'oh dear! how strange everything is today! did i change in the night? am i different person today? but if i'm a different person, than the next question is- who am i? ah, that's the mystery.'
I can't seem to face up to the facts I'm tense and nervous and I can't relax I can't sleep 'cause my bed's on fire Don't touch me, I'm a real live wire Psycho Killer Qu'est-ce que c'est? Fa-fa-fa-fa, fa-fa-fa-fa-fa-fa,…devamıI can't seem to face up to the facts
I'm tense and nervous and I can't relax
I can't sleep 'cause my bed's on fire
Don't touch me, I'm a real live wire
Psycho Killer
Qu'est-ce que c'est?
Fa-fa-fa-fa, fa-fa-fa-fa-fa-fa, better
Run, run, run, run, run, run, run away, oh-oh-oh
Psycho Killer
Qu'est-ce que c'est?
Fa-fa-fa-fa, fa-fa-fa-fa-fa-fa, better
Run, run, run, run, run, run, run away, oh, oh, oh, oh
Ay-ya-ya-ya-ya-ya, ooh
You start a conversation, you can't even finish it
You're talking a lot, but you're not saying anything
When I have nothing to say, my lips are sealed
Say something once, why say it again?
Psycho Killer
Qu'est-ce que c'est?
Fa-fa-fa-fa, fa-fa-fa-fa-fa-fa, better
Run, run, run, run, run, run, run away, oh-oh-oh
Psycho Killer
Qu'est-ce que c'est?
Fa-fa-fa-fa, fa-fa-fa-fa-fa-fa, better
Run, run, run, run, run, run, run away, oh, oh, oh, oh
Ay-ya-ya-ya-ya-ya
Ce que j'ai fait, ce soir-là
Ce qu'elle a dit, ce soir-là
Réalisant mon espoir
Je me lance vers la gloire, okay
Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah, yeah, yeah, yeah, yeah, yeah
We are vain and we are blind
I hate people when they're not polite
Psycho Killer
Qu'est-ce que c'est?
Fa-fa-fa-fa, fa-fa-fa-fa-fa-fa, better
Run, run, run, run, run, run, run away, oh-oh-oh
Psycho Killer
Qu'est-ce que c'est?
Fa-fa-fa-fa, fa-fa-fa-fa-fa-fa, better
Run, run, run, run, run, run, run away, oh, oh, oh, oh
Ai-ya-ya-ya-ya-ya, ooh
Spoiler içeriyor
"görünenlerin pürüzsüz, tanıdık yüzü altında, dünyayı ikiye ayırmak üzere bekleyen bir başka yüz vardır." "bu dünyaya bir an daha dayanamayacağım, diye düşündüm. öyleyse çocuğum, başka bir dünya yap." penelope'nin aiaie'ye yeni geldiği yerde, telegonos'un penelope'ye kirke'nin dokuma tezgahını isterse kullanabileceğini…devamı"görünenlerin pürüzsüz, tanıdık yüzü altında, dünyayı ikiye ayırmak üzere bekleyen bir başka yüz vardır."
"bu dünyaya bir an daha dayanamayacağım, diye düşündüm.
öyleyse çocuğum, başka bir dünya yap."
penelope'nin aiaie'ye yeni geldiği yerde, telegonos'un penelope'ye kirke'nin dokuma tezgahını isterse kullanabileceğini söylemesi ve kirke'nin "başka koşullar altında olsa gülerdim. eski bir söz vardı: başka bir kadının tezgahında kumaş dokumak, kocasıyla yatmak gibidir" diye düşünmesine çok güldüm. trajikomik.
spotifydaki "circe ; madeline miller" playlistini de dinlemenizi öneririm.
arkadaşlar bunlar gerçek insan olmadıkları için üzerlerinde oynama yapmak çok da sorun değil sanki ne dersiniz? her değişikliği büyütüp ağlayacaksanız izlemeyin. film de fena değildi. kardeşiniz tyt sorularıyla boğuşurken kimsenin uğramadığı perili bir sinemada izlemesi keyifli bir film. klişe şeyler…devamıarkadaşlar bunlar gerçek insan olmadıkları için üzerlerinde oynama yapmak çok da sorun değil sanki ne dersiniz? her değişikliği büyütüp ağlayacaksanız izlemeyin.
film de fena değildi. kardeşiniz tyt sorularıyla boğuşurken kimsenin uğramadığı perili bir sinemada izlemesi keyifli bir film. klişe şeyler işte.
