Filmde zenginlikten canı çok sıkılan (!) kocasıyla mutlu olmayan , alışılmamış fantezilere sahip ablamızın burjuva dertlerini izliyoruz kısaca . Sürrealizmmiş oymuş buymuş yok hocam sıkıcı işte bir de mantık hataları ve kötü oyunculuğu da çabası .
Suzan Pitt ‘in yönetmenliğini yaptığı her yapım aşırı sempatik oluyor , bu da öyle bir kısa animasyon. İzlerken hayal gücünün sınırlarının aşıldığı ve ulan acaba hangi kafayla yazmışlar dedirten bir senaryoya sahip , hoştu.
Vay be Elvis’de böyle şerefsiz biriymiş he Film Elvis ‘in bir partide tanıştığı henüz liseye giden bir kızı hayatına alması ve hayatını değiştirmesini anlatıyor kısaca . Değiştirmesi dediğim de hani zehir etmesi yani , inanılmaz toksik biriymiş bu Elvis .…devamıVay be Elvis’de böyle şerefsiz biriymiş he
Film Elvis ‘in bir partide tanıştığı henüz liseye giden bir kızı hayatına alması ve hayatını değiştirmesini anlatıyor kısaca .
Değiştirmesi dediğim de hani zehir etmesi yani , inanılmaz toksik biriymiş bu Elvis .
Ün , para ve şöhret üçgeninde kendini kaybetmiş biri.
Euphoria’nın toksik çocuğundan bu oyunculuk performansını beklemiyordum açıkçası . Mekan ve dekorasyon olsun hikayeyi hala yaşayan Priscilla hanımefendi (queen cidden) ‘nin anlattığı biçimde aktarmaları da hoşuma gitti . Olay akışını net anlamak için küçük bir araştırma yeterli oluyor . Beklentim büyüktü ama pek karşılamadı . 10/6