İlk ve Son, başrollerini Salih Bademci ve Özge Özpirinççi'nin paylaştığı Blutv dizilerinden biri. Bence dizi Blutv değil de daha popüler olan Netflixte yayınlansaydı eminim şimdi daha çok konuşulup daha çok paylaşılacaktı.
Dizi bir ilişkinin anatomisini anlatır gibi
birbirinden farklı iki…devamıİlk ve Son, başrollerini Salih Bademci ve Özge Özpirinççi'nin paylaştığı Blutv dizilerinden biri. Bence dizi Blutv değil de daha popüler olan Netflixte yayınlansaydı eminim şimdi daha çok konuşulup daha çok paylaşılacaktı.
Dizi bir ilişkinin anatomisini anlatır gibi
birbirinden farklı iki insanın 14 yıllık ilişki serüvenini anlatıyor.
Aslında dizinin ana fikri kişilerin geçmişte yaşadıkları travmaların, kötü olayların ilerideki ilişkilerine, evliliklerine olan etkileri...
Dizi bence herşeyiyle muhteşemdi. Oyuncuların performansı, repliklerin gerçekliği, 14 yılın akışı, şahane kurgusu; ki 14 yılın farklı bir tezatlıkta yorumlanışı beni diziye çeken en büyük etkenlerdi. Dizinin afişinden tutun da, ismindeki terslik, hikayenin tersliklerle dolu zaman kavramına (öncesi ve sonrası/evlilik ve ayrılma sahneleri/ölüm ve doğum sahneleri), karakterlerin onca zıt huylarına kadar tamamen terslikler ile dolu bir yapımdı. Bu terslikleri aynı bölümde bu kadar düzen içinde izlettirmek gerçekten çok hoş bir kurgu olmuş.
Deniz ve Barış, Denizin abisinin düğününde tanışan, farklı çocukluk travmaları olan, çok hoş genç kadın-erkek. İlişkileri çok hızlı başlıyor, ama herşey var ilişkilerinde; tutkulu sevişmeler, küfürler, arkadaşlık, gözyaşları, kavgalar, alkol, uyuşturucu ...
Dijital platformda yayınlanmasından güç alınarak hayatın içinde var olan her şeyi sansürlenmemiş bir şekilde ve abartısız halde izlemek, diziyi hayli gerçekçi kılıyor.
Deniz küçükken babasının annesini aldattığına defalarca şahit olmuş ve annesinin hâlâ ayrılmamasını annesine yakıştıramayıp ona da cephe alan, deli doluluğunu her daim çevresine yansıtan, baskın bir kişilik.
Barış ise küçük yaşta abisini babasıyla beraberken meydana gelen bir kaza sırasında kaybeden biraz daha edilgen bir kişilik, ancak bunda anne ve babasının yanlış tavırlarının (barışın üzerine cok düşme gibi) ayrımına varıp bundan kurtulmaya çalışan, toksik bir sevgiyle aşık olabilen, tüm benliğiyle aşka kendini kaptıran yakışıklı bir genç adam.
Diziyi izlerken her bir sahnenin üzerinde ayrıntılı olarak düşünüldüğünü anlıyorsunuz.
Uzun bir 14 yılı 8 bölüme sığdırmaya çalışmışlar. İzleyiciye de o hayatı beraberce yaşamak ve hissetmek kalıyor. O kadar ki herkes kendinden bir şey bulabiliyor dizide. Bazen Deniz gibi düşünüyorsunuz. Yok ben de katlanamazdım Barış'a diyorsunuz; Bazen de Barış gibi duygusal, sevecen, sevgiye muhtaç hissediyorsunuz kendinizi...
Aslında sürekli ağlatan hüzünlü bir dizi olarak görmeyin Ilk ve son'u. Zaman zaman kahkahalarla güldüren ve eğlendiren gerçek hayat ile paralel giden bir dizi...
Muhteşem oyuncu seçimi de diziyi izlenebilir kılıyor tabii ki. Özge Özpirinçci ve Salih Bademci şahane oyuncuklar sergiliyorlar, (hangisi daha iyiydi karar veremiyorum sanki bir tık Salih Bademci öne geçiyor gibi) acaba gerçek hayatta da sevgililer mi diye düşünmeden edemiyor insan. Sevmeleri, nefret etmeleri, hırsları, merhametleri, neşeleri, depresyonları ile o kadar gerçek oynuyorlar ki ağzınız açık izliyorsunuz.
Her ne kadar ben öyle izlemediysem de diziyi terapist eşliğinde izleyebiliyorsunuz.
Bir ilişkinin başlangıç, kırılma ve bitiş dönemlerini gerçekçi bir şekilde izleyiciye aktaran bu diziyi 'ilişki temalı' yapımlardan sıkılmayacak arkadaşlara öneriyorum.
Keyifli seyirler diliyorum:)