...duygusal ufak kalbinin etrafına duvar ör. Yalnız değilim, tek başımayım. İkisi aynı şey değil. Sen ayırt edemiyorsun. Ayrılamadığın her yer bir hapishanedir.
Belkide en çok iki ötekileştirmis figürün birbirini toplum üzerinden ötekileştirmesi beni etkilemişti. Ama bu iki figür birbirlerini ne kadar ötekileştirsede et ve tırnak olduğunu şu replikten belli etmiyor mu? " İnsan dostunu kokusundan, bakışından, sümkürmesinden tanır. Hem dönersen ıslık çalarsın,…devamıBelkide en çok iki ötekileştirmis figürün birbirini toplum üzerinden ötekileştirmesi beni etkilemişti. Ama bu iki figür birbirlerini ne kadar ötekileştirsede et ve tırnak olduğunu şu replikten belli etmiyor mu? " İnsan dostunu kokusundan, bakışından, sümkürmesinden tanır. Hem dönersen ıslık çalarsın, işte o zaman tanırım seni.”
Veya şu replik bir cücenin ağzından dökülmesi ; " Biliyor musun yıllardır barda envai çeşit insanla karşılaştım. Çoğu senden daha kadın, benden daha cüce. Önemli olan sahici dostluk. Hadi; cam cama, can cana…”
Fikret Kuşkan, Derya Alabora, Menderes Samancılar ve Mevlüt Demiryay performansı göz alıcı aslında gözünüze gözünüze soka soka bir şeyler anlatıyor. " Dönersen ıslık çal "
Kitabın ilk iki perdesi çok ağır ilerledi bilimadamları sanki okuru küstürmeyelim de kitap okunmaya devam etsin psikolojisiyle bu perdeleri kaleme almış arafta cümleler sık sık kullanmış olabilr de olmayabilir de tarzında.3 perde ise insan bölümü akıcıydı ve diğer kısımlara göre…devamıKitabın ilk iki perdesi çok ağır ilerledi bilimadamları sanki okuru küstürmeyelim de kitap okunmaya devam etsin psikolojisiyle bu perdeleri kaleme almış arafta cümleler sık sık kullanmış olabilr de olmayabilir de tarzında.3 perde ise insan bölümü akıcıydı ve diğer kısımlara göre çok daha üst seviyede ve keskin cümleler kullanılmış.İnsanı doyuran kısım da burası kanımca üstüne düşünülecek bi kitap mı okuğum ve özümsediğim kadarıyla zannetmiyorum ama zaman kaybı da değil.
Kitap entelektüelin tanımlanması ve entellektüele bakış açılarıyla başlıyor.Daha sonra entelektüel nasıl olmalı sorusuna yanıt aranıyor kitapta misal entelektüel milli duygulardan sıyrılabilir mi, sıyrılmalı mıdır ve fikir beyanında bu ne derece etkilidir. Benim kitap hakkındaki görüşüme gelirsek altyapı isteyen çünkü sık…devamıKitap entelektüelin tanımlanması ve entellektüele bakış açılarıyla başlıyor.Daha sonra entelektüel nasıl olmalı sorusuna yanıt aranıyor kitapta misal entelektüel milli duygulardan sıyrılabilir mi, sıyrılmalı mıdır ve fikir beyanında bu ne derece etkilidir.
Benim kitap hakkındaki görüşüme gelirsek altyapı isteyen çünkü sık sık yazar ve bilim insanlarından alıntılar ve göndermeler mevcut.Bunun yanısıra kitabı yavaş okunması gerekiyor sindirmek için.Entelektüel nasıl olmalı diyorsanız mutlaka okumanız gerekiyor bol bol kitap ismide içeriyor.
Kitapla kalın.
Yaşadığımız modern zamanda o kadar çok ilkel ve batıl inançla çevrelenmişiz ki bunların niye yapıldığı veya kaynağının ne olduğunu sorgulamadan otonom şeklinde yapıyoruz.Bu kitap tamda bu garip inançların kaynağına ışık tutuyor.Bazılarının kaynağı inanılmazken bazıları ise saçmalıktan öteye geçmediğine şahit oluyoruz.Kitabı…devamıYaşadığımız modern zamanda o kadar çok ilkel ve batıl inançla çevrelenmişiz ki bunların niye yapıldığı veya kaynağının ne olduğunu sorgulamadan otonom şeklinde yapıyoruz.Bu kitap tamda bu garip inançların kaynağına ışık tutuyor.Bazılarının kaynağı inanılmazken bazıları ise saçmalıktan öteye geçmediğine şahit oluyoruz.Kitabı okuduktan sonra bazı davranışları artık yapmayacağınızı umuyorum.Çünkü bana göre her davranışın bir anlamı olmalı oysaki bastada söylediğim gibi günümüzde bazı davranısları sadece yapmamız gerektiği için yaparız.En azından bu bana pek mantıklı gelmediği gibi bir anlam da ifade etmiyor.
