Bir genç ve filozof karşı karşıya; Psikoloji, Felsefe, Kişisel Gelişim bir arada.. Bazen insan en büyük savaşı başkalarıyla değil, kendisiyle verir. İşte Ichiro Kishimi’nin Kendinle Savaşma Sanatı tam da bu noktaya dokunan, düşündüren ve zaman zaman da insanı kendisiyle yüzleştiren…devamıBir genç ve filozof karşı karşıya;
Psikoloji, Felsefe, Kişisel Gelişim bir arada..
Bazen insan en büyük savaşı başkalarıyla değil, kendisiyle verir. İşte Ichiro Kishimi’nin Kendinle Savaşma Sanatı tam da bu noktaya dokunan, düşündüren ve zaman zaman da insanı kendisiyle yüzleştiren bir kitap.
Öncelikle kitabın dili oldukça sade ve akıcı. Felsefi bir altyapısı var ama kafa karıştırıcı ya da ağır değil. Ben çok rahat bir şekilde okudum ama okumamı zamanlara böldüm. Yazar, psikoloji ve felsefeyi harmanlayarak kendi içsel çatışmalarımızla nasıl baş edebileceğimizi anlatıyor. Özellikle Adler psikolojisine dayanan bakış açısı, birçok noktada “Evet, tam olarak böyle hissediyorum” dedirten cinsten. Her ne kadar bazı konulara katılmamış olsam da.
Kitap boyunca insanın kendini suçlamayı bırakması, geçmişin yükünü taşımaması ve kendi hayatının sorumluluğunu alması gerektiği vurgulanıyor. “Mutlu olmanın bir seçim olduğu” fikri defalarca işlenmiş ama bu bazen biraz fazla tekrar ediliyormuş gibi hissettirdi. Yine de, anlatılanlar gerçek hayatta uygulandığında işe yarayabilecek şeyler.
Bazı bölümler çok çarpıcıydı. Özellikle başkalarının beklentileriyle yaşamanın insanı nasıl mutsuz ettiğini anlatan kısımlar bence en etkileyici bölümlerdi. Ama bir yandan da, bazı noktalarda fazla idealist geldi bana. Hayatta her şey kontrolümüzde değil ve sadece “Kendi mutluluğumuzu seçelim” diyerek her şey çözülmüyor ne yazık ki.
Genel olarak kitap kendini sorgulamak ve içsel çatışmalarına bir çözüm aramak isteyenler için güzel bir seçenek. Hem akıcı hem de düşündürücü. Benim için bazı tekrarlar ve fazla idealist yaklaşımlar nedeniyle tam anlamıyla “mükemmel” olmasa da, yine de oldukça faydalı buldum.
Puanım: 10/8
Şermin Yaşar demek, bana sıcacık, duygusal, insanın içine dokunan hikâyeleri çağrıştırır her zaman. Yeri, anlamı ve önemi her zaman farklıdır. Tam olarak bu kitap da aynı şeyleri çağrıştırdı. Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu, adı gibi içinde kaybolan, anılarda kalan ama göçüp giden…devamıŞermin Yaşar demek, bana sıcacık, duygusal, insanın içine dokunan hikâyeleri çağrıştırır her zaman. Yeri, anlamı ve önemi her zaman farklıdır. Tam olarak bu kitap da aynı şeyleri çağrıştırdı. Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu, adı gibi içinde kaybolan, anılarda kalan ama göçüp giden insanları ve anılarını hatırlatan bir kitap.