+olabildiğimce açık konuşmak istiyorum ama kalbim boş. bu boşluk yüzüme tutulan bir ayna gibi. kendimi görüyorum. içim korku ve tiksintiyle doluyor. insanlara karşı duyarsızlığımla kendimi çevremden soyutladım. şimdi bir hayaletler dünyasındayım. rüyalarımda ve hayallerimde tutsak kaldım. -yine de ölmek istemiyorsun.…devamı+olabildiğimce açık konuşmak istiyorum ama kalbim boş. bu boşluk yüzüme tutulan bir ayna gibi. kendimi görüyorum. içim korku ve tiksintiyle doluyor. insanlara karşı duyarsızlığımla kendimi çevremden soyutladım. şimdi bir hayaletler dünyasındayım. rüyalarımda ve hayallerimde tutsak kaldım.
-yine de ölmek istemiyorsun.
+hayır, istiyorum.
-neyi bekliyorsun?
+bilgi istiyorum.
-garanti istiyorsun.
+her neyse... insanın duyularıyla tanrıyı kavrayabilmesi o kadar imkansız mı? o neden yarım vaatlerin ve görünmeyen mucizelerin ardına saklansın ki? kendimize inancımız yoksa başkasına nasıl inanç duyabiliriz? benim gibi inanmak isteyen ama yapamayanlara ne olacak? ya inanmayan, inanamayanlar? içimdeki tanrıyı neden öldüremiyorum? onu kalbimden atmak istememe rağmen neden alçaltıcı ve acı verici şekilde içimde yaşamaya devam ediyor? neden her şeye rağmen bu gerçeklikten kurtulamıyorum? dinliyor musunuz?
-dinliyorum.
+ben bilgi istiyorum! inanç ya da varsayım değil, bilgi. tanrının kendini göstermesini, benimle konuşmasını istiyorum.
-ama o suskun.
+karanlıkta ona sesleniyorum. ama sanki hiç kimse yok.
-belki de kimse yoktur.
+o halde yaşam korkunç bir şey. her şeyin bir hiç olduğunu bilen biri ölüm karşısında yaşayamaz.
-çoğu insan ne ölümü ne de yaşamın hiçliğini düşünür.
+ama bir gün hayatın son anlarında karanlıkla yüzleşmeleri gerekecek.
-o gün...
+korkumuz bir imge yaratır ve sonra o imgeye tanrı adını veririz.
-endişelisin.
+bu sabah ölüm bana geldi. birlikte satranç oynuyoruz.
çok seveceğim beklentisiyle başlamıştım ama fazla basit geldi. ayrıca gözünden okuduğumuz karakterin erkek olmasından mı kaynaklı bu bilmiyorum ama kadınlar ülkesinin dışındaki kadınları 'diğer kadınlar' diye ayırıp seksist ve rahatsız edici ifadeleri de vardı. büyük feminist ümitlerle başladığım bu kitapta…devamıçok seveceğim beklentisiyle başlamıştım ama fazla basit geldi. ayrıca gözünden okuduğumuz karakterin erkek olmasından mı kaynaklı bu bilmiyorum ama kadınlar ülkesinin dışındaki kadınları 'diğer kadınlar' diye ayırıp seksist ve rahatsız edici ifadeleri de vardı.