Kitapta neler mi var? İnsanoğlu esnerken neden ağzını kapar?İnsanlar evlenince neden balayına çıkar?İnsanlar hapşırınca neden çok yaşa denir?Bu soruların ve daha nicesinin cevabını barındırmış.
Okunmasını tavsiye ederim hayata yeni bir pencere aralamak için.
Kitapla kalın.
100 yıl önce yazılmış ve Türkçemize yeni kazandırılan bir eser ilk bakışta ismi biraz korku polisiye kitaplarını anımsatsa da aslında tarihteki bilim-kurgunun ilk örneklerinden desek yanlış olmayacak. Peki ne anlatıyor bu kitap insanların bir noktadan sonra insan kavramının nasıl değiştiğini…devamı100 yıl önce yazılmış ve Türkçemize yeni kazandırılan bir eser ilk bakışta ismi biraz korku polisiye kitaplarını anımsatsa da aslında tarihteki bilim-kurgunun ilk örneklerinden desek yanlış olmayacak.
Peki ne anlatıyor bu kitap insanların bir noktadan sonra insan kavramının nasıl değiştiğini refah toplumuyla birlikte her işin robotlara yaptırılmasıyla beraber insana kalan 24 saatte insan ne yapara cevap veriyor.Gerçekten hergün 24 saatiniz olsa ne yapardınız?Önceleri bol kitap okursunuz diyelim film izlerdiniz sonra gezerdiniz,yerdiniz içerdiniz ama bunlar bi yere kadar tekrar etmekten sıkıldınız dünyevi zevkler artık tatmin etmemeye başladı işte yazar burada sanal hayatları devreye sokuyor.İnsanların bir noktadan sonra kendi hür iradeleriyle sırf macera olsun diye sanal yaşamı arzulayacağını ve sonunu hazırlayacağına vurgu yapmış.
Le Guin yazarlar içinde benim için yeri çok özel olan biri çünkü her kitabinda beni şaşırtan bana eşik atlattığını düşündüğüm şahsiyettir. Kitaba gelirsek isminden de anlaşılacağı üzere Le Guin'in eserlerindeki anarşizm temasi üzerinde durulmuş.Kitabin sayfa sayisina aldaniyim demeyin çünkü gerçekten…devamıLe Guin yazarlar içinde benim için yeri çok özel olan biri çünkü her kitabinda beni şaşırtan bana eşik atlattığını düşündüğüm şahsiyettir.
Kitaba gelirsek isminden de anlaşılacağı üzere Le Guin'in eserlerindeki anarşizm temasi üzerinde durulmuş.Kitabin sayfa sayisina aldaniyim demeyin çünkü gerçekten çok yoğun ve ağır bir bilgi bombardimaniyla karşılaşıyorsunuz.Eserin Le Guinin eserlerindeki anarşizm temasi üzerinde durduğunu söylemiştim peki bu eserler hangileri? 1969 ve 1974 yillari arasinda yazdığı Karanlığın Sol Eli,Rüyanın Öte Yakasi ve Mülksüzler kitaplari üzerinden irdelenmiştir.Anarşizmin yaninda Taocuk ve Diyalektik Materyalizmden de esintiler bulabilirsiniz.
Bu kitabi okumadan önce tavsiyem yukarda yazdığım üç eserini okumaniz çünkü ister istemez bu kitap sadece 40 sayfa ve diğer bahsi geçen kitaplardan bol bol alıntılama yapıyor.Olayi doğru sentezleyebilmek icin sozkonusu olan 3 kitaba hakim olmak gerekiyor.
Kitapla kalin.
