Çocukluk arkadaşının daveti üzerine Viyana'ya gelen bir roman yazarının ekseninde kara film. İkinci Dünya Savaşı sonrası Viyana sokaklarının üstünde ve altında karanlık ve aldatıcı olaylar, gölgeler, değişen perspektifler ve ahlaksız davranışlarla dolu bir arka plana karşı olağanüstü performansların ve sahnelerin…devamıÇocukluk arkadaşının daveti üzerine Viyana'ya gelen bir roman yazarının ekseninde kara film.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Viyana sokaklarının üstünde ve altında karanlık ve aldatıcı olaylar, gölgeler, değişen perspektifler ve ahlaksız davranışlarla dolu bir arka plana karşı olağanüstü performansların ve sahnelerin olduğu gelmiş geçmiş en iyi kara filmlerden biri.
Film, aralarında Cannes Film Festivali (1949) Altın Palmiye (En İyi Film), İngiliz Film Akademisi (1949) En İyi İngiliz Filmi, 1950 En İyi Sinematografi (Siyah-Beyaz) Akademi Ödülü, 1950 New York Film Eleştirmenleri En İyi Yönetmen Ödülününde bulunduğu çok sayıda ödül kazandı.
Steven Schneider'in editörlüğünü yaptığı "Ölmeden Önce Görmeniz Gereken 1001 Film" arasında bulunan ve Criterion Koleksiyonu'nun bir parçası olan film, aynı zamanda Roger Ebert'in "Harika Filmler" listesinde yer almaktadır.
"- Strauss müziği, şöhreti ve kolay çekiciliği ile savaştan önceki Viyana'yı tanımadım. İstanbul'u yeğlemiştim. Aslında karaborsanın klasik döneminde tanımak gerekirdi onu."
THE THIRD MAN (1949)
Director: Carol Reed
Cinematography by Robert Krasker
#Amazon #PrimeVideo
İki garson kızın bir milyarderin adasında özel bir tatile katılmasıyla başlayan psikolojik gerilim. Romantik ve lüks bir kaçamak olarak başlayan film, kısa sürede toksik erkeklik, travma, beyaz ayrıcalığı, iptal kültürü ve karanlık hicivle dolu bir deneyime dönüşüyor. Baştan sona derin…devamıİki garson kızın bir milyarderin adasında özel bir tatile katılmasıyla başlayan psikolojik gerilim.
Romantik ve lüks bir kaçamak olarak başlayan film, kısa sürede toksik erkeklik, travma, beyaz ayrıcalığı, iptal kültürü ve karanlık hicivle dolu bir deneyime dönüşüyor.
Baştan sona derin bir huzursuzluk ve inanılmaz bir endişe hissettiren atmosferine etkileyici oyuncu kadrosunun sağlam performansları ve özenli görsel çalışmanın eşlik ettiği yapım fazla bir beklentiye girmeden Glass Onion, Triangle of Sadness, The Menu ya da Don't Worry Darling gibi 2022 yılının filmlerini sevenleri üzmeyecek şaşırtıcı ve eğlenceli bir film.
Müzisyen Lenny Kravitz ve oyuncu Lisa Bonet'in kızı Zoe Kravitz'in ilk yönetmenliği olan şık ve acımasız bir sosyal gerilim filminde kötü şöhretli Jeffrey Epstein göndermeleri dikkat çekiyor.
Atları da Vururlar! Bu filmi ayda bir kez mutlaka izlerim. İnsan ilişkilerini, bencilliği, altben egoları, ikiyüzlülüğü, kazık atmaya hazır insan davranışlarını unutmamak adına! Oyuncu kadrosu, dönem müziklerinin ne denli muhteşem olduğunu söylememe gerek yok 🙋
Kendisini aldattığından şüphelenen bir kadının kocasını gizlice takip etsin diye birisini tutmasıyla başlayan bir drama. Başlangıçta biri evli, diğeri bekar iki adamın bir ilişki yaşaması etrafında dönen film etrafınızdaki insanları memnun etmek için başka bir şekilde yaşamak zorunda hissetmenin içsel…devamıKendisini aldattığından şüphelenen bir kadının kocasını gizlice takip etsin diye birisini tutmasıyla başlayan bir drama.
Başlangıçta biri evli, diğeri bekar iki adamın bir ilişki yaşaması etrafında dönen film etrafınızdaki insanları memnun etmek için başka bir şekilde yaşamak zorunda hissetmenin içsel mücadelesi ve kargaşası üzerinden hareket ediyor.
Toplumsal ve ahlaki tabulara başkaldıran, suçluluk, isyankarlık ve kuir tutkularla dolu bir hikayeye sahip, oldukça kafa karıştırıcı, ancak sürükleyici bir aşk üçgeni hakkında tipik kahraman ve düşman tasvirinden kaçınan benzersiz bir film.
Çin'deki bir drag queen barını, bir punk rock gece kulübünü ve yoğun +18 sahneleri içeren, doğal ışık altında el kamerasıyla çekilmiş, insan ilişkilerinin karmaşıklığını kucaklayan ve görünmez bir çıkmaz sokağa şiirsel bir atmosfer aşılayan bu sinema deneyimi her seyirci için uygun olmayabilir.
