Böyle filmlere bayılıyorum, bittikten sonra asıl başlıyor insanı düşündürüp şüpheye götürüyor, benim kendi kararım dediğinden ne kadar emin olabilirsin, sen olsaydın ne yapardin, çoğunluğuk kararımızda ne kadar etkili oluyor diye diye bittikten sonra sorgulama başlıyor. Filmi izlemeye afişteki Mars Mikkelsen'…devamıBöyle filmlere bayılıyorum, bittikten sonra asıl başlıyor insanı düşündürüp şüpheye götürüyor, benim kendi kararım dediğinden ne kadar emin olabilirsin, sen olsaydın ne yapardin, çoğunluğuk kararımızda ne kadar etkili oluyor diye diye bittikten sonra sorgulama başlıyor.
Filmi izlemeye afişteki Mars Mikkelsen' in bakışları etkili oldu. O kadar derin, sözcüklerin anlatmak istediğinden daha anlamlı bakışları. Rolü oynamamış yaşamış resmen. Filmin başı ve sonu çok iyi, verdiği duyguyla filmden hiç kopmadım, insanı rahatsız eden duygu canlı tutuyor seni, ilgiyle ne olacağını bekliyorsun. Ve müzikleri nasıl
duyguyu daha da hissettirdi.
Konuya gelirsek bir insanın haksızlığa uğraması (Lucas) ve yaşadığı toplumdaki insanların kesin olmadan onun hakkında hüküm vermeleri ona psikolojik ve fiziksel şiddet gösterme olayları yaşanıyor. Evet çocuklar olunca hassas bir konu oluyor ama burada kaç zamandır tanıdığın, arkadaş dediğin insanlar tarafından bir kere olsun dinlenmeden, anlamadan linç etmek insan için yaralayıcı oluyor. Film kışkırtıcı ve rahatsız edici çünkü izleyici olmasaydık ve gerçeği bilmeseydik acaba Lucas'a ne kadar hak verirdik. Önceliğim çocuğun söyledikleri olurdu ama orada olsaydım bir kere de olsa olaylar hakkında sorgulama yapabilmiş olmayı bekliyorum kendimden.
Aklıma Asch'in uyum deneyi geldi. Insanlar emin oldukları bir konuda bile eğer çoğunluk fazlaysa çocukluğa uyma davranışı gösterir. Çoğunlukta düşünsellik, sorgulama azalır ve duygusallık artar. Bir insan hayatı söz konusu iken emin olmadan nasıl çoğunluğun dedigini kabul eder insan, film zaten bunu sorgulatiyor şüpheye götürüyor seni, ne kadar da meyilliyiz birini suçlamayı, hakkında hüküm vermeye.
Çocuğa sinir olmadım değil, 1 yıl sonra olanlar beni daha sinir etti. Market çalışanlara ayrı sinir oldum. En çok etkilendiğim oğlu babası için yardım isterken olanlar ve unutulmayan " onu içeri alalım, üşümüş" izlerken yaşamış gibi oldum.
Spoiler içeriyor
Hayatımızda bir kayıp yaşadığımızda gelecek günlerimizin nasıl geçeceğinin endişesini yaşarız. Filmde lisede bir felsefe öğretmenliği yapan ve hayatında azimli olan Nahtalie kocasının başka bir kadın için onu terk etmesi ve annesinin ölümü üzerine yaşadığı kayıplar ile gelecek günlerini görüyoruz. Filmde…devamıHayatımızda bir kayıp yaşadığımızda gelecek günlerimizin nasıl geçeceğinin endişesini yaşarız.
Filmde lisede bir felsefe öğretmenliği yapan ve hayatında azimli olan Nahtalie kocasının başka bir kadın için onu terk etmesi ve annesinin ölümü üzerine yaşadığı kayıplar ile gelecek günlerini görüyoruz. Filmde doğanın canlılığı ön planda tutulmuş sanki doğa senin hayatında bir eksiklik, değişim olmuş olabilir ama hayat devam ediyor dercesine farklı mevsimlerde canlılığını gösteriyor ve hoş manzaraları izliyoruz. Zamanın geçmesi, hayatında değişiklikler olması, hep yanında olacak zannediklerinin gitmesi, kendi çocuklarının çocukları olması... Hayatın acı ve tatlılığını gösteren naif bir film. Kendine dair düşüncelerin olduğu ve hayatında her şeyin olabileceği ve hep kendinle kalacağı için kendimize iyi davranmanın önemini gösteriyor. Müzikleri, felsefi diyalogları ile ayrı bir atmosfer yaratan hoş bir filmdi.
