"Cennette her şey yolunda." Rüya, bir yanılsamadır. İnsanın bilinçaltındakilerin belli belirsiz bir şekilde görsel olarak yansımalarıdır. Psikoloji bilimi ise rüyayı oldukça farklı biçimlerde yorumlamaktadır. En ünlü psikologlardan biri olan Sigmund Freud ve onun psikanalitik yaklaşımı rüyayı kişinin kendi benliği olan…devamı"Cennette her şey yolunda."
Rüya, bir yanılsamadır. İnsanın bilinçaltındakilerin belli belirsiz bir şekilde görsel olarak yansımalarıdır. Psikoloji bilimi ise rüyayı oldukça farklı biçimlerde yorumlamaktadır.
En ünlü psikologlardan biri olan Sigmund Freud ve onun psikanalitik yaklaşımı rüyayı kişinin kendi benliği olan bilinçaltı olarak yorumlar. Kişinin geçmişteki benliği, yaşadıkları, ailesi, her şeyi aslında o kişinin bilinçaltıdır.
Günlük hayatımızdaki zorluklar, isteksizliklerimiz ve yaşadığımız mutluluklar ve hüzünler aslında günün sonunda o huzurlu uykuda bize rüya olarak geri döner ama bazen de bu bir kabus olabilir aynı anlamsız bulabileceğimiz şeyler gibi...
Kabusun başında bir gezegen görürüz tıpkı aya benzeyen bir gezegen gibi görünmekte.Ardından anlamsız bir takım şeyler. Aslında bu kısımda görmeyi fark etmediğimiz bir nokta var:Uzun uzadıya giden garip varlıklar. Tıpkı birer spermi andıran varlıklar. Birbirleriyle yarışıyorlar ve en sonunda hiçbiri yarışı kazanamıyor. İlginç değil mi? Hayatta her zaman belli bir yarış içerisindeyiz ve bu yarışı kazanacağımızdan emin olacağımızı düşünürüz ama hiç. Yarışı kaybettiğimizi sadece yarışın sonunda anlarız.
Yarışın sonunda bir adam belirir dışarıya bakan bir adam. Üzeri görünmeyen hırıltılı bir nefesle zorlukla yaşamaya devam eden bir adam. Paslanmış gözükmeyen bir kolu çekiverir ve o anda gerçekten neyi gördüğümüzü anlamayız. Bir an dururuz ve vay be ben rüyadayım sanırım deriz.Her şey açıklığa kavuşurken yeni kötü bir kabusa dalarız...
Etrafına baktı ve durdu. Artık anlıyordu. Uzun fönlü gibi duran garip saçı ona tuhaf bir görüntü vermekteydi. Papyonu ve takım elbisesiyle ise şık görüntü yakalamıştı. Yürüdü, yürüdü ve en sonunda içeri girdi. O tuhaf yavrusuna bakmak zorundaydı bu ilginç kişilik. Yanlışlıkla doğmuş bir çocuğa bakmak zorundaydı.
Bu rüyanın geri kalanını anlatamam çünkü her rüya birer deneyimdir. Eraserhead adındaki bu rüya da 1977 yılında çıkmış olup sürrealist sinemanın en saf örneklerinden biridir. Çıktığı dönemde farklı tarzıyla kendinden söz ettirmiş bir yönetmen olan David Lynch'in ilk uzun metrajlı filmidir. Filmin en ilginç noktalarından biri de uzaylı bebektir. Bu bebeğin nasıl yapıldığı hala bir sırdır. Kubrick gibi pek çok yönetmen bunu öğrenmeye çalışsa da öğrenememiştir.
Yine de Eraserhead ürkütücü ve rahatsız edici arka planı, değişik müziklerine rağmen kesinlikle izlenilmesi gereken filmlerden biri. Deneysel ve sürrealist sinemanın en yalın hallerinden biridir. Benim için sadece bir film değil bir deneyim. Böyle olduğu için de En Sevdiğim Filmler listesine almak istememiştim. Haydi tekrar dalalım rüyaya...
