(@) - Raf

Spoiler içeriyor Nereden başlayacağımı bilmiyorum. İlk filmin X olduğunu öğrendiğimde ilk onu izlemiştim. Porno filmi çeken bir ekip göl kenarında bulunan yaşlı bir çiftin çiftlklerini kiralıyorlar. X o grupta ki insanların başından geçenleri anlatırken, PEARL yaşlı çiftin başından geçenleri anlatıyor. İki film…devamıNereden başlayacağımı bilmiyorum. İlk filmin X olduğunu öğrendiğimde ilk onu izlemiştim. Porno filmi çeken bir ekip göl kenarında bulunan yaşlı bir çiftin çiftlklerini kiralıyorlar. X o grupta ki insanların başından geçenleri anlatırken, PEARL yaşlı çiftin başından geçenleri anlatıyor. İki film arasında da o kadar kaliteli deliliğe doğru akarak giden bağlantılar var ki heyecan veriyor insana. Mia Goth'un oyunculuğu ve suratında her an bir şeyler yapabileceğine dair sakin, soğuk ve sinsi havası var ki filmin sonuna kadar onun yüzünü izlemek istiyorsunuz. Her türlü insansı duyguları kare kare yüzünden okuyabiliyor ve durduk yere aynı yüz ifadelerini yapmaya çalışıyorsunuz yani ben öyle yaptım farkında olmadan. Film klasik bir şekilde sakat baba, sakat babaya bakmak zorunda olan sert, soğuk, diktatör gibi bir anne ve onların ünlü olmak isteyen kızları etrafında şeküilleniyor. Ailemiz alman, ispanyol gribi hakim ve aynı zamanda savaşta var. Pearl ne kadar bir genç kız gibi dursada aslında o savaştan kocasının gelmesini bekleyen bir kadın ve normalde kocasıyla birlkte kendi ailesinin çiftliğinde yaşıyorlar. Tabi bu kısmı sonradan öğreniyoruz. Kızımız şehre babasının sıvı morfinini almaya şehre gider ve yine bir dans filmi olduğunu görüp dayanamayarak izler. daha sonra çıkışta sonradan öldüreceği adamla tanışır. Adam sinemada eski filmlerin oynatılmasından sorumlu bir elemandır , kızımızı bedava giriş olarak davet eder ama kızımız kabul etmez, adam buna biraz önce izlediği filmden bir sahneyi siyah film şeridinden keser verir kızımız ve evine geri döner tabi yolda da bir korkulukla ufak çaplı bir fantezi yaşar. O akşam annesi ona yemek vermez çünkü ilaçtan geriye kalan para gelmemiştir ve kızda sinemaya girdiğini söylemek yerine şeker aldığını söyler ve aç kalır. Howard yani pearl'ün kocasının ailesi ertesi gün bunları ziyaret eder ve yemelik, pişmiş bir domuz getirler, o sırada Howard'ın kardeşi pearl'ün yanına giderek onu dans yarışmasından haberdar eder ve bu ikisi katılmaya karar verirler. Daha sonradan simgeleşen küçük domuz yemeğini pearl'ün annesi kabul etmez ve kadın gidince onu kapının önünde bırakır ve o da kurtlanır tabi biz bu sahneyi görmüyoruz sadece akıl ediyoruz pearl ablamız sinemacı elemanla eve geri döndüğünde gösteriyorlar o dozmuzu. Pearl abla görümcesi gittikten sonra annesinin bir kıyafetini çalarak evden kaçıyor ve o sinemacı abimizin yanına gidiyor, bu sinemcı abide sana daha önce hiç izlemediğin bir film izleticem deyip ablamıza porno izletiyor. Buradan ilk filme bir gönderme geliyor ve bamm abimiz diyor ki seni izlemek isterdim,(o sıra bizim fukara kızımız da dans etmesinden, ünlü olmak istemesinden bahsediyor ve abimiz bir sırtlan edasıyla konuyu porno filminde oynarsan izlerime getiriyor.). Kızımız eve dönüyor annesini ağlarken duyuyor, yanına gidiyor, o sahneden anlayacağınız annesinin ne kadar yorgun ve bıkmış bir kadın olduğu. bir sonraki yemekte zaten ne oluyorsa oluyor, pearl dans yarışmasından bahsediyor annesi o yarışmada ki kızların bir avuç yollu olduğunu kendisi gibi pearl'ünde dul kaldığını böyle şeylerle vakit kaybetmemesini fala söylüyor ama