Spoiler içeriyor
İsmi çok iyi düşünülmüş ve isminin manasını yaşatıyor. Sarmaşığın tutunduğu yere yapışması onu sarması gibi filmi izledikçe psikolojik gerilim insanı sarıyor, bazı sahnelerde gerilim tırmanıyor. Bütün gemiyi ele geçiren duygular izlerken insanı da ele geçiriyor. Yola çıkan bir geminin sahibi…devamıİsmi çok iyi düşünülmüş ve isminin manasını yaşatıyor. Sarmaşığın tutunduğu yere yapışması onu sarması gibi filmi izledikçe psikolojik gerilim insanı sarıyor, bazı sahnelerde gerilim tırmanıyor. Bütün gemiyi ele geçiren duygular izlerken insanı da ele geçiriyor.
Yola çıkan bir geminin sahibi iflas edip ortadan kayboluyor. Deniz hukuku gereği gemi hareket edemez gemide kalmak zorunda olan ve hiçbir yere gidemeyen beş gemici ve kaptanın huzursuz bekleyişini anlatmaktadır. Hiyerarşik güç mücadelesi yaşanıyor bekleyiş devam ettikçe güç dengeleri değişiyor
Filmdeki karakterler üzerinden Türkiye'deki sorunlara değiniyor ve kadın oyuncunun olmamasi ile kadının toplumdaki konumunu anlatıyor, küçük bir Türkiye örneği oluyor film.
Filmde yaşananlar kendi zihnimizin içinde kaldıkça yaşananları gibi. Gemi bir yere gidemiyor, bir eylemde bulunamıyor. Sonsuz bir bekleme ile sonsuz bir şimdiki zaman yaşanıyor. Dışarı ile iletişim yok, beklemenin zamansızlığı, hiçbir şeyin olmama zamansızlığı. Geminin işlenişi hayatın, zihnin işlenişi gibi oluyor. Kendi zihinlerimizde hapis kaldıkça gibi bu bekleyişte bir yerden sonra gerçek ile hayal ayırt edilemiyor. Sarmaşık gibi bütün gemiyi ele geçiren hareketsizlik ile kötülük, dehşet, ölümün yaşanması psikolojik gerilimi arttırıyor. Kıyamet günü gibi geminin karanlık bir gecesi yaşanıyor bilinçdışı dile geliyor. İnsana farklı duygular yaşatan, zihnimizde farklı yolculuklar yapan bir film. Oyunculariyla, senaryosuyla özellikle ismi ile çok başarılı bir film.
Çok katmanlı, görsel olarak eşsiz, mitolojik ögelerin bulunduğu masalsı bir film. Acının ve zulmün olduğu gerçek dünyadan fantastik dünyaya geçiş hikâyesi. Yaşananlar sadece çocuk için değil her insanın baş etmesinin zor olduğu şartlardir. Savaş ortamı, kötülük var, masum insanların zulme…devamıÇok katmanlı, görsel olarak eşsiz, mitolojik ögelerin bulunduğu masalsı bir film.
