(@) - Raf

Spoiler içeriyor Osman diyor ki, "Su benim tağlamdan çıkiyo arkideş, istemezsem veğmem.." Suyun kaynağı Osman'ın ve emmioğlu Hasan'ın tarlasında, kapak yapıyolar su yoluna diğer köylülerin tarlası kuruyo.. Kurumayı da geçtim, yazın susuz kalan tarla yanar güneşten.. Köylü: "Ayıptır, yapme be Osman..", Hasan:…devamıOsman diyor ki, "Su benim tağlamdan çıkiyo arkideş, istemezsem veğmem.." Suyun kaynağı Osman'ın ve emmioğlu Hasan'ın tarlasında, kapak yapıyolar su yoluna diğer köylülerin tarlası kuruyo.. Kurumayı da geçtim, yazın susuz kalan tarla yanar güneşten.. Köylü: "Ayıptır, yapme be Osman..", Hasan: "Bence salalım, böyüğümsün amme haksızsın bu konuda.." dese de, kötü adamımız Osman vermez suyu.. Kavga çıkar, yetmez, hayvanını vururlar, yetmez kazara adam vururlar.. Osman'ın suçunu Hasan üstlenir.. Bir de vicdansızlık edip Hasan'ın çok sevdiği dünyalar güzeli karısına da göz koyar.. Bahar seksi kadındır, çok güzeldir. Hapisteki Hasan da, karısı Bahar da Osman'ın oyununa gelir.. Bu öyküyü tabii ki gerçek bir hikayeden yazmıştır Necati Cumalı. O dönem avukatlık yaptığı İzmir'de denk geldiği bir davanın incelemesidir.. Nerde kaldı gizlilik, nerde kaldı etik.. Erol Taş'ın salt kötü adamlığına alışık olan bana, Ege şivesiyle kötü adam olması başta çok itici geldi ama sonra alıştım. O kadar güzel oynamış ki rahmetli.. 98'de öldü Erzurumlu kötü adam.. Üstelik bu film ilk başrolüymüş.. Normal hayatta da rollerinin tam tersiymiş.. Hülya Koçyiğit'in ise ilk oyunculuğu.. Bu filmden sonra efsane oldu güzelliğiyle.. Filmin aynı zamanda yapımcısı olan Ulvi Doğan, ana kadrodaki üçüncü isim. Bu isimler dışında bütün kadro köy sakini.. İzmir'in Bademler Köyü'nde çekilen film, ilk defa yurtdışı başarısı yakalayan, Berlin'de Altın Ayı alan ilk Türk filmidir.. Ama nasıl almıştır bu ödülü?.. Aslında tekstilci olan Ulvi Doğan bir heves sinema işine girmek istemiş ve bu film için Metin Erksan'a baya para yatırmış. Film tamamlandığında, Hülya Koçyiğit'in seksi halleri dolayısıyla sansüre uğramış ve piyasaya girmeme kararı çıkmıştır. Bu duruma çok üzülen Ulvi Doğan, filmi Erksan'dan çalmış ve arabasının bagajında Almanya'ya götürmüş.. Festivale sokmuş ve gösterilen film çok beğenilip en büyük ödüle layık görülmüş. Haberi alan yetkililerimiz yiğidin hakkını verme kararı almış mecburen..

aydinbattal 2 months ago

Eine Saison in Hakkari

Erden Kıral

29 Gönderi

Spoiler içeriyor Kitabı yıllar önce okumuştum. Usta yazarın düşle gerçeklik arasındaki atmosferine, anlatımının güzelliğine, dilinin lezzetine rağmen Kürtlerle ilgili kalıplaşmış o meşhur bakışını sevmemiştim. Bu bakışın literatürde bir ismi var elbette, herkes bilir, bu yüzden telaffuz etme gereği duymuyorum. Biraz da bu…devamı

aydinbattal 3 months ago

Hayatımda ilk kez birisi bana "kendine çok dikkat et dedi" anlamış onun kalbini taşıdığımı herhalde... rastgele, yürürken aklına geleyim sızlasın için... zaman sen olmayınca geçmiyor, sen olunca da yetmiyor... üşüyorsan söyle, seni bir kat daha seveyim. bak! papatya mevsimi geldi.…devamı

aydinbattal 3 months ago

Yedinci Mühür

Ingmar Bergman

106 Gönderi

Spoiler içeriyor “– Sen kimsin? + Ben Ölüm’üm. – Benim için mi geldin? + Çok uzun süredir senin tarafındaydım. – Biliyorum. + Hazır mısın? – Bedenim korkuyor,ama ben korkmuyorum. Bekle biraz. + Herkes aynı şeyi söyler.Ama ben asla durmam.”

aydinbattal 3 months ago

Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım

Haldun Taner

1 Gönderi

Spoiler içeriyor Burası İstanbul Bakırköy'de bir hastane, ben 399 nolu hasta, teşhis plak kompleksi marka sahibinin sesi. Bir iğne görmez miyim fırıl fırıl dönerim. Yolunuz buraya düşerse eğer bana plak fırçası getirin, kristal iğne getirin. Ben insanları çok severdim, çok severim. Çok…devamı

aydinbattal 4 months ago

İnsanların sevdiği insanları aşırı derecede salakça tolere etmesi o kadar aptalca ve değişmeyen bir olgu ki nice asırlar şairlere pişmanlık, yazarlara sayfalarca olay yazdırmıştır. Bir düşününce sizde sevdiğiniz veyahut değer verdiğiniz bireyleri ne kadar tolere ettiğinizi anlayacaksınız. Herhangi bir birey…devamı

