Ay dolunay
Sert esen rüzgar vuruyor yüzüme
Yol kenarında bir banka oturmuş insanların telaşını, günün yorgunluğunun yüzlerine vuruşunu izliyorum.
Kulağımda ki kulaklıkta hiçbir şey çalmıyor.
Çalsa da düşüncelerimin sesinden onu duymam zaten.
Parmaklarımın arasında hafifçe tuttuğum son dal sigaramı ciğerime…devamıAy dolunay
Sert esen rüzgar vuruyor yüzüme
Yol kenarında bir banka oturmuş insanların telaşını, günün yorgunluğunun yüzlerine vuruşunu izliyorum.
Kulağımda ki kulaklıkta hiçbir şey çalmıyor.
Çalsa da düşüncelerimin sesinden onu duymam zaten.
Parmaklarımın arasında hafifçe tuttuğum son dal sigaramı ciğerime çekip usulca üflüyorum dumanı
Arabalar çok hızlı
İnsanlar çok hızlı
Dünya çok hızlı
Ve ben de bir o kadar yavaşlamak istiyorum artık.
İçimde derinlerde eksik olan bir duygu var.
Ne olduğunu bilmiyorum.
Fakat yokluğu o kadar belli ki.
Simsiyah kapıların arasında sarı bir kapı olması kadar dikkat çekiyor.
Bunu benden başka bilen yok.
Elimdeki sigarayı yere atıp kalkıyorum.
Yürümeye başlıyorum.
İnsanların omuzlarıma çarpmasına aldırmadan yavaş yürüyorum.
Kaldırım taşlarının soluk renkleri çarpıyor gözüme, önümde ve arkamda yürüyen insanların sohbetlerini geliyor kulağıma, gözlüklerimde oluşan damlalardan hafiften çiseleyen yağmuru hissediyorum, arabaların korna sesleri ve trafik lambalarının yüzüme vuran ışıkları.
Kafamda milyon tane düşünceyle yürüyorum bir süre..
Düşünüyorum
Düşünüyorum
Düşünüyorum
Kafamı kaldırıp etrafa bakıyorum.
Duruyorum aniden.
Ben neredeyim?
Nereye gidecektim?
Ne düşünüyordum?
Ben ne yapıyorum?
Ben kimim?
Ben neredeyim?
Neredeyim?
Zihnim silinmiş gibi on beş dakika etrafıma bakıyorum.
Tamamen silinmiş.
Başıma şiddetli bir sancı giriyor aniden.
Kim olduğumu
Nerede yaşadığımı
Nereye gidecegimi
Yönümü
Planımı
Düşüncelerimi unuttuğum kısa ama bana saatler gibi gelen on beş dakika.
Sonra derin nefes alıyorum.
Yağmurun beni sırılsıklam yaptığının anca farkına varıyorum.
Çarpık adımlarla arkamdaki duvara tutunup bir süre ne olduğunu anlamaya çalışıyorum.
Başımdaki sancı kendini belli edercesine şakaklarıma vuruyor.
Kendime gelip yürümeye devam ediyorum.
Ama bu sefer hiçbir şey düşünemiyorum.
Zihnim bomboş.
Bol ağaçlık olan bir ormanda aniden yangın çıkması gibi kurak bir toprağa dönüşüyorum.
Kendimi yine her şeyden kaçış yolu diye inandırdığım uykunun kollarına atıp bilincimin kapanmasını bekliyorum..