Acının ve zulmün olduğu gerçek dünyadan fantastik dünyaya geçiş hikâyesi. Yaşananlar sadece çocuk için değil her insanın baş etmesinin zor olduğu şartlardir. Savaş ortamı, kötülük var, masum insanların zulme uğradığı yani bildiğimiz dünya ve çocuk için yabancı olduğu sert bir üvey baba ve annesinin durumu var. Fantastik dünya gerçek dünyanın bir yansımasıdır. Gerçek dünyada çözemediği sorunlarıyla masalsı dünyada yüzleşir onlardan kaçmak değil. Bu özellik çocuklarda daha fazla olabilir, zengin bir hayal dünyasında sorunlarıyla yüzleşmesi ama her insanın sorunlarla, gerçeğin soğuk ve sert halinden masalsı bir dünyada yüzleşmesi daha yapıcıdır ve insanca pek insanca bir durumdur. Çocuğun yaşadığı fantastik dünyada girdiği labirent; insan ruhunun dönüşümü, olgunlaşması, büyümenin, kendi benliğini ve özüne dönmenin yaşandığı hayatın simgesidir. Fantastik dünyada her şey istediği gibi verilmemiştir, istediği dünya için bir mücadele vardır. Bu mücadelede kendi canına zarar gelse bile doğru görmediği davranışlara itaat etmiyor kendi inandığı yolda gidiyor tıpkı gerçek dünyada baskıcı rejime direniş gösteren savaşçılar gibi. Direnişçiler zor şartlar altında mücadele ediyor karşındakilerin güçlü olduğunu biliyorlar ama olanı kabul etmemek ve istedikleri dünya için yapabildiklerini yapıyorlar. Filmin sonu gerçekte yaşanılanı gösteriyor, uzun yıllar süren iç savaşın getirdiği acı, evet mutlu son olmuyor ama hayalinde mutludur çocuk.
Hepimizin sığınmak istediği bir masalsı dünya vardır, burada da çocuğun dünyasında özdeşleştireceğimiz bir yolculuk oluyor.
Spoiler içeriyor
Bir tarafta çocukların dünyasi diğer tarfta yetişkinlerin dünyasi... Çocukların dünyası andan ibarettir ve anı dolu dolu yaşamak, film bunu göstermiş eğlence ve sürekli bir keşif peşinde çocuklar. Çocukların enerjisi ile filmdeki kameraların açıları ile çok renkli, canlı görüntüler oluyor. Çocuk…devamıBir tarafta çocukların dünyasi diğer tarfta yetişkinlerin dünyasi...
Çocukların dünyası andan ibarettir ve anı dolu dolu yaşamak, film bunu göstermiş eğlence ve sürekli bir keşif peşinde çocuklar. Çocukların enerjisi ile filmdeki kameraların açıları ile çok renkli, canlı görüntüler oluyor. Çocuk oyuncular çok iyi oynamışlar o kadar inandırıcı ki sizi çocukluğunuza götürebilir ve onlarla beraber yaramazlıklari yapıyormuş gibi olabilir. Bazen çocukların yaptıkları bu kadar da olmaz dedirtiyor çocuk değil canavar bunlar dediğim oldu bu da galiba artık bir yetişkin olduğumdan. Çünkü çocukken aşırıya kaçmışlık diye bir şey yoktur, bir şeyler yapmak istersin ve yaparsın.
Ve yetişkinlerin dünyasında yalanlar, yalnızlık, şimdiden çok geleceği düşünme , geçim derdi ve diğer insanların sana yaptıkları yoruyor, yıpratıyor insanı.
Filmde annenin asla kabullenemeyecek davranışları var ama çocuğu ile diyaloğu, ona yaklaşımi, beraber geçirdikleri zamanı değerlendirmeleri samimi ve sevgi dolu. Bu sevgiden mahrum büyüyen bir sürü çocuk oluyor bunun sonuçları da kötü oluyor. Filmde annenin çocuğa iyi bakmadığı ve ondan alınması üzerine, hangisinin iyi olacağı tartışılır. Anneyi eleştirmek kolaydır ve faturayı ona ödetmek böylelikle kurumlar ve toplum sorumluluktan kurtulmuş olur, ee yetişkinlerin dünyasında önemli olan bir suçlu bulmak, soruna çözüm değil. Sonu çok etkileyici çocuk yüreğinin naifliği ve güzelliği duygulanmamak elde değil.
