Dermansız dertler için, Gencebay vardır. “Ben zaten her acının tiryakisi olmuşum Ömür boyu bitmeyen derdimle yorulmuşum Gülemem, sevgilim, ben sensiz aaah Yaşayamam, yaşayamam”
Cumhuriyetin ilk yıllarında edebiyatın toplumu yönlendirme çalışmalarında Sabahattin Ali’nin aşka sevgiye insan bünyesinde olumluya muktedir ne varsa ona dair çizdiği bir insan profili vardır. Bu profil aynı zamanda ruhun tüm bulantılarına yaşamın ve talihin bedbahtlığına rağmen asla kendisinden ödün vermeyen…devamıCumhuriyetin ilk yıllarında edebiyatın toplumu yönlendirme çalışmalarında Sabahattin Ali’nin aşka sevgiye insan bünyesinde olumluya muktedir ne varsa ona dair çizdiği bir insan profili vardır. Bu profil aynı zamanda ruhun tüm bulantılarına yaşamın ve talihin bedbahtlığına rağmen asla kendisinden ödün vermeyen bir profildir. Yalnız bu profilin cumhuriyetimizi aşıp ulusal bir durum haline gelmesinde de pek bir sakınca yoktur. Sabahattin Ali’nin romanları bu amaçla mı yazıldı bilmiyorum fakat bu amaca oldukça iyi hizmet etmektedir. Mektuplar yazarın yalnızca edebiyatında değil karakterinde bu olumlu belirtilerin olduğunu samimi şekilde gösteriyor.
Sabahattin Ali’nin eşi Aliye Ali ile nişanlı olduğu dönemde askerlik yaparken yazdığı mektuplardan oluşan bir kitap bu!
Kitapta çok değerli bir detay var. İnsan hislerinin ve dürtülerinin evrimleşmeden günümüze kadar geldiğini açıkça gözlemleyebilirsiniz. Kişiyle iletişim haline geçmek için kullandığımız materyeller ne kadar değişirse değişsin insan hala aynı insan.
Üstelik Sabahattin Ali’nin askerliği ve diğer gençlik yılları hakkında bazı ipuçları veriyor. Cıvıklaşmadan çocuksu ve masumane bir sevgi dili mevcut…
Rahatça okunup bitirilebilir.
Ruhun tüm detaylarını hatta henüz ışık almamış yanlarını dahi görüp görebileceğiniz en şahane şekilde anlatan beni benden daha iyi tanıyan Marcel Proust’a övgülerle… Bir gün sana geri döneceğim ve çok daha fazlasını anlatacağım.
İntiharla doğup intiharla ölen şair Sylvia Plath’ın yaşamını anlatır. Biz Nilgün Marmara severler olarak ağzımız açık izledik. Vicdan aşk ve yaşamın anlamı (yada anlamsızlığı) üzerine düşündüren bir hikayesi var. Sylvia’nın Marmara ile kesişen en önemli noktası intihar düşüncesi onun dışında…devamıİntiharla doğup intiharla ölen şair Sylvia Plath’ın yaşamını anlatır.
Biz Nilgün Marmara severler olarak ağzımız açık izledik.
Vicdan aşk ve yaşamın anlamı (yada anlamsızlığı) üzerine düşündüren bir hikayesi var.
Sylvia’nın Marmara ile kesişen en önemli noktası intihar düşüncesi onun dışında Sylvia gibi bilen bir aşk acısı yok üstelik son mektubunda Marmara eşi Kağan Önal ile bir sorunu olmadığını belirtiyor.
Böylesi bilinçle yaşanan ömürler için hem film hem Zelda özelinde şu sözler ile konu kapanabilir;
“Her anın niye’sini sorgulayan bir varlığın saygısızlığını yok etmek için kararlaştırılmış bir eylem bu”
Toz pembe bir dünyaya açılan film bir oyuncu ile bir müzisyenin şöhret ile değişen hayatlarını ve evrelerle sıradanlaşan aşk hikayelerini anlatıyor. Emma Stone’un yanı sıra Ryan Gosling’in oyunculuğunun tüm yeteneklerini sergilediği Oscarlı bir yapıt… Film caz ile başlayıp caz ile…devamıToz pembe bir dünyaya açılan film bir oyuncu ile bir müzisyenin şöhret ile değişen hayatlarını ve evrelerle sıradanlaşan aşk hikayelerini anlatıyor. Emma Stone’un yanı sıra Ryan Gosling’in oyunculuğunun tüm yeteneklerini sergilediği Oscarlı bir yapıt…
Film caz ile başlayıp caz ile bitiyor. Aslında sıradan bir senaryo gibi görünse de benzerine az rastlanan bir müzikal gösteri olması sanırım Oscarı doğrudan etkiliyor.
