bu filmi sinemada izlemeyi cok isterdim. cok farklı, cok hos. uzun bi sure boyunca "mreyte ya mreyte" ve "gulmek icin yaratılmıs" sarkılarını dinliycem gibi gozukuyor.
"ben de delirebilirdiiiiim yoldan cıkabilirdiiiim yapmadım kıyamadım sanaaaa." benim gozler elek oldu.🥺🥺🥺 2 saatin nasıl gectigini anlamadım, inanılmaz icime isledi. oyunculuklar,sesler ve farah zeynep' in guzelligi... hepsi muhtesemdi.
Spoiler içeriyor
fazla abartıldıgını dusunuyorum, tam olarak neyi bu kadar sevildi anlam veremedim. summer karakterine asla ısınamadım, bi bag kuramadım.evet basta zaten acık bi sekilde niyetinin ciddi olmadıgını soylemisti ama yine de tom' un hislerini anlayıp bu iliskiye baslamamsı gerekirdi. o ise…devamıfazla abartıldıgını dusunuyorum, tam olarak neyi bu kadar sevildi anlam veremedim.
summer karakterine asla ısınamadım, bi bag kuramadım.evet basta zaten acık bi sekilde niyetinin ciddi olmadıgını soylemisti ama yine de tom' un hislerini anlayıp bu iliskiye baslamamsı gerekirdi. o ise surekli bi sekilde kendini hatırlattı her defasında tom'u daha kotu etkiledi. bilmiyorum ya, acık sozlulukte istegini belirtmesine ragmen asla iyi hisler besleyemedim. tom ise insanın sevince bazı seyleri goremediginin mesela karsıdaki kisinin onu onun sevdigi kadar sevmediginin, aptallastıgının, karsıdakine degil kafasında karsıdakinin onu sevdigi haline asık oldugunun guzel bi ornegi olmus. benim hayatımda da basta niyetini soylemeyen hatta tam tersini soyleyen bi summer vardı o yuzden filmi tom' un gozuyle izledim.
izlerken epey sıkıldım ama izledikten sonra icinde yorum yapcak seyler bulmam hosuma gitti aslında. cok ayılıp bayıldıgım bi film olmadı ama sans verilebilir.
iste gercekten tam anlamıyla "adam aynı ben" diyebilecegim bir film. yabancılık, yalnızlık, yarım kalmıslık, rol yapmak, kendini aramak, secimler, fırsatlar, bosluk. bas karakter guzel mi degil mi, samimi mi yapmacık mı, cocuksu mu yoksa aptal mı, kafanızda bir suru soru…devamıiste gercekten tam anlamıyla "adam aynı ben" diyebilecegim bir film.
yabancılık, yalnızlık, yarım kalmıslık, rol yapmak, kendini aramak, secimler, fırsatlar, bosluk.
bas karakter guzel mi degil mi, samimi mi yapmacık mı, cocuksu mu yoksa aptal mı, kafanızda bir suru soru belirebiliyor ama bunların kesin bir cevabı yok. zaten guzel olan yanı da bu. tam anlamıyla belli bir kalıba koyabilseydik o gercekcilik ve tanıdıklık duygusunu hissedemezdik. degisken ruh hallerinden tutun evden cıkarken sivilcesini patlatmasına kadar insan.
siyah beyaz olmasıyla birlikte asla sıkıcı olmayan, diyalogların on planda olması yonuyle ilgimi ceken, sahnelerin kısa filmlerin birletirilmeyle olusturuldugu hissi veren, duyguları icinize cok iyi islerken sizi asla dram filmi izliyormus triplerine sokmayan hos bir filmdi. cok rahat birden fazla izlenebilir. gercekten bana kendimi anımsatan herhangi bi eserden bahsetmek zor oluyor.
spoiler!!!🍓🍓🍓
sonu biraz garipti. cok hızlı gelisti, anlam veremedim pek. frances hayallerindeki isi yapamadı. basta "neden?" diye sordum ama dusununce klasik "hedeflerinden sasma, hayallerin gercek olur." mesajı olmadan gercekci olabilcek bi sonla bitmesi hosuma gitti.
kat'in filmin sonlarında okudugu siir hafif icimi burktu. dedikleri tanıdık geldi. gereksiz info olcak heath ledger de eski sevgilimi andırıyodu, anısı var kardesim koymayın. klasik, keyifli 90lar genclik filmi. ben cok seviyorum bu havaları. ayrıca patrick'in sarkı soyledigi sahne...🤩🤩🤩
tam bu diziye ihtiyacımın oldugu donemde basladıgımı dusundugum bir dizi. icinde bulundugum durumdan, kendimden cok sey buldum. jim carrey zaten fazlaca benimsedigim bi isim, gercekten cok seviyorum. diziyi izlerken iyi hissettim, sorguladım, dusundum, uzuldum. bircok hissi tattım ve sonuc olarak…devamıtam bu diziye ihtiyacımın oldugu donemde basladıgımı dusundugum bir dizi. icinde bulundugum durumdan, kendimden cok sey buldum. jim carrey zaten fazlaca benimsedigim bi isim, gercekten cok seviyorum.