Le Guin tarzinin dışına çıkmis bu kitapta beklenilen bilimkurgu yerine bu sefer psikoloji ağırlıklı bir kitap kaleme almis.İki genç insanın hayati nasil algıladıkları ve ikili ilişkide çiftin beklentileri ifade edilmiş."Ben" kavrami burada da karsimiza çıkıyor insanoğlu yalniz kalmamak dislanmamak icin…devamıLe Guin tarzinin dışına çıkmis bu kitapta beklenilen bilimkurgu yerine bu sefer psikoloji ağırlıklı bir kitap kaleme almis.İki genç insanın hayati nasil algıladıkları ve ikili ilişkide çiftin beklentileri ifade edilmiş."Ben" kavrami burada da karsimiza çıkıyor insanoğlu yalniz kalmamak dislanmamak icin "Bizi" tercih eder.Le Guinin en sevdigim yani size bir olay,bir fikir sunmasi ve size düşün demesi çok cazip geliyor bana.Normal bir okuyucu sadece Le Guin okur ama belli bir eşiğe gelen okuyucunun çok şey bulacağını düşünüyorum yazarda.Bilimkurgu yazari denmesi ayrica haksizlik gibi geliyor çünkü Felsefenin tam merkezinde durduğunu düşünüyorum Le Guin için.Umarim "biz" olmak için "ben"i veda etmezsiniz.
Kitapla kalin.
Wittgenstein'ın dile dair fikirlerini ne ben buraya ne de yazar Pierre Hadot 117 sayfaya sığdırabilir. Lakin kitaptaki düşünceye bakacak olursak Wittgenstein'ın felsefede filozofların düştüğü örümcek ağı üzerine biraz düşünebiliriz diye düşünüyorum. Wittgenstein filozofların genelde anlamı bilinmeyen kavramlar kullanıp halktan anlaşılmayı…devamıWittgenstein'ın dile dair fikirlerini ne ben buraya ne de yazar Pierre Hadot 117 sayfaya sığdırabilir. Lakin kitaptaki düşünceye bakacak olursak Wittgenstein'ın felsefede filozofların düştüğü örümcek ağı üzerine biraz düşünebiliriz diye düşünüyorum.
Wittgenstein filozofların genelde anlamı bilinmeyen kavramlar kullanıp halktan anlaşılmayı bekledikleri lakin sonuç olarak iki tarafında kaybeden tarafta olduğuna vurgu yapıyor. Filozofun kaybı halk tarafından anlaşılamamak, halkın kaybı ise filozofların fikirleriyle tanışamamak. Onun için Wittgenstein, " Felsefenin amacı düşüncelerin mantıken aydınlatılmasıdır. Felsefe bir öğretim değil, bir etkinliktir. Felsefi bir eser o halde aslen ' açıklamalardan' oluşur. Felsefenin neticesi, 'felsefi önermeler' değil, önermelerin aydınlatılmasıdır. Felsefe, başka türlü bulanık ve karmaşık olacak düşünceleri açık kılmalı ve kesinlik ile sınırlamalıdır." diyor. Burada Ockhamlı William'ı da anmadan edemiyor. Ochamlı William'ın Usturası, eğer belirli bir fenomeni açıklayan iki rakip teori varsa, bunlardan daha basit olan tercih edilmelidir anlamı taşımaktadır. Buradan da basit olanın yani halkın gündelik hayatta kullandığı dil kullanılmalıdır anlamını çıkarabiliriz. Lakin bence filozofun veya bilim insanının anlaşılmak için halkın seviyesine inmesi pek olağan değildir gerek kavramsal dilin sınırları gereksede bazı tanımlamalara denk gelecek kavramların filozoflara ait olmasından dolayı. En doğru yol denge bir noktada iki kesimin buluşmasıdır gerek halk gereksede filozof veya bilim insanının dilinde tavizler vermesidir. Bazı kavramların sınırlarını konuyu açıklamadan önce, başlangıçta, çizmek en doğru olacaktır. Misal doğru-gerçek, zaman-süre, etik-ahlak...gibi kavramların sınırları başlangıçta çizilmelidir.
Wittgenstein kullandığı dile baktığımızda ise maalesef eleştirdiği dil yanlışına kendisi düşmekte ve çoğu kimsenin anlayamacağı bir dil kullanmaktadır. Aslında en büyük hata eleştirilerimizi karşı tarafa yönelik yapıp kendimizi o çemberin dışında görmemizdir. Onun için eleştiri esnasında kendimizi çemberin içine sokmalı çoğu zaman aynada kendimizede yöneltmeliyiz eleştiriyi.
Kitapla kalın.