Bir önceki Summer Palace (2006) filminin getirdiği beş yıllık film yapma yasağını, bu filmini dijital ekipmanlarla gizlice çekip ve Hong Kong-Fransa ortak yapımı olarak göstererek geldiği 2009 Cannes Film Festivalinden En İyi Senaryo ödülü ile dönmüştür.
- Yemiyor musun?
- Bana tuhaf bir bakış attı.
- Nasıl yani?
- Fark etmedin mi? Buraya geldiğimde, beni tanıdığını gözlerinden anladım.
- Uydurma. Seni nasıl tanıyacak?
SPRING FEVER (2009)
Original title: Chun feng chen zui de ye wan
Director: Ye Lou
Cinematography by Jian Zeng
Mubi
Sabıkalı bir yankesicinin farkında olmadan bir kadının çantasından casuslara gitmesi gereken mikrofilmleri almasıyla başlayan bir suç gizemi. Hudson Nehri kıyısındaki mekanlar, asılı vinç halatları, sokaktaki ızgaralar ile olmazsa olmaz büyük şehrin dahil olduğu, saksafonlu müzikleriyle, yumruk yumruğa dövüşleriyle 1950'lerin kara…devamıSabıkalı bir yankesicinin farkında olmadan bir kadının çantasından casuslara gitmesi gereken mikrofilmleri almasıyla başlayan bir suç gizemi.
Hudson Nehri kıyısındaki mekanlar, asılı vinç halatları, sokaktaki ızgaralar ile olmazsa olmaz büyük şehrin dahil olduğu, saksafonlu müzikleriyle, yumruk yumruğa dövüşleriyle 1950'lerin kara filmlerinin tüm ihtişamını sergileyen heyacan verici atmosferik bir film.
Taksilerin altından, gazete büfelerinin içinden, hastane yataklarının parmaklıklarından yapılan kamera çekimleri, metropolde sıkışıp kaldığımız hissiyatını sürekli pekiştirdiği ve Soğuk Savaş'ın derinliklerinde McCarthyciliğin tavan yaptığı zamanlarda çekilmiş bir film-noir.
Gerilimi arttırmak, dramayı güçlendirmek, duygusallığı yakalamak için yakın çekimlerin çok kullanıldığı sinematografinin ve oyunculuk performanslarının üst düzey olduğu, sert ve keskin senaryoya sahip filmin Almanya ve Fransa'daki gösterimlerinde casuslukla ilgili diyaloglar uyuşturucu ticareti ile ilgiliymiş gibi değiştirilmiştir.
1953 yılı Venedik Film Festivalinden ödülle dönen ve Steven Schneider'in editörlüğünü yaptığı "Ölmeden Önce Görmeniz Gereken 1001 Film" arasında yer alan film ayrıca Criterion Koleksiyonunda yer almaktadır.
İki eski okul arkadaşının yıllar sonra yeniden bir araya gelmesiyle başlayan bir psikolojik gerilim. Geçmiş günlerden rahatsız edici geri dönüşler eşliğinde neredeyse tamamen iki karakter etrafında dönen, neredeyse tamamı tek bir mekanda geçen, çaresizlik ve manipülasyonun sürükleyici, dolambaçlı ve çok…devamıİki eski okul arkadaşının yıllar sonra yeniden bir araya gelmesiyle başlayan bir psikolojik gerilim.
Geçmiş günlerden rahatsız edici geri dönüşler eşliğinde neredeyse tamamen iki karakter etrafında dönen, neredeyse tamamı tek bir mekanda geçen, çaresizlik ve manipülasyonun sürükleyici, dolambaçlı ve çok katmanlı hikayesi.
THE WASP (2024)
Director: Guillem Morales
Cinematography by John Sorapure
Yavan bir konu, ışıltılı hayatlar, varsıl yaşam düşleri, uyuşturucu, seks, aldatmalar ve işin içine giren masum bir aşk ve bilindik bir öykü. Yaşanan Çocukluk travmaları ile soslanmış...
Milan Kundera müthiş yazar. Ağırlık ve hafiflik kavramının yerine göre farklı anlamlara büründüğü ortamı çok değişik bir bakış açısıyla aktarmış. Okuyucuyu sorgulamaya yönlendirmiş. Mekan Prag-Zürih- Paris üçgeninde geçiyor. Sovyetlerin işgali. Batidaki 1968 çiçek çocukları ve cinsel devrim....Erkek-kadın ilişkileri, feodalite ve…devamıMilan Kundera müthiş yazar. Ağırlık ve hafiflik kavramının yerine göre farklı anlamlara büründüğü ortamı çok değişik bir bakış açısıyla aktarmış. Okuyucuyu sorgulamaya yönlendirmiş. Mekan Prag-Zürih- Paris üçgeninde geçiyor. Sovyetlerin işgali. Batidaki 1968 çiçek çocukları ve cinsel devrim....Erkek-kadın ilişkileri, feodalite ve ülkedeki korku iklimini fonda çok güzel yansıtmış. Kundera, Çekya'dan ayrılıp, bütün kitaplarını Fransızca yazmış, anadilini ve kendi ülkesinin yurttaşlığını reddetmiş ilginc bir protest kişilik. Kitabın filmini de izledim ama kitaba göre çok yavan kalmış.