Bir diğer absürt dizi de bu. Hunharca gülmesem de "aaa n'oluyor öyle şimdi" dediğim bi dizi. Bunu da aniden bitirdiler ve beni üzdüler. -SPOİLER- Aşık olduğu kadın tarafından terk edilen kahramanımız bu acıyı bir türlü atlatamaz ama yine de çevresinin…devamıBir diğer absürt dizi de bu. Hunharca gülmesem de "aaa n'oluyor öyle şimdi" dediğim bi dizi. Bunu da aniden bitirdiler ve beni üzdüler.
-SPOİLER-
Aşık olduğu kadın tarafından terk edilen kahramanımız bu acıyı bir türlü atlatamaz ama yine de çevresinin baskısıyla bir date'e çıkar. Fakat aşık olduğu kadın dışındaki herkes çirkindir çünkü kalp gözüyle bakıyordur. O yüzden karşısındaki güzel kadını çirkin bir trol olarak görmektedir.
Karakterimiz böyle acı çekerken, eski kız arkadaşı çoktaaan Hitler'le sevgili olmuştur. Tahmin edebileceğiniz gibi Yahudi karakterimiz buna çok üzülür. Son bi şans için kapısına gider aşık olduğu kadının. Evde aşk dolu bir parti vardır ve kapıyı Hitler açar.
Bunun gibi bir çok absürt olay var dizide. Mesela Noel Baba'yla aşk yaşanırsa ne olur? Noel Baba, Peri Anne'yi terk eder, çocuklar için hediyeler hazırlamaz ve sonuç olarak asla yeni yıla giremezler.
-SPOİLER-
Bence eğlenceli bir dizi.
Bu dizi nasıl biter diye dağlara taşlara haykırasım var! Dizi, dünyada tek başına kalmış olan karakterimizin yalnızlıktan napacağını şaşırmış haliyle başlıyor. -SPOİLER- Normal şartlarda geçimini zor sağlayan karakterimiz dünya nüfusunu yok eden virüsün onu es geçmesiyle dünyada bir başına kalır.…devamıBu dizi nasıl biter diye dağlara taşlara haykırasım var!
Dizi, dünyada tek başına kalmış olan karakterimizin yalnızlıktan napacağını şaşırmış haliyle başlıyor.
-SPOİLER-
Normal şartlarda geçimini zor sağlayan karakterimiz dünya nüfusunu yok eden virüsün onu es geçmesiyle dünyada bir başına kalır. Zengin bir muhite taşınır, tuvalet ihtiyacı için lüks villanın havuzunu kullanır, viski dolu leğende oturur, beyaz saray artık onun oyun alanıdır, kendi kendine top oynarken orijinal Monalisa tablosunu parçalar ve daha neler neler. Tabi bir şekilde yolu kendi gibi virüse bağışıklığı olan insanlarla kesişir ve olaylar gelişir.
Her karakter dünyanın başına gelen bu olumsuzlukla baş ederken zorluklar yaşar. Hepsinin psikolojisi bozulur. Hetero olduğu halde yokluktan sevgili olanlar, şişme adamla ciddi ciddi aşk yaşayanlar, normal şartlarda bir araya gelmesi imkansız olan kişilerin çift olması...
-SPOİLER-
Çok eğlenceli bir diziydi ama pat diye iptal ettiler. Absürt komedi arayanlar izleyebilirler.
Siz dünyada tamamen yalnız kaldığınızı hissetseniz neler yapardınız?
Sarı Çiçeği Koklayan Kedi -KİTAPTAN ALINTI- Zamanı bütünsel algılayabilen biri, günlük yaşamı çok da ciddiye almaz. İçinde bulunduğu hallerin, zamanın bir yerinde bittiğinin ve kendinin çoktan bugünkü konunun uzağında başka hallere dönüştüğünün farkında olur. Ve bu farkındalık boyutunda insan, her…devamıSarı Çiçeği Koklayan Kedi
-KİTAPTAN ALINTI-
Zamanı bütünsel algılayabilen biri, günlük yaşamı çok da ciddiye almaz. İçinde bulunduğu hallerin, zamanın bir yerinde bittiğinin ve kendinin çoktan bugünkü konunun uzağında başka hallere dönüştüğünün farkında olur. Ve bu farkındalık boyutunda insan, her zaman aklını başına getiren bir tutum içerisinde olur. Gereksiz dramlarla ilgilenmez.
