10/10 Ülkemizdeki sosyolojinin kurucusu olan Ziya Gökalp'i tanımayan yoktur zira Mustafa Kemal Atatürk 'Bedenimin babası Ali Rıza Efendi, hislerimin babası Namık Kemal, fikirlerimin babası Ziya Gökalp'tir.' sözüyle Gökalp'in ne kadar büyük bir şahsiyet olduğuna vurgu yapmıştır. Gökalp bu kitabı 1923-24…devamı10/10
Ülkemizdeki sosyolojinin kurucusu olan Ziya Gökalp'i tanımayan yoktur zira Mustafa Kemal Atatürk 'Bedenimin babası Ali Rıza Efendi, hislerimin babası Namık Kemal, fikirlerimin babası Ziya Gökalp'tir.' sözüyle Gökalp'in ne kadar büyük bir şahsiyet olduğuna vurgu yapmıştır. Gökalp bu kitabı 1923-24 civarlarında yazmıştır ve Atatürk bu kitaptan etkilenerek Cumhuriyet'i kurmuştur diyebiliriz. Çünkü Gökalp bu kitabında Türk Milleti'nin neden muasır devletler düzeyinde olmadığını, pekala bu düzeye nasıl çıkacağını anlatmaktadır. Bunu o kadar objektif bir dille yapmaktadır ki kitapta Türk Milleti'ni eksikleri ve fazlalarıyla oldukça didaktik bir şekilde ele almıştır dolayısla bunu her bir Türk vatandaşının okuyup, uygulaması gerektiğini düşünüyorum ki Gökalp'te kitabını şu cümlelerle bitirmiştir: 'Ey bugünün Türk genci! Bütün bu işlerin yapılması asırlardan beri seni bekliyor.'
Pekala Gökalp'in buradaki 'işler' deyimiyle neyi kastettiğine bakmamız gerek. Gökalp'e göre Türk Milleti'nin muasır bir medeniyet haline gelmesi için milli harsını koruması gerekir. Peki bu hars nedir, hars kültür demektir. Türk milletinin binlerce yıl süren gelenek-göreneklerinden, örf ve adetlerinden vb fikir ve görüşleridir. Ancak o zamana baktığımızda 'Batıcılık' akımı Osmanlı'yı kasıp kavuruyordu dolayısıyla harsı koruma konusundan bahsetmek boşa kürek çekmekten başka bir şey değildir çünkü Anadolu'nun manen dört parçaya bölünmesiyle beraber tesanüd ortamı ortadan kalkmış herkes ayrı bir medeniyetleşme yoluna sapmıştır. Ancak bu yol elbette ki özgünlük taşlarıyla dolu olan bir yol değildir. Bunun üzerine Gökalp de şöyle eklemiş: "Milli konularda, medenileşmek adı altında başkalarını taklit eden milletler, hars bakımından zayıf düşerek yabancıların kültür sömürgesi olurlar." Mehmed Ziya pekala doğru konuşuyor misal batılılışma adı altında Avrupalı kimseler olmaya çalışmamız sahtekarlıktan, özgüvensizlikten gayrı bir şey değildir. Sen ki damarlarında Türk kanı akan vatandaş neden Batı'nın kölesi olmaya çalışırsın ki?
(Fazla gaza geldim hemen 'objektifliğime' geri dönüyorum.) Ayrıca Garp medeniyeti ile Şark medeniyetini birleştirmeye çalışmak da ilginçtir çünkü iki zıt medeniyet yan yana yaşayamazlar;sistemleri birbirine muhalif bulunduğu için ikisi de birbirini bozmaya sebep olur. Hâliyle bir millet ya Şarklı olur ya da Garplı olur. İki dinli bir fert olmadığı gibi, iki medeniyeti bir millet de olamaz. Tanzimatçılar da bu noktayı kaçırdıkları için, yapmaya çalıştıkları ittahatlerde başarılı olamamışlardır.
Peki biz bu durumdan nasıl kurtulacağız diye düşünmek gelir elimizden. Zaten yıkımın eşiğindeyiz olağan durumu devam ettirmek anlamsızdır. Gökalp de batılılaşmanın,fikren ve manen değil de tekniken olması gerektiği yönündedir. Zira diğer devletlerden eksik olduğumuz konu da tam olarak budur. 'İşte Türkçülüğün vazifesi, bir taraftan yalnız halk arasında kalmış olan Türk harsını arayıp bulmak, diğer cihetten Garp medeniyetini tam ve canlı bir surette alarak milli harsa aşılamaktır.'
Daha yazabileceğim birçok konu aktarabileceğim bir çok düşünceye sahip bir kitap. Hâliyle sayfalarca yazamayacağım gibi ilgisini çekenlere kitabı okumaktan başka çare gelmemektedir. Okuyun birlikte konuşalım çünkü bu kitabı okuduktan sonra konuşacak, düşünecek çok şeyimiz olduğunu fark edeceksiniz.
🐺"'Sen yalnız Osmanlı'sın. Sakın başka milletlere bakarak sen de milli bir ad isteme! Milli bir ad istediğin dakikada Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasına sebep olursun.'demişlerdi. Zavallı Türk, vatanımı kaybederim korkusuyla:'Vallahi Türk değilim. Osmanlılıktan başka hiçbir içtimai zümreye mensup değilim.' demeye mecbur edilmişti."
🐺"Türk milletinin misyonu ise ahlâkın en yüksek faziletlerini fiiliyat sahasına çıkarmak en gayr-ı mümkün zannolunan fedakârlıkların ve kahramanlıkların mümkün olduğunu ispat etmektir."