Kitapta, göçüp gidenler hakkında kısa öyküler var. Kimisi mahallemizden biri, kimisi tanımadığımız, sadece adını duyduğumuz biri, kimisi ise çok yakından hayatına şahit olduğumuz biri. Şermin Yaşar'ın her zamanki gibi akıcı, samimi ve sıcak diliyle okuması pek bir zevkli. Özellikle bazı hikâyeler favorim oldu ama bazıları istenildiği gibi bir etki bırakmadı. Yine de genel olarak, okuyan kişinin kalbine dokunan bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Puanım: 10/8
Okuduğum ilk Cengiz Aytmatov eseriydi. Bir anda bu kadar duygu yüklü bir tanışma olacağını hiç düşünmemiştim. Her şey o kadar etkileyiciydi ki... Umutlar, aşk, kurulan hayaller, çekilen sıkıntılar, insanın toprakla ilişkisi, savaş, savaşın getirdiği acılar, ekonomik sıkıntılar, aile kavramı ve…devamıOkuduğum ilk Cengiz Aytmatov eseriydi. Bir anda bu kadar duygu yüklü bir tanışma olacağını hiç düşünmemiştim. Her şey o kadar etkileyiciydi ki... Umutlar, aşk, kurulan hayaller, çekilen sıkıntılar, insanın toprakla ilişkisi, savaş, savaşın getirdiği acılar, ekonomik sıkıntılar, aile kavramı ve daha bir sürü etkileyici konu. Tolganay ana anlattıkça ben ağlamaya utandım ve kendimi tuttum. Tolganay ana ve Aliman siz nasıl güçlü kadınlarsınız... Siz ve şehit olan tüm erkekler her zaman hafızamın bir köşesinde kalıcaksınız bana bu duyguları unutturmayacaksınız.
Bir şeftalinin ağzından böyle bir hikayeyi dinlemek değişik ve güzeldi. Çocuk kitabı olmasına rağmen adaletsizliği çok güzel anlattı. Sonunun böyle olmasını istemezdim ama yinede sevdim. Şeftali ağaçlarına karşı değişik bir sempati yarattı bende. Bazen çocuklukta okuduğumuz kitaplara dönüp yeniden okumak…devamıBir şeftalinin ağzından böyle bir hikayeyi dinlemek değişik ve güzeldi. Çocuk kitabı olmasına rağmen adaletsizliği çok güzel anlattı. Sonunun böyle olmasını istemezdim ama yinede sevdim. Şeftali ağaçlarına karşı değişik bir sempati yarattı bende. Bazen çocuklukta okuduğumuz kitaplara dönüp yeniden okumak kitabı tam anlamamızı sağlıyor.
Cesaret, merak, adalet, değişim... Küçük kara balık neler yaptın sen öyle. Bu kadar derin anlamı varken sadece çocuklukta değil büyüyünce de okumak gerek. Belki de ondandır bir küçük kara balık kadar cesaretli olamamam...
Evim benim mezarlığımdı, kendimi her akşam çelik kapının kilidini üç kere çevirerek yalnızlığa gömüyordum. -Şermin Yaşar - Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu
Rus edebiyatında Maksim Gorki'den bir otobiyografik üçleme. İyi ki Maksim Gorki ile bu kitapla tanışmışım. Onun çocukluğuna tanık olmak onunla beraber büyümek neden Gorki (acı) adını aldığını daha iyi anlamama sebep oldu. Çocukluğunda o kadar çok ölüm, terk ediliş, trajedik…devamıRus edebiyatında Maksim Gorki'den bir otobiyografik üçleme. İyi ki Maksim Gorki ile bu kitapla tanışmışım. Onun çocukluğuna tanık olmak onunla beraber büyümek neden Gorki (acı) adını aldığını daha iyi anlamama sebep oldu. Çocukluğunda o kadar çok ölüm, terk ediliş, trajedik olaylar, acılar, zorluklar var ki... En çok büyükannesiyle olan ilişkisini çok seviyorum ki zaten kitapta hatta daha ilk sayfalarda büyükannesinden şöyle söz ediyor;
"Ondan önce bir karanlığa gömülmüş, uyuyor gibiydim; ama o gelip beni uyandırdı, kaldırıp ışığa götürdü, çevremdeki her şeyi, bitmez tükenmez iplerle renk renk bir dantel gibi işledi; bana en yakın, kendisini en iyi anladığım, benim için en değerli insan o oldu, onun dünyaya duyduğu karşılıksız sevgi, zorluklarla dolu hayata karşı içimi güçle doldurarak beni zenginleştirdi." Kitapta binbir türlü etkilendiğim yerler var ve en önemlisi de kitap o kadar çok akıcı geliyor ki. Bir günde bitirmemek için zor tuttum kendimi. Çünkü sindire sindire okumak istedim ve pişman değilim. Üçlemenin devamı olan kitaplarıda mutlaka okuyacağım.