ÇETİN ÇETİNTAŞ
Kurtlarla Koşan Kadınlar Kitabı henüz okumaya başladım. Uzun bir kitap. Son incelemeyi yapmadan önce burada sevdiğim cümleleri paylaşmak istiyorum. -Spoiler- Psişedeki vahşi güçle ilişkinin koptuğuna dair duygu-tonlu belirtilerden bazıları nelerdir? Sadece kadınların dilini kullanırsak, bu belirtiler şunlardır: Kendini had safhada…devamıKurtlarla Koşan Kadınlar
Kitabı henüz okumaya başladım. Uzun bir kitap. Son incelemeyi yapmadan önce burada sevdiğim cümleleri paylaşmak istiyorum.
-Spoiler-
Psişedeki vahşi güçle ilişkinin koptuğuna dair duygu-tonlu belirtilerden bazıları nelerdir? Sadece kadınların dilini kullanırsak, bu belirtiler şunlardır: Kendini had safhada yavan, yorgun, kırılgan, çökkün, kafası karışık, suskun, dizginlenmiş, heyecansız hissetmek. Kendini korkmuş, aksak ya da zayıf, esinsiz, cansız, ruhsuz, anlamsız, utangaç, sürekli kızgın, hafifmeşrep, sıkışıp kalmış, yaratıcılıktan uzak, bastırılmış, aklını yitirmiş hissetmek.
-Spolier-
Bu liste uzayıp gidiyor.
Tanıdık geldi mi? Kadınların getirildiği konum, vazgeçmek zorunda bırakıldığı şeyler... Öyle bir hal ki düşünmekten, kendimizi ortaya koymaktan ölesiye korkuyoruz. Durmamız gereken yer, giymemiz gereken kıyafet ve düşünmemiz gereken şeyler başkaları tarafından kararlaştırılıyor. Bunlara sessiz kalmayı öğrendik. Mecbur... İçimize akan gözyaşlarıyla, içimize attığımız çığlıklarla öğrendik. Çünkü eksiğiz, işe yaramazız. Bunlar aklımıza kazındı, kabul ettik.
Gün gelir bir yumruk olur ve bize biçilen her şeye karşı koyarız, buna inanmak istiyorum.
Bu kitabı nasıl anlatsam gerçekten bilmiyorum. Ama muhakkak okuyun. Seneler önce okuduğum bu kitabın etkisi hala üzerimde. Yani edebiyatta anlatmaya çalıştığım şeyin ismi muhakkak vardır fakat ben bilmediğim için dümdüz yazacağım. Hani okuduğumuz romanlarda biliriz: bu karakter iyi, bu karakter…devamıBu kitabı nasıl anlatsam gerçekten bilmiyorum. Ama muhakkak okuyun.
Seneler önce okuduğum bu kitabın etkisi hala üzerimde.
Yani edebiyatta anlatmaya çalıştığım şeyin ismi muhakkak vardır fakat ben bilmediğim için dümdüz yazacağım.
Hani okuduğumuz romanlarda biliriz: bu karakter iyi, bu karakter kötü, karakterin bu yaptığı iyi olacak, kötü olacak vs. İşte bu kitapta bunları tahmin edemiyorsunuz. Gidilen yeri vardığınızda öğreniyorsunuz. Yani bu kitabı okurken o dünyanın tanrısı siz değilsiniz! Her adımda şaşırıyorsunuz.
Bir de tabi mükemmel Yunanistan tasviri... Sanırım anlatılan yer gerçek değil ama yine de içimde karşı konulmaz bir Yunanistan'a gitme isteği...
Bol bol mitolojik öğeler içeren, kalın olmasına rağmen hızlıca bitireceğiniz, sonrasında ardınızda bırakmakta zorlanacağınız bir dünya.