büyük feminist ümitlerle başladığım bu kitapta 'gerçek' bir feminizm yok maalesef. farklı bir dünya kurulmuş, distopik yapısı fena değil. ama ben verilen 'aslında kadınlar kusursuz varlıklar' mesajını sevemedim. bunu seksist buldum. jeff'in dünyasıydı orası ve evet, jeff'in bakış açısı da seksist.
ayrıca kitaptaki hiçbir karakterle bağ kuramıyorsunuz. her şey çok yüzeysel anlatılmış. 'kadınlar ülkesi'nin tam olarak nasıl bir yer, konuştukları dil nasıl bir dil, insanları nasıl... hiç birini tam olarak anlatmıyor.
zaman kaybı.
" 'geçmişin benim şu anki fiziksel duyularımla zihinsel durumum arasındaki uyumsuzluğu gidermek üzere tasarlanmış bir düzmece olmadığını,' dedi adam, 'nasıl bilebilirim ki?' " ara sıra açıp rastgele sayfaları okurken, beş yıl önce hakkını vererek okumadığımı düşünmeye başladım. dünyanın en eğlenceli…devamı" 'geçmişin benim şu anki fiziksel duyularımla zihinsel durumum arasındaki uyumsuzluğu gidermek üzere tasarlanmış bir düzmece olmadığını,' dedi adam, 'nasıl bilebilirim ki?' "
ara sıra açıp rastgele sayfaları okurken, beş yıl önce hakkını vererek okumadığımı düşünmeye başladım. dünyanın en eğlenceli kitabı.
bir ara tekrar okuyacağım.
bu diziyi beğenmeyenlerin beğenmeme sebebi klasik gençlik dizisi olması ama zaten dizi bunu bağırıyor. dizinin güzel olan tarafı atmosferi. müzikleri, kamera açıları, renkleri, kostümleri... buna hiç dikkat etmemeniz ve atmosferinden hiç keyif alamamış olmanız şaşırtıcı. inf se'mle bile ipnotize oldum.…devamıbu diziyi beğenmeyenlerin beğenmeme sebebi klasik gençlik dizisi olması ama zaten dizi bunu bağırıyor. dizinin güzel olan tarafı atmosferi. müzikleri, kamera açıları, renkleri, kostümleri... buna hiç dikkat etmemeniz ve atmosferinden hiç keyif alamamış olmanız şaşırtıcı.
inf se'mle bile ipnotize oldum. low se'nize acıyorum.
"dini münakaşalar ona aslında sadece bir oyun olarak cazip geliyordu-icat edilmiş en ilgi çekici oyun çünkü sonsuza dek devam ediyor ve az da olsa hile yapma hakkı var." "zira tüm anormal insanlar gibi o da anormalliğini tam idrak edemiyordu." "esrarengiz…devamı"dini münakaşalar ona aslında sadece bir oyun olarak cazip geliyordu-icat edilmiş en ilgi çekici oyun çünkü sonsuza dek devam ediyor ve az da olsa hile yapma hakkı var."
"zira tüm anormal insanlar gibi o da anormalliğini tam idrak edemiyordu."
"esrarengiz bir şeydir inanç kaybı-inancın kendisi kadar esrarengiz. inanç gibi, kaybı da temelde mantığa dayanmaz; daha ziyade zihinde yaşanan bir algı değişikliğidir."
"ona, artık inanmasan bile kiliseye gitmek, gitmemekten daha iyiymiş; eski çağlara dayanan adetleri sürdürmek, köksüz bir özgürlüğün içinde sürüklenmekten daha iyiymiş gibi geliyordu."
"içinde bulunduğu güçlüğün çözümünün, bir çözüm olmadığı gerçeğini kabullenmekte yattığını bilinçli olarak ayırt edemedi; elindeki işe devam ettiğin sürece işin nihai amacının önemsizleştiği gerçeğini; insan alışılmış, yararlı ve kabul edilebilir olanı yaptığı müddetçe inanç ile inançsızlığın bir olduğu gerçeğini."