yem olan domuzlara benzerdik.
Evet en iyisi olmak zorunda kaldık çünkü mükemmel olmak zorunda kaldık biz.
Sadece çok üzgünüm,
Keşke böyle olmasaydı.
Keşke polis olsaydın sen de ve bende sonunda her şeye rağmen başardığımız için gökyüzüne bir yıldız daha karalasaydım.
Koltuk altıma alıp peşinizde gezdirdiğim şöhlerimle her adımınızı resmetseydim.
Sizi. Üçünüzü.
Birkaç nota daha çalmak istiyorum sadece son kez.
Tuvali arkamda bıraktım; Van Gogh'u, Aliye Berger'i, mavi gözlü yabancıyı...
O gün siz özgür olmak istediniz Cheol, sevgi değil.
O gün karışık notaların yazdığı ve hiç kimsenin iyi çalamadığı kendi yazgınızı yaktınız.
Ve şimdi o piyonun üstünde düşüyoruz, kalkıyoruz, yaralanıyoruz, ağlıyoruz ama çok ağlıyoruz ve hiçbir zaman sonunu getiremiyoruz. Tuhaf sesler çıkıyor, bozuk melodiler, kırılmış üç siyah tuş...
Gördün mü Cheol?
Gördüğünü biliyorum.
Sadece özür dilemek istedim.
Kendine iyi bak, Jong Suk ve Kyung Min'e de...
Şunu fark ettim, bu diziye neden kimse adam akıllı yorum girmemiş?
Dizi biraz The Glory biraz Stranger From Hell ve biraz da Revenge of others karışımı gibi ama kesinlikle kendi tarzında.
Yine Asya'nın en korkunç yanlarından biri olan akran zorbalığı konumuz.
Ve yine yazık edilmiş çocuklar.
Ve yine bencil insanlar.
Böyle durumları ülkemizde pek sık görmediğimiz için(bir tık ironi)şiddetin bu denli ağrının bir çocuğa yapılması kanımı dondurmuyor değil.
O kadar ağır bir şiddet ki, o kadar kötüydü ki...
Sonrasında bütün hayatı kabus olan yetişkin çocuklar.
Her sokak başında çocukluğunun kırıklarını toplayan takım elbiseli adamlar.
Bazı çocukların nasıl bu kadar kötü olabileceğini düşünüyor insan izlerken.
Bazı çocukların nasıl bu kadar korktuğunu, ailelerin bile elinden bir şey gelmediğini, yetişkinlerin nasıl berbat kişilikler olduklarını düşünüyor insan.
İnsanlar hala cahil. Hala bazı yetişkinler öyle kötü şekilde yetiştiriyor ki çocuklarını. Hepimiz asla anne babamız gibi olmayacağımızı söylüyoruz ama ya yavaş yavaş onlara benziyorsak?
Dizinin konusundan da bahsedip bitirmek istiyorum: Jong Suk ve Kyung Min okulda zorbalıkla geçen günlerin ardından kendilerine bir kahraman bulurlar, Kim Cheol'u. Açıkçası Cheol karakteri o kadar derin ki bazen bir çocuk nasıl böyle karanlık düşünceler sahip olabilir diye (en başta ki alıntı Cheol'den), düşünürken bazen öyle hak veriyorum ki. Bizim kahraman Cheol kendine ilk defa arkadaş bulunduğunu düşünürken gerçekten böyle mi oluyor? Yıllar sonra tüm bu zorbalardan intikam almak isteyen Kyung Min iyi planlanmış bir oyunu devreye sokuyor ve arkası kesilmeyen cinayetlerin dedektifi Jong Suk. Sonu çok iyiydi, izlediğim en iyi finallerden.
Aslında her şeyin başlamasına sebep olan Cheol o sözlerini de eklemek istedim:
"Okulda intihar edeceğim. Diğer domuzlar gibi o köpeklerin etimi lime lime edip yemesine müsaade etmeyeceğim."
İzlenmesi gerek kesinlikle. Listenize ekleyin. İyi akşamlar.