aydinbattal 1 year ago

Bir Kayıp Denizci

Gabriel Garcia Marquez

2 Gönderi

Spoiler içeriyor —kitabı okumadan lütfen Craig Gillespie’nin “Zor Saatler” filmini izleyin. çünkü her şey daha açıklayıcı ve göze gelecek şekilde olacak. ilk okuduğum denizci kitabıdır kendisi . 9- 10 yaşında bordo kapaklı, saman kağıdından basımdı. Yayınevini hatırlamıyorum. denizde geçen hayatlar, bir materyalin…devamı—kitabı okumadan lütfen Craig Gillespie’nin “Zor Saatler” filmini izleyin. çünkü her şey daha açıklayıcı ve göze gelecek şekilde olacak. ilk okuduğum denizci kitabıdır kendisi . 9- 10 yaşında bordo kapaklı, saman kağıdından basımdı. Yayınevini hatırlamıyorum. denizde geçen hayatlar, bir materyalin üstünde geçen ömürler, duygular , yalnızlıklar , yapılan hatalar ve ne kadar mükemmel iş yaparsanız yapın bir anda yutacağınız litrelerce tuzlu suyun sizi asfiksi tanısıyla karaya atacağını bilme ihtimali bile yeterince gergin . Marquez’in bir kitabını bile okuduysanız zaten ne kadar iyi bir yazar olduğunu bilirsiniz o yüzden ben bu yorumda size denizcilerin yaşadığı ve asla karada yaşayan insanların denk gelemeyeceği olaylardan bahsetmek istiyorum. belki böyle işlere seni teşvik ya da merak ettirebilirim . birinci olay yakamozdur. bunu az çok benim kadar denizle haşır neşir herkes gözlemlemiştir. gece suya girin ve paletinizi vurun. bir anda paletinizin etrafı ışık huzmeleri ile dolup ortam aydınlanacak. ilk başta algınız bozuluyor. beyin şaşırıyor bu olaya. sanki halüsinasyon görüyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. çünkü görüntü halüsinasyon gibi fantastik. özellikle alkollüyseniz, ne içtim ben duygusuna kapılabilirsiniz. tekneyle giderken motor pervanesine bakarsanız aynı ışık huzmesini görürsünüz. gerçekten harikulade bir görüntü. ben kuzey kutup dairesine gidip kuzey ışıklarını da gördüm. doğanın içinde çok fazla zaman geçirdim ve farklı doğa olaylarınada şahit oldum. hatta teleskopla gezegenleri bile inceledim ama beni hiçbirşey yakamoz olayı kadar etkilememiştir. ikinci olayı yaşamadım. ama çok nadir bir deniz olayı olduğunu duydum. hatta mitolojik hikayeler ve tanrılara bile konu olmuş bir olay. çok nadiren gerçekleşiyormuş bu olay ve bugüne kadar görmüş sadece bir kişi var(türkiyede). ve o kişinin yazısına denk geldim. yanılmıyorsam Aksona Memetti bu denizci tam hatırımda değil, yanlış hatırlıyor olabilirim. bu doğa olayı yelkenlilerde gerçekleşiyor. yelkenin tepesinde aşırı yoğun ve yüklenen havanın yelken ile sürtünmesi sonucu elektriklenip parlaması ve renk cümbüşüne dönüşmesi olayı. bir çeşit kendinize ait gökkuşağı elde ediyorsunuz. bunun bir adı var ama onuda unuttum. okuyalı çok oldu, sadece çok nadiren gerçekleştiğini ve çok az denizciye denk geldiğini biliyorum. hattta rivayete göre, ömrünüzü denizlerde geçirseniz bile bu olayı görme şansınız çok düşükmüş. havanın bu denli yoğunlaşması çok zormuş derler. olayı yaşayan kişi güney marmarada yaşamıştı, ve dediğim gibi çok az denizciye nasip olan bir doğa olayı. ne fotoğrafı ne videosu mevcut. yaşayanada "pir" gözüyle bakılır. ürkütücü olaylara gelirsek. iki olay vardır. ikisinide yaşadım: birincisi dalış yaparken dev cüsseli bir köpekbalığı ve benzeri vahşi deniz canlısıyla karşılaşmak. nitekim böyle bi hikayem var. ikincisi ise, tekneyle, gemiyle yada vapurla hırçınlaşmış bir denizin ortasında kalmak. 2 kez tekne batırdım. ama ikisinde de kıyıya yakındık dolayısıyla maddi hasar dışında hasarımız olmadı. ama bir keresinde bir gemi ile 3 metre dalgaların arasında kalmıştım. hayatımda hiç bu kadar korktuğumu hatırlamıyorum. yani bir dalganın koca bir metal yığını olan gemiye vurup ikiye ayırabileceğine inanmıyor olabilirsiniz ama inanın. o dalgaların şiddeti o kadar artıyor ki sanki başka bir gezegendeymişsiniz gibi hissediyorsunuz. benim tavsiyem açıkta denizin o hırçınlığıyla karşı karşıya gelmeyin. geminiz yan yatarken, dalgalarla boğuşup her dalgada titrerken ve son bir dalga yiyip, dalganın şiddeti ile motor-elektrik sistemi bozulmuşken yaşayacağınız korkuyu tarif bile edemem. bununla alakalı güzel filmlerde var. birde lodosta çok açılmayın, dalgalar +3 metreyi gösteriyorsa ve rüzgar hızı 40 km ise denize çıkmayın. tecrübedir. düzeltme: bahsi geçen adını bilmediğim doğa olayı st. elmo's fire.. mış. üşendim yukarıya yazmadım.