"Bu dünyanın bir parçası olacağım." Yitip gitmek deyimi...Kulağa çok basit gelir değil mi?Basittir zaten giden gitmiştir.Giden biz isek peki,o zaman basit olur muydu? Yitip gitmemizin sebeplerinin komik olması garip olurdu.Sonuçta bu ölüm.Hepimiz bir şekilde yok olup gideceğiz.Var olduğumuz sürece her…devamı"Bu dünyanın bir parçası olacağım."
Yitip gitmek deyimi...Kulağa çok basit gelir değil mi?Basittir zaten giden gitmiştir.Giden biz isek peki,o zaman basit olur muydu? Yitip gitmemizin sebeplerinin komik olması garip olurdu.Sonuçta bu ölüm.Hepimiz bir şekilde yok olup gideceğiz.Var olduğumuz sürece her an yok olup gidebiliriz.Şu an bu yazıyı ben, yazar siz okurken bile yok olup gidebiliriz.Hayat bu demektir işte.
Anlamadığınızı biliyorum,anlamanız zor olur zaten kolay değildir.İnsan anladığını söyler ama aslında o anı yaşamadığı ve deneyimlemediği sürece asla anlamaz sadece ama sadece kendini kandırmış olur.İnsanı insan yapan temel husus da budur.Anladığını sanıp asla anlamamak...
Bazen sembollerle fark etmemiz gerekir bazı şeyleri.O şeyler her daim hayatımızın içinde olan yoğun şeylerdir.Sembolik ve anlaşılmaz olup herkes tarafından farklı yorumlanırlar.Bu bir akım olan sembolizm'in en önemli özelliklerindendir.
İlginçtir hem de çok ilginçtir.Söylediklerim ve anlattıklarım ilginçtir yani.Hiç beklemediğiniz bir anda ortaya çıkan bir şey nasıl olur da hayatınızı yok eder?İşte Llewyn bunu düşünmemişti.En başta elde ettiği şeyin ona neye mal olacağını ve onun peşine takılacak olan şeyin aslında içindeki bir savaş olacağını fark edecek miydi?
Bunların hepsi No Country For Old Men yani Türkçe adıyla İhtiyarlara Yer Yok filminden alınmıştır.Coen Biraderler tarafından çekilen bu film çıktığı yıl tam 4 adet Oscar ödülü kazandı.Tabii ki detaylara çok girmiyorum çünkü bu filmi bu kadar farklı yapan temel hususun kim olduğunu tabii ki anlamışsınızdır:O yani Anton Chirgurh.Pek çok psikolog ve psikiyatra göre psikopata en yakın karakter.
"Ortalıkta ete kemiğe bürünmüş bir katliam meleği dolaşıyor ve ben onunla yüzleşmek istemiyorum.Gerçek olduğunu biliyorum.Yaptıklarını gördüm.O gözlerin önünden bir kere geçtim.Bir daha geçmem.Her şeyi göze alıp karşısına çıkmaya kalkışmam.Mesele sırf yaşlanmak değil.Keşke öyle olsa .Ne yapmayı göze alabileceğin bile değil.Bu işi yapabilmek için zaten ölmeyi göze almak gerektiğini başından beri biliyordum.Te en başından beri.Kendimi methetmek için söylemiyorum.Bu iş böyle.Ölmeyi göze alamıyorsan karşındaki de seni anlar.Anında fark eder.Bence mesele nasıl göze alabileceğin.Bana kalırsa insanın ruhunu tehlikeye atması demek bu.Ben bunu yapamam.Şimdi düşünüyorum da belki eskiden de yapamazdım..."
Çanta sadece bir metafordur.Para dolusu çanta aslında pek de bir şey ifade etmez.O sadece kişinin beynindeki yansımaları tamamlayan,kovalamacıları başlatan bir ögedir aynı sembolizmdeki semboller gibi.Llewyn çantayı bulduğu zaman da böyleydi.Bunun bir kovalamaca yaşatacağını düşündük hepimiz amam aslında hiçbir şekilde bir kovalamaca yaşatmadı.Hiç kimse kimseyle karşılaşmadı.
