"Düşünün. Çünkü henüz yasaklanmadı."
"Özgürlüğün, dilin, duygu ve düşüncelerin yok edildiği bir yer."
"Savaş barıştır. Özgürlük köleliktir. Cahillik güçtür."
Yapılan her işin denetlendiği ve gözlendiği, herkesin her an incelendiği bir ülke vardır. İnsanlar her an izlenir. Evde, dışarıda, işte... Yemek…devamı"Düşünün. Çünkü henüz yasaklanmadı."
"Özgürlüğün, dilin, duygu ve düşüncelerin yok edildiği bir yer."
"Savaş barıştır. Özgürlük köleliktir. Cahillik güçtür."
Yapılan her işin denetlendiği ve gözlendiği, herkesin her an incelendiği bir ülke vardır. İnsanlar her an izlenir. Evde, dışarıda, işte... Yemek yerken, çalışırken, uyurken... Her an insanların izlendiği bir ülke. Büyük Birader tarafından herkesin izlendiği bir ülke.
"Parti'nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu."
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzenini kurgulanmıştır. Geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde tezgâhlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. Güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen bir başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir uyarı çığlığıdır.
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört ütopik olduğu kadar gerçekçi bir hikâyesi olan ülke ve toplum düzeninin çoğu noktasına değinen bir kitaptı.
"İnsan insana nasıl hükmeder, Winston?" Winston, biraz düşünüp, "Acı çektirerek," dedi. Savaş barıştır. Özgürlük köleliktir. Cahillik güçtür. Savaşın, köleliğin ve cahilliğin hakim olması istenen, acı ile insana hükmedilen bir yer. Partinin doğru olarak gördüğü her şey doğrudur. Söylediği her şey gerçektir. Yaptığı her şey yapılmalıdır. Parti talep ettiği taktirde üyelerinden siyaha beyaz demesini ister. Sadece demek de yetmez. İnanmak, bilmek sonra da unutmak gerektir. Gerçeklik sadece partinin zihnindedir.
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, özgürlüğün, dilin, duygu ve düşüncelerin yok edildiği bir yerde geçiyor. İnsanlar özgür düşünemiyor, sürekli izleniyor. Partinin düşüncelerine katılıyor. Sürekli kontrol halinde yaşıyorlar. Geçmişleri sürekli değiştiriliyor. Sürekli savaş halinde yaşıyorlar. İnandıkları ve bildikleri her gün değişiyor. Parti talep ettiği taktirde her şey doğrudur. Onların yapmanızı istediği seyleri yapmalısınız. Onların istediklerini düşünmelisiniz.
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört okuduğum en iyi distopya kitabıydı. Yazarın kurguladığı dünya çok yaratıcıydı. Daha önce yazarın birkaç kitabını okumuştum içlerinde en sevdiğim kitap kesinlikle Bin Dokuz Yüz Seksen Dört oldu.
Geleceğe ya da geçmişe, düşüncenin özgür olduğu, insanların birbirlerinden farklı oldukları ve yapayalnız yaşamadıkları bir zamana; gerçeğin var olduğu ve yapılanın yok edilemeyeceği bir zamana: Tekdüzen çağından, yalnızlık çağından, Büyük Birader çağından, çiftdüşün çağından; selamlar!
Distopya severlerin mutlaka okuması gereken bir kitap.