Bir görüntünün tesirinde kalmış adamın zihinsel bir zaman yolculuğu... Filmde 'hafıza' temasi yer alıyor ve belleğimizin öznel alanı olan anısal bellekte anılar anlık görsel şeklinde olur bu da filmin fotoğraflardan oluşmasını daha anlamlı kılıyor sadece bir sahne fotoğraf değil, adamın…devamıBir görüntünün tesirinde kalmış adamın zihinsel bir zaman yolculuğu... Filmde 'hafıza' temasi yer alıyor ve belleğimizin öznel alanı olan anısal bellekte anılar anlık görsel şeklinde olur bu da filmin fotoğraflardan oluşmasını daha anlamlı kılıyor sadece bir sahne fotoğraf değil, adamın gerçek olmasını istediği ve inandığı bir anda.
Film kurgusuyla, müzikleriyle, fotoğraflarıyla yarattığı atmosfer çok özel. Öznellik ağır basıyor, kendinizi kendi zihninizde zamanlar arası yolculuk yaparken buluyorsunuz.Geçmiş, şimdi ve gelecekte... hayat bir kurgudur, gerçek düş, neye inanıyorsak gerçeğe dönüşebilir bizim için. Hayranlıkla izledim.
"İnsanların büyük çoğunluğu düşen bir yaprak gibidir, kapılır gider rüzgarın önüne, havada süzülür, dönüp durur, sağa sola yalpalarak vurarak iner yere. Pek az kişi de vardır, yıldızlara benzer, belli bir yörüngede ilerler durur, hiçbir rüzgar varamaz yanlarına, kendi yasalarını ve…devamı"İnsanların büyük çoğunluğu düşen bir yaprak gibidir, kapılır gider rüzgarın önüne, havada süzülür, dönüp durur, sağa sola yalpalarak vurarak iner yere. Pek az kişi de vardır, yıldızlara benzer, belli bir yörüngede ilerler durur, hiçbir rüzgar varamaz yanlarına, kendi yasalarını ve izleyecekleri yolu kendi içinde taşırlar."
Kitapta insanı anlatan en güzel paragraftan biri. Kendi Ben'ini aramanın hikayesi. Tüm insanlıkta olan bir arama dürtüsü ben kimim sorusu. Ama çoğu insan aramak yerine büyüdü çevrenin ona yükledikleriyle yetinir ve dünyaya öyle bakar. Burada bir türlü yetinmediği, ruhunun dinginliğe kavuşmadigi o büyük 'giz'in eksikliği sezilir onun için bulmak niyetiyle yolun hikayesini anlatır ve yolda olduğu sürece bulmak değil bir oluşun hikayesi olur, kendi Ben'nin özüne girmenin hikayesi( birey olmanın)
Hermann Hesse okumak insani rahatlıyor. insan psikolojisini felsefe ile yazıyor ve kendi yaşadıklarını evrensel bir anlatımla yazıyor onun için okurken kendinizi ve sorunları yerine koyup bir aydınlanma yaşatıyor. Okunmalı susuzluğumuzun biraz giderilmesi için.
" Rastgele yatıştırıcı bir ilaç ya da tehlikeli bir zehir seçebileceğimiz bir dispansere benzeyen hafızalarımızda her şey bulabiliriz" Marcel proust'un sözüyle başlayan harika bir film. Çocukken yaşadığı travmanın iyileşme sürecini anlatan psikanalistik açıdan çok zengin ve Marcel proust'un fikirlerleri bulunuyor…devamı" Rastgele yatıştırıcı bir ilaç ya da tehlikeli bir zehir seçebileceğimiz bir dispansere benzeyen hafızalarımızda her şey bulabiliriz"
Marcel proust'un sözüyle başlayan harika bir film. Çocukken yaşadığı travmanın iyileşme sürecini anlatan psikanalistik açıdan çok zengin ve Marcel proust'un fikirlerleri bulunuyor ki madam proust karakteri var hayranlıkla izliyorsunuz. Ne kadar acı olsada gerçekle yüzleşme, anılarını hatırlama ve kabullenmek. Hüzünlü ama bazı yerlerinde kahkaha ile geçiyor insanın içine işliyor. Renkleriyle, karakterleriyle kendine özgü bir evren yaratıyor. Ve müzikleri harika hele o yağmur ile ukulele sesi... Air du moustique dinlendikten sonra hep kafamın içinde.