Yazı tura basit bir oyundur değil mi?Basit olduğunu düşünürüz yani.Bu film bize bunun böyle olmadığını gösteriyor.Hatırladığınız en büyük karar ne,bir bahis mi?Bahis ise iyi olmalıdır.Kimse kötü bir bahse girip kendini tehlikeye atmak istemez.
Chigurh bir benzinciye girmişti ve aynı bu senaryo yaşanmıştı.Adama hatırladığı en büyük kararın ne olduğunu sormuştu.O da bilmediğini söylemişti.Çoğu insanın vereceği cevaptır bu ama Chigurh bunu dinlemez,cevap ister:
"Ufacık bir şey.Farkına bile varmayacağın bir şey.Elden ele geçer.İnsanlar önemsemez.Sonra günün birinde hesaplaşılır.Sonra da her şey değişir.Aman,
diyeceksin.Sıradan bir para.Bir özelliği yok.Neye vasıta olacak ki?Bak mesele şu:Eylemi nesneden ayırmak.Zaman içinde belirli bir anın parçaları başka bir anın parçalarıyla yer değişterebilirmiş gibi.Nasıl olabilir böyle bir şey?İşte sıradan bir para.Evet doğru.Doğru mu?"
9. 5/10
Bazen küçüklüğümü düşünüyorum. O sürekli gülen ve kendi içinde bir şeyler yaşayan küçük çocuğu yani. Özlüyorum onu. Geri gelmesini çok istiyorum ama geri gelmiyor işte, sadece uzaklara bakıp düşlüyorum. Zaman durmuş sanki her şekilde geçmişi görüyor gibiyim. İlk doğduğum andan…devamıBazen küçüklüğümü düşünüyorum. O sürekli gülen ve kendi içinde bir şeyler yaşayan küçük çocuğu yani. Özlüyorum onu. Geri gelmesini çok istiyorum ama geri gelmiyor işte, sadece uzaklara bakıp düşlüyorum. Zaman durmuş sanki her şekilde geçmişi görüyor gibiyim. İlk doğduğum andan beri sevdiğim iki şeye devam etmek istiyorum:Gülmek ve Yaşamak...
Kendime baktığım zaman kendimi yani yansımamı görüyorum. Kendimi görmem ne demek bilmiyorum ama derin olduğuna eminim. Kendimi gördüğüm zaman gördüğüm tek şey umutlarımın mutluluklarımın ve hüzünlerimi beni ben yapan şey olduğunu ve bu şeylerin beni Ahmet yaptığını görüyorum. Biliyorum söylediklerim size ilginç gelmeyebilir ama ben yazmayı çok seviyorum. Bazen hissettiklerinizi kelimelere dökemezsiniz. Sadece durun kendinize ve kendi yansımanıza bakın...
Uyanmak istemiyorum. Yaşadıklarımı bana yapılan haksızlıkları tekrar yaşamak istemiyorum. Bencil gibi görünebilirim ama istemiyorum işte. Hayatım boyunca kandırıldım. Artık yapabiliyorum. Bu bir rüya bunu biliyorum. Asla çıkamayacağım ve çıkmak istemeyeceğim bir rüya... Ölüp gitsem bile sana aşığım... Mulholland Dr.
Yıllar tavşanlar gibi koşacak, Kollarımda yılların çiçeği Ve dünyanın ilk aşkını Çünkü sarıp sarmalayacak Hareketlendi ve çalmaya başladı: Zamana aldanmaman için, Fethedemezsin ki zamanı. Yargının tüm çıplaklığı için Zaman gölgelerin içinde izliyor, Ve öksürüyor sen öperken. Belli belirsiz yaşam sızıp…devamıYıllar tavşanlar gibi koşacak,
Kollarımda yılların çiçeği
Ve dünyanın ilk aşkını
Çünkü sarıp sarmalayacak
Hareketlendi ve çalmaya başladı:
Zamana aldanmaman için,
Fethedemezsin ki zamanı.
