Raf Yorumu: melihekren (@melihekren)

Filmlerle Yaşayanların uğrak yeri olan sayfamda, ilk dizi yazım "Metot" sizlerle... Serkan Keskin'in yönetiminde tiyatroda sahnelendikten sonra beyaz perdeye taşınan "Metot" çoğu filme taş çıkardığı ve dört bölümlük bir mini dizi olduğu için burada aslında. Sırf dizi olduğu için paylaşmamazlık…devamıFilmlerle Yaşayanların uğrak yeri olan sayfamda, ilk dizi yazım "Metot" sizlerle... Serkan Keskin'in yönetiminde tiyatroda sahnelendikten sonra beyaz perdeye taşınan "Metot" çoğu filme taş çıkardığı ve dört bölümlük bir mini dizi olduğu için burada aslında. Sırf dizi olduğu için paylaşmamazlık edemezdim. Serkan Keskin ve Semaver Kumpanya'sının bir ürünü olan "Metot", Jordi Galceran'ın "Grönholm Metodu" isimli oyunundan uyarlanmış. Uyarlanmış uyarlanmasına ama sadece bu projeyi hayata geçirmeyi düşünmeleri bile saygı duyulacak bir hareket. Tek mekanda geçen dizide, ilk bölümünden itibaren soluksuz izleyeceğiniz bir tempo söz konusu. Diyaloglar o kadar iyi ki, bir an bile anlatıdan kopmuyorsunuz. Bir de bunun üstüne Türkiye'nin en iyi oyuncularından bir tanesi olan Serkan Keskin'in harika oyunculuğu eklenince tatmin üstüne tatmin oluyorsunuz. Tek mekan filmleri hep sevmişimdir, "12 Angry Man" ve "Rope" filmleri bu türün en sevdiğim örnekleri olmuştur her zaman. Bir şirketin toplantı salonunda geçen film, aynı pozisyonu almak için çabalayan dört kişinin işe alınma sürecinde bir elemeye, metoda tabi tutulmaları sürecine odaklanıyor. Bu dört aday, görüşme sırasında iş dünyasının acımasız, bencil ve metotlarla dolu tarafını en acı şekilde görüyor... Ama benim anlattığım "Metot" un spoilersiz yanı, izlediğinizde anlayacaksınız ki çok fazla ters köşe edecek ve ters köşe ederken de sizi kendine daha da yaklaştıracak, zevk verecek bir senaryosu var... Tam "hasiktir demagojiye kayıyor bunu da bok etmişler" dedirtecek gibi olan bazı sahnelerden sonra her defasında o yabancılaşma ve nesnellik hissini buram buram hissettiriyor. Bu film tadında mini diziyi izlerken şapkalarımızı da önümüze koyuyoruz aslında... Özellikle Serkan Keskin'in canlandırdığı karakter, istediği işi elde etmek adına her şeyi, tüm pislikleri yapacak cinsten. Ama işe alacakları insanları bir denek gibi süreçlerden geçiren acımasız ve kapitalist sistemin kölesi olmuş şirketler için aranan kan tam da bu aslında... Fakat dizinin sonunda şirketlerin bencilliğini,acımasızlığını, beyaz yakalılarla kedinin fareyle oynadığı gibi oynamalarını ve işe girmek için ne kadar doğru kişi olsanız da ön yargılar ve kişisel hınçların profesyonelliğin önüne geçebileceğini net bir şekilde görüyorsunuz. Ah yine bir şeyleri bekledin be İsmail abim... Metot yazımın devamı ve daha fazlası için instagram @filmlerleeyasayanlar sayfama gelin. Link profilimde açıklama kısmında var.