diziyi izlerken iyi hissettim, sorguladım, dusundum, uzuldum. bircok hissi tattım ve sonuc olarak etkilendim. klasik bir komedi dizisi gorerek izlerseniz beklediginizi alamazsınız ama dusunmekten kacınmayan, ince ruhlu biriyseniz kidding'e bayılacagınızı dusunuyorum ve kesinlikle tavsiye ediyorum.
turk edebiyatı'nın ilk edebî romanı. hangi ozelligi bu "edebi" niteligini almasına neden olmus, orasını merak ettim acıkcası. kitabı namık kemal'in yazdıgını bilmeden alıp okusaydım ilkokul caglarında bi cocugun yazdıgını dusunebilirdim. karakterler gercekten uzak(tip demek daha dogru olur sanırım), ya cok…devamıturk edebiyatı'nın ilk edebî romanı. hangi ozelligi bu "edebi" niteligini almasına neden olmus, orasını merak ettim acıkcası.
kitabı namık kemal'in yazdıgını bilmeden alıp okusaydım ilkokul caglarında bi cocugun yazdıgını dusunebilirdim. karakterler gercekten uzak(tip demek daha dogru olur sanırım), ya cok siyah ya cok beyaz, ya kotu ya iyi; davranısları inandırıcı degil. surekli fenalık geciren, ayılıp bayılan tipler mevcut. her kisi icin kullanılan belli sıfatlar var ve yazar bu sıfatları ovme ya da yerme amacıyla kullanarak kitaptaki kisileri taraflı bir sekilde ele alıyor, bu da okuma zevkini oldukca dusuruyor. ali bey'i saflıgıyla suclaması, mehpeyker icin kufurler etmesi, dilasub'un ahlak ve yuz guzelliginden bahsedip surekli ovmesi gibi. kitabın digerlerine gore en canlı karakteri mehpeyker, namık kemal'in asagılamalarına ragmen okuyucuda ters tepki yaratıyor ve kendine cekiyor. ali bey evlat olsa sevilmeyecek bi tip olmasına ragmen annesi oglunun kahrından olmek uzereyken bile ogluna hayır duası ediyor. kısacası okurken sinir olabileceginiz, yesilcam filmi tadında karakterlere sahip, oldukca vasat bir roman.
ayrıca dilasub ne kadar komik bi isim.
"herkes, yarı yolda bıraktığı herkes, o yolda bir yere varıyor. hikmet, herkes namına, hepsinin yaşantısını öldüresiye sıkıcı buluyor. onların yaşamadığı sıkıntıyı, sanki onlar adına hikmet duyuyor. bu nedenle bitiremiyor belki yaşantılarını; sonuna kadar yaşayamıyor. belki de değil. belki bir yaşantıyı…devamı"herkes, yarı yolda bıraktığı herkes, o yolda bir yere varıyor. hikmet, herkes namına, hepsinin yaşantısını öldüresiye sıkıcı buluyor. onların yaşamadığı sıkıntıyı, sanki onlar adına hikmet duyuyor. bu nedenle bitiremiyor belki yaşantılarını; sonuna kadar yaşayamıyor. belki de değil. belki bir yaşantıyı sonuna kadar sürekli izlemenin, bitirmenin bir çeşit ölmek olduğunu hissediyor. yarım yaşantılar sürdürerek, bütün ölümlerden kaçıyor."
"neyim ben şimdi? zero. peki yarın ne olabilirim? yarın küllerimden doğup yeni bir hayata başlayabilirim! tamamen mahvolmadan önce içimdeki insanı keşfedebilirim!"
filmde hakim olan renklerin uyumu ve softlugu,goruntulerin estetigi,cekim acılarının simetrisi,kullanılan farklı teknikler cok basarılı ve ilgi cekiciydi. konu olarak bazı yerlerde durgunlasıyor sonra birden pek cok olay gelisiyor. duragan ve sıkıcı degil, hikaye tadındaki masalsı anlatımıyla bi sekilde sizi kendine…devamıfilmde hakim olan renklerin uyumu ve softlugu,goruntulerin estetigi,cekim acılarının simetrisi,kullanılan farklı teknikler cok basarılı ve ilgi cekiciydi. konu olarak bazı yerlerde durgunlasıyor sonra birden pek cok olay gelisiyor. duragan ve sıkıcı degil, hikaye tadındaki masalsı anlatımıyla bi sekilde sizi kendine cekiyor. kahkahalara bogacak kadar bi komedi diyemeyiz ama yuzunuzde gulumseme bırakıyor. heyecanlı ve hos sakalar barındıran sahnelere sahipti, geriye sarıp tekrar tekrar izledigim yerler oldu. benim icin tek eksik konu sonu oldu diyebilirim. sonunda ask kavramı uzerinde duruluyor ama fimde karakterlerin ic dunyasi uzerinde durulmadıgından bu hisse pek ortak olamıyoruz. filmin sonunda stefan zweig'ın eserlerinden esinlenildigi yazıyordu bu not sasırttı beni. filmdeki gorsel solen havası icin bile izleyebilirsiniz bence. bu hava benim gercekten cok hosuma gitti ve yonetmenin diger filmlerine olan merakımı arttırdı.