(@) - Raf

dytsamet 4 years ago

Kitabı okuyalı uzun zaman oldu fakat birkaç kelam etmeden geçsem ayıp etmiş olurdum. Edebiyatçılarımız arasında kendi üslubunu yakalayabilmiş yazarlarımızdan biridir Kutlu. Bir kitabını ona ait olduğunu söylemeden verseler ve okumamı kime ait olduğunu söylememi isteseler yanılacağımı sanmıyorum. Kitap oldukça sade…devamı

dytsamet 4 years ago

Olağanüstü Bir Gece

Stefan Zweig

181 Gönderi

İsminin doğru şekilde telaffuz edilişini birçoğumuzun bilmediği yazarlardan biri olan Stefan Zweig'ın okuduğum ikinci kitabı. Kitaplarının ince olmasından dolayı sözde okurların(Bana göre kendileri okur değil yalnızca kapitalist sistemin tüketim köleleri.) çılgınlar gibi alıp okuduğu, bunu fırsat bilen yayınevlerinin ise yangından…devamı

dytsamet 4 years ago

Yedi Güzel Adam

Adnan Güler

40 Gönderi

Türk halkına şiiri, edebiyatı sanatı sevdiren nadir eserlerden biridir. Bir çok insanın şiire yönelmesine vesile olmuş dizidir.

dytsamet 4 years ago

Otomatik Portakal

Anthony Burgess

169 Gönderi

Bazı kitaplar vardır okuduğunuzda sizi çok rahtsız eden, bitirdiğinizde bile duyduğunuz rahatsızlık kolay kolay bitmeyen: işte Otomatik Portakal o türden bir roman. Şimdiden söyleyeyim de incelememi okuduktan sonra kitaba başlayıp bana kızmayın. Yazara 1959 yılında bir beyin tümörü teşhisi konmuş…devamıBazı kitaplar vardır okuduğunuzda sizi çok rahtsız eden, bitirdiğinizde bile duyduğunuz rahatsızlık kolay kolay bitmeyen: işte Otomatik Portakal o türden bir roman. Şimdiden söyleyeyim de incelememi okuduktan sonra kitaba başlayıp bana kızmayın. Yazara 1959 yılında bir beyin tümörü teşhisi konmuş ve 1 yıl ömrü kaldığı söylenmiş. Bu bir yıllık süre içerisinde toplam beş kitap yazmış, Otomatik Portakal'da bunlardan birisiymiş. Yazarı böyle karanlık bir roman yazmaya yönelten şeyde belkide içinde bulundu psikolojik durumdur yani hasta olduğunuzu düşündüğünüzde genelde karamsar olursunuz. Tabii daha sonra teşhisin yanlış olduğu anlaşılmış. Roman, psikopat ruhlu bir suçlunun ağzından yazılmış. Ölçüsüz şiddet yanlısı, tecavüzcü, tacizci, ruh hastası bir insanın dünyaya nasıl baktığını görüyorsunuz ve kitap argo kelimelerle dolu olduğu için bunlara tahammül edemem diyorsanız okumanızı tavsiye etmem. Bu karakterin adının Alex olmasının da bir sebebi var. Şöyle ki lex latincede kanun anlamına geliyormuş yani Alex ise bunun olumsuzu kanunsuz gibi bir şey. Kitabın adındaki portakal, doğal haliyle insanı, otomatik ise makineleşmeyi temsil ediyor. Aslında bir tür distopya eseri de diyebiliriz. Gelişen teknolojiyle insanların duygu ve düşüncelerine müdahale edildiğini düşünsenize. Aslında içinizden iyilik yapmak gelmediği halde mecburen bunu yaptığınızı düşünün. Tıpkı bir makine gibi. Ne kadar iğrenç bir hal olurdu. İnsanın elinden tercih etme hakkının alındığı bir dünyayı düşünemiyorum bile. Eskiden beri klasik müziğin insanı dinlendirdiği ve suça eğilimini azalttığı rahatlattığı felan söylenir ama bu kötü karakter Beethoven dinlerken insanları öldürdüğünün psikopatça işler felan yaptığının hayalini kuruyor hemde 9. senfoniyi dinlerken. Hayret etmemem elde değil çünkü hem çok severim hemde dinlerken böyle zalimce şeyler düşünmem. Yazarında muhakak müzikle uğraştığını düşüdüm tabi bilemiyorum gerçekte ilgili olup olmadığını. Sonuç olarak herkesin okuyacağı bir kitap değil. 18 yaşın altındaki çocukların kapağı güzel diye kitabı alması çok sakıncalı çünkü yanlış yorumlanmaya çok açık bir kitap ve o yaşa uygun değil. Biraz popülariteye dönüşmüş olsa da büyüklerin okumasında bir sakınca görmüyorum ama dediğim gibi argo kelimeleri, suçu, pislik durumları kaldırabilecekseniz okuyunuz çünkü gelecek senaryosu çok karanlık. Vesselam...

