"beni artık kimseler arayıp da bulmasın
beyaz harmanilerin göklere açık sofrasında
yıktığım saltanatın dizinde inlediğim
aşkın en tabanında yattığım anlaşılmasın"
Sanat tasarımı ve çizimleri o kadar harika olmasına rağmen senaryo/olay örgüsü de bir o kadar kötü olan anime/film. Bir arkadaş beğenip, beğenmemek konusunda çok arada kaldığını ifade etmiş; gerçekten ben de ne hissettiğimden/düşündüğümden emin değilim. Başta ifade ettiğim üzere sanat…devamıSanat tasarımı ve çizimleri o kadar harika olmasına rağmen senaryo/olay örgüsü de bir o kadar kötü olan anime/film. Bir arkadaş beğenip, beğenmemek konusunda çok arada kaldığını ifade etmiş; gerçekten ben de ne hissettiğimden/düşündüğümden emin değilim. Başta ifade ettiğim üzere sanat tasarımı, çizimleri o kadar güzel ki izlediğime pişman değilim ama yapımın geri kalan unsurları gerçekten çok zayıf; bir şaheser olabilecekken vasat/vasat altı kalmış yapım. Bir tık üzücü açıkçası...
Yine de yüzlerce (belki binlerce) bölüm anime izlemiş biri olarak, sanat tasarımı açısından zirve bir yapım olduğunu düşünüyorum, çıkış tarihini de hesaba katarsak özellikle. (2004)
Öyle kötü bir kurgusu varki rezalet yarıda bırakmamak için zor dayandım 15 yaşındaki çocuk dizisi olmuş resmen karakter davranışları o kadar saçma ki izlerken dayanamıyorum sürekli mantıksız davranışlar sergiliyor tüm karakterler ilgi çekiciliği dışında hiç bir espirisi yok tamamen vakit…devamıÖyle kötü bir kurgusu varki rezalet yarıda bırakmamak için zor dayandım 15 yaşındaki çocuk dizisi olmuş resmen karakter davranışları o kadar saçma ki izlerken dayanamıyorum sürekli mantıksız davranışlar sergiliyor tüm karakterler ilgi çekiciliği dışında hiç bir espirisi yok tamamen vakit kaybı 10/6
Bazen öyle şeyler yaşarız ki değişiriz. Ama bu değişim bazen hem zaman alır hem de sancılı sürer. Yine değişmeye devam ederiz.Farketmek,kendini yeniden keşfetmek, bir amaç edinmek,biricik ama bir o kadar sıradan hayatımızı sevebilmek. Bir şey götüremediğimizi farkedip bir şeyler bırakmaya…devamıBazen öyle şeyler yaşarız ki değişiriz. Ama bu değişim bazen hem zaman alır hem de sancılı sürer. Yine değişmeye devam ederiz.Farketmek,kendini yeniden keşfetmek, bir amaç edinmek,biricik ama bir o kadar sıradan hayatımızı sevebilmek. Bir şey götüremediğimizi farkedip bir şeyler bırakmaya yönelmek.Ve gitmek öylece
Yazarın ilk okuduğum kitabı oldu. Nöbel ödüllü bir eser olduğundan alıp okumak istedim. Ve kalemine hayran kaldım, kalmamak elde değil. Kitabı okurken her bi hikayede sanki ayrı bir Ingmar Bergman filmi izliyormuş hissine, izlenimine kapıldım. Yani nobel ödülü almayı sonuna…devamıYazarın ilk okuduğum kitabı oldu. Nöbel ödüllü bir eser olduğundan alıp okumak istedim. Ve kalemine hayran kaldım, kalmamak elde değil. Kitabı okurken her bi hikayede sanki ayrı bir Ingmar Bergman filmi izliyormuş hissine, izlenimine kapıldım. Yani nobel ödülü almayı sonuna kadar hak etmiş. İlk elime aldığımda; bu kitap mı nobel aldı diye şaşırmıştım ama yazarın kalemi hayran bıraktı. Bazı yazarlar modern zamanın Çehov'u-hikaye yazarı olarak nitelendirmiş. Baştan sona her bir hikayesinde, mükemmel tasvirleriyle, imgelemleriyle okunabilecek müthiş bir eser. Bu bayan edebiyat dünyasının Bergman'ı...
◾"Varlığı büyük boşlukları dolduracak mahiyette değildi; fakat yokluğu müthişti..."
◾"Yaramın nerde olduğunu bilmiyorum. Yalnız bir yerlerim acıyor, çok acıyor."
◾-"O gelmez artık!" dedi.
-"Nereden biliyorsun?" dedim.
-"Gidişinden belliydi!" dedi.
◾"Hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler de var beyefendi! Ölünceye kadar insanın…devamı◾"Varlığı büyük boşlukları dolduracak mahiyette değildi; fakat yokluğu müthişti..."
◾"Yaramın nerde olduğunu bilmiyorum. Yalnız bir yerlerim acıyor, çok acıyor."
◾-"O gelmez artık!" dedi.
-"Nereden biliyorsun?" dedim.
-"Gidişinden belliydi!" dedi.
◾"Hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler de var beyefendi! Ölünceye kadar insanın sırtından atamadığı şeyler de var."
◾"Ömrünün sonuna kadar da dövünsen bu hayatın cefası tükenmez."
Kuyucaklı Yusuf, Sabahattin Ali'nin 1937 yılında cezaevinde tanıştığı Yusuf adlı bir gencin gerçek hikayesine dayandırdığı romanıdır.
Nedendir bilmem, Sabahattin Ali'nin eserleri, içime acı bir hüzün ile oturur kalır her defasında. Romanlarının yaşattığı duygusal karmaşa ve düşünce bulutunu günlerce atamam üzerimden. Bu romanda da karakterimiz ailesini kaybederek hayattaki ilk yenilgisini alır, daha sonrasında köydeki zenginlerin bürokrasiyle iş birliği yaparak yarattıkları adaletsiz düzene tek başına karşı koymaya çalışır. Yusuf'un bu mücadelesi o kadar güzel betimlenerek anlatılmış ki sanki bir Yeşilçam filminin içindeymişsiniz gibi bir havaya kapılıyorsunuz.
Kitabın sonuna geldiğimde sanki bir şeylerin havada kaldığı hissiyatına kapılarak araştırma yaptım ve bu araştırmalar sonucunda Sabahattin Ali'nin aslında Kuyucaklı Yusuf'u üç kitap halinde planladığını ancak genç yaşında katledildiğinden ötürü bu planını gerçekleştiremediğini öğrendim. Bunu öğrendikten sonra da roman bana daha da hüzünlü geldi. Üzerine düşününce gerçekten de her plan, her istek, her düşünce ölümün keskin yüzüyle karşılaşınca yitip gidiyor... Herkese keyifli okumalar dilerim.🌸