Tematik olarak da çok renkli bir şölen havasında çekilmiş.
Duygusal olarak çok içine çekmeyebilir ama diğer saydığım faktörleriyle gayet başarılı bir yapıt…
Sağlam temeller üzerine kurgulanmış fakat kötü çekilmiş klasik bir Amerikan filmi.. 11 Eylül saldırılarından sonra Amerikan sinemasında bir furya haline gelen terör filmlerinin tipik örneklerinden biri fakat bu sefer içerisine bilim kurguda dahil edilmiş. Yüzbaşı içinde bomba yüklü bir trende…devamıSağlam temeller üzerine kurgulanmış fakat kötü çekilmiş klasik bir Amerikan filmi..
11 Eylül saldırılarından sonra Amerikan sinemasında bir furya haline gelen terör filmlerinin tipik örneklerinden biri fakat bu sefer içerisine bilim kurguda dahil edilmiş.
Yüzbaşı içinde bomba yüklü bir trende uyanır ve bombacıyı bulması için sadece sekiz dakikası vardır.
Fakat iş bununla sınırlı kalmayacaktır.
Kafa dağıtmak için açıp izlenebilir. Tekrar söylüyorum yönetmen senaryonun çok altında kalmış.
Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar. Kimseye anlatılamaz bu dertler, çünkü herkes bunlara nadir ve acayip şeyler gözüyle bakarlar. Biri çıkar da bunları söyler ya da yazarsa, insanlar, yürürlükteki inançlara ve kendi akıllarına…devamıYaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar. Kimseye anlatılamaz bu dertler, çünkü herkes bunlara nadir ve acayip şeyler gözüyle bakarlar. Biri çıkar da bunları söyler ya da yazarsa, insanlar, yürürlükteki inançlara ve kendi akıllarına göre hem saygılı hem de alaycı bir gülüşle dinlerler bunları. Çünkü henüz çaresi de, devası da yok bu dertlerin.
Tatlı sempatik bir filmdir. Ali Atay her zaman iyidir. Özellikle kovalamaca sırasında Salih komserin elinde çay gözünde güneş gözlüğü ile uyuyakalması hatırladıkça güldüğüm bir sahnedir. Yorumum bu kadardır. Bitmiştir.
Bu sefer biraz özel bir şeye yorum yapıyorum. Bir mutfakta yaşanabilecek her şeyi o kadar net gözler önüne sermiş ki kesinlikle senaryoyu bir aşçı yazmış olmalı. Ülkenin en büyük restoranlarında çalışıp en sonunda kendisini bir sandviç dükkanında bulur şef Carmen…devamıBu sefer biraz özel bir şeye yorum yapıyorum. Bir mutfakta yaşanabilecek her şeyi o kadar net gözler önüne sermiş ki kesinlikle senaryoyu bir aşçı yazmış olmalı. Ülkenin en büyük restoranlarında çalışıp en sonunda kendisini bir sandviç dükkanında bulur şef Carmen abisinin ölümünden sonra kendine kalan dükkanda…
Çekim açılarıyla sahne geçişleriyle sizi sıkıntının stresin içine sokar.
Bir aşçı olarak bazı geceler yatmadan rastgele bir bölüm izlerim.
Duygularımın bir yansıması olarak benim için özel bir dizidir.
Günün birinde sosyalist bir partinin kapısından içeri girerseniz size okutacakları ilk metindir. Nasıl bir dünya düzeni istediklerini anlatır fakat artık yüz kollu yüz bacaklı kapital devi buna ancak kendisini yok ederek müsaade edecek gibi duruyor. Yine de üniversitelerin siyaset amfilerinde…devamıGünün birinde sosyalist bir partinin kapısından içeri girerseniz size okutacakları ilk metindir. Nasıl bir dünya düzeni istediklerini anlatır fakat artık yüz kollu yüz bacaklı kapital devi buna ancak kendisini yok ederek müsaade edecek gibi duruyor. Yine de üniversitelerin siyaset amfilerinde hala geçerli bir ideoloji olarak değinilir.