Yargının tüm çıplaklığı için
Zaman gölgelerin içinde izliyor,
Ve öksürüyor sen öperken.
Belli belirsiz yaşam sızıp gidiyor
Ve zaman istediğini elde ederken
Yarın veya bugün...
W. H. Auden
"Sevgili Liv, Sen her yerdesin pencereye karşı ışıkta, banyo kapısında, yatakta, sandalyede. Seni cam duvarın diğer tarafında görmek cehennem gibi acıtıyor. Benimle bağ kurman için dua ediyorum. Kalbim seni özlüyor, sanki vücudumda artık hiç deri yokmuş gibi. Beni kucaklayacağın ve…devamı"Sevgili Liv,
Sen her yerdesin pencereye karşı ışıkta, banyo kapısında, yatakta, sandalyede. Seni cam duvarın diğer tarafında görmek cehennem gibi acıtıyor. Benimle bağ kurman için dua ediyorum. Kalbim seni özlüyor, sanki vücudumda artık hiç deri yokmuş gibi. Beni kucaklayacağın ve beni olduğun şeyde, kadınlığında ve hassasiyetinde elde edeceğin için. Bu biraz cehennem gibi... neredeyse romantik."
•Ingmar Bergman'dan Liv Ullmann'a.
Yalnızlığımda kendi yalnızlığımı toplumu anlamaya çalışma duyguları... Adeta bir kış uykusunda gibi bu duygular. Yorsa da insan kalkmalı. Zorluklara göğüs germeli ve uykudan uyanmalı...
Eşyalar toplanmış seninle birlikte Anılar saçılmış her yere Sevdiğim o koku yok artık bu evde Sen... Kıyıda köşede gülüşün kaybolmuş Nolur terk etme yalnızlık çok acı Bu renksiz dünyayı sevmiştik birlikte Sen... Kadınım... Hatırla o günü karşıki sokakta Seni öptüğümü…devamıEşyalar toplanmış seninle birlikte
Anılar saçılmış her yere
Sevdiğim o koku yok artık bu evde
Sen...
Kıyıda köşede gülüşün kaybolmuş
Nolur terk etme yalnızlık çok acı
Bu renksiz dünyayı sevmiştik birlikte
Sen...
Kadınım...
Hatırla o günü karşıki sokakta
Seni öptüğümü ilk defa hayatta
Kollarımda benim ilkbahar sabahım
Sen
Sönmüş bak ışıklar ev nasıl karanlık
O ılık aydınlık yuvamız soğumuş
Geceler bitmiyor ağlıyorum artık
Sen...
Kadınım...
Masamız köşede öylece duruyor
Bardaklar boşalmış herbiri bir yerde
Sanki hepsi hasret senin nefesine
Sen...
Kadınım...
Bana bıraktığın bütün bu hayatın
Yaşanan aşkların değeri yok artık
Ben sensiz olamam artık anlıyorum
Sen...
Şimdi çok yalnızım
Ne olur kal benimle o kapıyı kapat
Elini ver bana
Dışarda yalnız, yalnız üşüyorsun
Sen, kadınım...
Dokunsam yanan muma, Acı hissetmem ama. Dalsam buza, kalsam güneşte, Fark etmez benim için işte. Yine de yanıyor içim, Çarpmasa da kırılıyor kalbim. Acı duyuyor hala Gerçek olmadığını söyleyin bana. Biliyorum ölüdür elim, kolum, başım… Anlaşılan varmış hala dökecek gözyaşım.…devamıDokunsam yanan muma,
Acı hissetmem ama.
Dalsam buza, kalsam güneşte,
Fark etmez benim için işte.
Yine de yanıyor içim,
Çarpmasa da kırılıyor kalbim.
Acı duyuyor hala
Gerçek olmadığını söyleyin bana.
Biliyorum ölüdür elim, kolum, başım…
Anlaşılan varmış hala dökecek gözyaşım.
Ölü Gelin