Lütfen okuyun sonra da benimle konuşun bu kitabı.
KİTAPTAN ALINTILAR: "...Hiçbir diktatörlük, güç olmaksızın düşünülemez ve ayakta kalamaz. Gücü elinde tutmak isteyen, gücün aygıtlarını da ele geçirmelidir: emir vermek isteyen, cezalandırma yetkisine de sahip olmalıdır... Calvin, otoriter yapısıyla, o muazzam iradesini kullanır ve belediye meclisini zorla kendi emirlerinin…devamıKİTAPTAN ALINTILAR:
"...Hiçbir diktatörlük, güç olmaksızın düşünülemez ve ayakta kalamaz. Gücü elinde tutmak isteyen, gücün aygıtlarını da ele geçirmelidir: emir vermek isteyen, cezalandırma yetkisine de sahip olmalıdır...
Calvin, otoriter yapısıyla, o muazzam iradesini kullanır ve belediye meclisini zorla kendi emirlerinin ve taleplerinin icra organı olmaya indirger. Elinde yasalara dayanan bir tutanak noktası olmayınca afaroz mekanizmasını devreye sokar, böylece bunu kendi hukukuyla sağlar: dahiyane bir kıvraklıkla, Komünyon Ayini'nin dini gizemini bir iktidar aracına, şahsına mahsus bir baskı aracına dönüştürür...
Bir halkın, diktatörlüğün sağladığı, sıkı disiplin ve artan ortak vurucu güç gibi geçici avantajların bedelinin daima bireyin kişisel haklarıyla ödendiğinin ve her yeni kanunun, kaçınılmaz olarak eski bir özgürlüğe mal olduğunun ayırdına varması çoğunlukla biraz zaman alır..."
Spoiler içeriyor
Madamın birilerinin umrunda olmak için çırpınması çok acıklıydı. Eskiden rahatça elde ettikleri için artık para bile ödese fayda etmemesi ve kendi değerini buna bağlayıp kahrolması cidden üzücüydü. Bu halde yaşamaktansa ölmeyi seçti. Kimsenin gerçekten yanında olmaması, bir sıcak kalbe ihtiyaç…devamıMadamın birilerinin umrunda olmak için çırpınması çok acıklıydı. Eskiden rahatça elde ettikleri için artık para bile ödese fayda etmemesi ve kendi değerini buna bağlayıp kahrolması cidden üzücüydü. Bu halde yaşamaktansa ölmeyi seçti.
Kimsenin gerçekten yanında olmaması, bir sıcak kalbe ihtiyaç duymak, yalnızlık hissiyle boğuşmak gerçekten çok yorucu. İnsan gerçekten insanla var oluyor. Sevilmek hayata anlam katıyor.
Yine bi oturuşta okuduğum bir kitaptı.
Bir Çöküşün Öyküsü- Stefan Zweig Bir insanın diğer bir insan için neler ifade edebileceğini hiç bilmemişti çünkü daha önce hiç yalnız kalmamıştı. İnsanları her zaman varlığı hissedilmeyen hava gibi değerlendirmişti ancak şimdi boğazı yalnızlık ile kaplı olduğundan onlara ne denli…devamıBir Çöküşün Öyküsü- Stefan Zweig
Bir insanın diğer bir insan için neler ifade edebileceğini hiç bilmemişti çünkü daha önce hiç yalnız kalmamıştı. İnsanları her zaman varlığı hissedilmeyen hava gibi değerlendirmişti ancak şimdi boğazı yalnızlık ile kaplı olduğundan onlara ne denli ihtiyaç duyduğunu ve her ne denli yalan söyleyip aldatsalar da sonuçta insan olduklarını, onların rahatlık, güven ve mutluluk verdiğini anladı.
Spoiler içeriyor
Pişmanlık, hayattan vazgeçecek kadar pişmanlık ama yine de yere düşen burnunu eğilip almamak. Ölüme yürümek... Karşında sana muhtaç birini görünce kibirlenmek... Sonra yine pişmanlık. Severek okudum, akıcı bir kitap.