dytsamet 4 years ago

Gençlerle Başbaşa

Ali Fuad Başgil

25 Gönderi

Günümüz gençliğini kendi yaşıtlarım dahil düşündüğümde inanın hayata olumlu bakmam pek mümkün olmuyor. Bunun en temel sebebi ise her şeyin yüzeysel basit ve sığ olması. Gerçekten hayata karşı şahsına münhasır bir duruş sergileyen pek az genç tanıyorum. Eğitimin önemini az…devamı

dytsamet 4 years ago

Bülbülü Öldürmek

Harper Lee

89 Gönderi

''İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma bülbülü öldürmek günahtır.'' sözleriyle zihinlerimize kazanan bir eserden bahsedeceğim. Düz bakıldığında elbette bütün kuşları vurmak günahtır fakat burada asıl anlatılmak istenen durum biraz daha farklı. Bülbül tamamen zararsızdır ve size hiçbir zararı olmayan…devamı''İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma bülbülü öldürmek günahtır.'' sözleriyle zihinlerimize kazanan bir eserden bahsedeceğim. Düz bakıldığında elbette bütün kuşları vurmak günahtır fakat burada asıl anlatılmak istenen durum biraz daha farklı. Bülbül tamamen zararsızdır ve size hiçbir zararı olmayan birine zarar vermek kadar kötü bir şey yoktur. Kitabın diliyle ilgili çok bir şey söylemeye gerek yok zaten kendini kanıtlamış bir eser. Bir solukta okuyup bitiriyorsunuz. Adalet, eşitlik, vicdan, merhamet ve ırkçılık gibi konuların irdelendiği bunların bir çocuğun gözünden anlatıldığı bir roman. Kitabı okurken ABD'nin Alabama eyaletinin Maycomb kasabasında bir süre misafir oluyorsunuz. Adaletin yalnızca belli bir insan grubuna ya da bir zümreye hitap ettiğini düşünün, toplumun bir köşesine dışlandığınızı ve itildiğinizi... bir ülkeyi içten içe tüketen normlardan birisi adaletsizlik olsa gerek. İnsan ne olursa olsun kendi doğrularından ve vicdanından kaçmamalı, çünkü çoğunluğa bağlı olmayan tek şey insanın kendi vicdanıdır. Etrafımıza karşı ne kadar ön yargılı davrandığımızı da kitap sayesinde anlıyoruz. Dışarıdan baktığımızda kötü gibi görünen bazı durumların yaklaştığınızda esasında öyle olmadığını anlıyoruz. ''Ey iman edenler, zandan çokça sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.'' ayetinin mahiyetini de anlamak herkese nasip olmuyor. Ayrıca sağlam bir baba karakterini de burada görmek mümkün. Çocuklarıyla iletişimi oldukça iyi durumda olan bir baba. Onların yüzüne utanmadan bakabilmek ve onlara doğruyu gösterebilmek için kaybedeceğini bile bile doğruyu tercih eden, insanların eşit olduğunu kimsenin kabul etmediği bir zamanda haykıran ve ırkçılığa karşı dimdik duran bir baba. Son cümlelerimi yazarken yazarın kitabı aslında hangi amaç uğrunda yazdığına da değinmeden geçemeyeceğim. Elbette bu benim şahsi fikrimdir. Bir yazarın kendi düşüncesini tam olarak anlamak pek mümkün değildir fakat kitabın üzerinde durulan temel düşünceden ''hukukun aslında herkesi ve bütün insanlığı kapsaması gerektiğini'' vurgulamak istediğini anlayabiliyoruz. Saygıyla...