Raf Yorumu: liardviter (@liardviter)

Yazarşör arkadaşlarımdan biri olan Beyz ile okuduk. Yine güzel bir seçim yapmışız diyorum. Romantizme pek şans vermeyen ben, bayılarak okudum bu kitabı. Akıcı, sürükleyici ve hayatın içinden biri konusu vardı. Burada bir prens ve bir başkanın oğlunun ilişkisini kastetmiyorum :)…devamıYazarşör arkadaşlarımdan biri olan Beyz ile okuduk. Yine güzel bir seçim yapmışız diyorum. Romantizme pek şans vermeyen ben, bayılarak okudum bu kitabı. Akıcı, sürükleyici ve hayatın içinden biri konusu vardı. Burada bir prens ve bir başkanın oğlunun ilişkisini kastetmiyorum :) toplum tarafından kabul görmeyen, bastırılan ve sindirilip yok edilmeye çalışılan, dini ve milli değerlere tehdit(!) olarak yorumlanan bir durumdan bahsediyorum. Yani eşcinsel ilişkiden. Homofobik kimseler lütfen gönderiyi atlasınlar. Burada onlar için pek bir şey yok çünkü. Kitabın detaylarına girmeyeceğim ama Alex ve Henry'nin tatlılığına ve ilişkilerinin düşmanlıktan arkadaşlığa oradan da aşka evrilişine ne kadar bayıldığımı belirtmem lazım. Alex; hırslı, zeki ve insanların iyiliği için çabalamaktan asla yılmayan bir genç. Henry ise daha içine dönük ve Kraliyet tarafından bastırılan benliğini yaşatmak için direnen edebi yanı kuvvetli bir genç. Kimyaları birbirlerine bu kadar uyarken ve birbirlerini gerçekten severken tüm dünyanın karşı çıkacağı "normal" olmayan bir ilişkiyi yürütmenin zorluğu ikisinin de omuzlarına yükleniveriyor. Duygusal, komik ve ironik sahnelerle bu zorluklar öylesine güzel anlatılmış ki... Nora'nın canım arkadaşım Beyze olan benzerliği, June'un ablalığı ve Bea'nin destekleyici ve direnç dolu tavırları her cümlelerinde yüzümde sevinç dolu bir gülümseme yarattı. Zahra ve Shaan'ı ise apayrı sevdim. Kitabın homofobiklerine pek değinmek istemiyorum ama aşkın kazandığı bir kitap olduğunu da belirtmeden bitiremeyeceğim yorumumu. Ayrıca en müsait zamanda filmini izleyeceğim. "Yanımda olmadığın zamanlarda vücudunu rüyalarımda gördüğümü söylemeli miyim sana?" Beni eritti bu cümle. "Eğer kuzey bensem, istikametimiz neresi? Tanrı aşkına, düşünmeye bile korkuyorum." "Senin adın ise bambaşka; hem ruhumu hem bedenimi besliyor ve bunu öylesine hoş bir şekilde yapıyor ki seni düşündüğüm her an ne yorgunluk ne ölüm korkusu uğruyor bedenime. Gözlerim de payına düşeni alabilseydi, ne hallerde olurdum, düşünsene..." "Aramızdaki gün ışığı kadar eşsiz bağı özlesem de sana olan özlemim evime duyduğum özlemden farksız. Işığını bana geri yansıt hayatım ve hep beni düşün."