ortam pek sakin değil, kavga kıyamet, pearl'ün babası korkuyla olanları izlerken, kızın anası ve pearl kavga et saç baş derken şömineden gelen ateş kadının eteğini tutuşturuyor ve kadın cız bız, pearl' de söndürmek için üstüne sıcak çorba döküyor sonra kadını sürükleyip mahzene yuvarlıyor ve annesinin üstüne kapıyı kilitleyip evden kaçıyor, sinemacının yanına. Pearl'ün yüz ifadesini izlerseniz ondan hoşlanmıyor ama bir beklentisi var. Onun la yatıyorlar sonra kız bir acele uyanıyor dans hareketlerime çalişmaliyım diyerek. Adam bunu evine bırakıyor ve kızın ailesi ile tanışmak içinde bekliyor ve osırada domuzu görüp bir huylanıyor, kız babasını gösteriyor adama ve sonra da koluna girip kendi odasına götürüyor ama aşşağı kattan sesler gelirken bunlar bir türlü sevişemiyorlar, adam dayanamıyor aşşağı inior etrafın dağınıklığını görüyor ve anlıyor ki burada bir şeyler yaşanmış. Kız geliyor ve diyor ki yokluğumda köpek buraları dağıtmığ onu bodruma kapattım ses yapan o diyor. Bu mal abimizi alıyor dışarı ahıra götürüyor hayvanları gösteriyor ama abimiz kaçmanın derdinde olduğu için kıza soğuk yapıyor, pearl'de dururmu biraz bağırış biraz kavga ve damm saplıyor adama dirgeni, sonra gidiyor babasını temizliyor annesini ,merdivenlere kadar sürünerek çıkmış annesini, merdivenlerden yuvarlıyor. Babasını yastık kılıfıyla boğuyor, sinemacı adamı göldeki timsaha yem ediyor ve doğruca seçmelere koşuyor. bir nevi önündeki bütün engelleri, onu çok istediği avrupa hayalinden, ünden şöhretten alıkoyabilecek her şeyi ortadan kaldırıyor ve bisikletine binerek yarışmaya koşuyor ve o kadar emin ki kendinden giderken şhtiyacı olacağını düşünerek yanına yolluk bile alıyor. Gidiyor ve görümcesinin (evli olduğu howard'ın zengin kız kardeşi) yanına oturuyor . Öteki kız sarışın mavi gözlü avrupai bir kız, pearl'e beni seçmezlerse seni seçsinler diyor ve pearl yine yeteneğinden son derece emin, ben seçileceğim gibi bir şey diyor, oyuncu pearl'ü öyle bir canlandırıyor ki gerçekten hırsı ve azmi gözlerinden görebilirsiniz. Görümce çok heyecanlanarak pearl ile yer değiştiriyor ve önden onu gönderiyor. Pearl dansını ediyor ki şunu söylemeliyim garip bir dans sahnesiydi. Pearl dansını bitiriyor ve hayır cevabını alıyor ona daha avrupai bir kız istediklerini ellerinde kendinden çok olduğunu söylüyorlar ve o cümle pearl bağırarak şunu söylüyor !! PLEASE I'M A STAR Salya sümük ağliyor, görümceyle birlikte eve dönüyorlar. Görümce her şeyden habersiz pearl'e sıkısntının ne olduğunu soruyor, beni howard say ve bana anlat diyor. Kız ısrarla iyi olmadığını suratında paramparça bir yüz ifadesiyle söylüyor Pearl ilk olarak howard beni burada bıraktığın için senden nefret ediyorum umarım savaşta ölürsün gibi bir şey diyor her şeyin onun suçu olduğunu da ekliyor. Neden zengin hayatı varken, pearl' ü bu çukurdan çıkarabilecekken gelip onlarla yaşadığını söylüyor. Bir zamanlar hamile olduğunu, bu bebeği hiç istemediğini falan da söylüyor ama bebeğe nolduğunu söylemiyor ve her nefeste görümcenin daha çok korktuğunu görüyoruz. Aslında annesinden nefret etmediğini annesinin onu sevdiğini babasının masum olduğunu onun öldürmesinin hata olduğunu, howard'ı aldattığını ama buna pişman olduğunu her şeyi eski haline getirmek istediğini falan söylüyor. Görümce korkuyor tabi artık gitmeliyim falan diyor ama pearl bana yalan söylemene gerek yok senin seçildidiğinğ biliyorum diyor kız bir iki mırın kırında sonra kabul ediyor kendisinin seçildiğini. Pearl gerçek bir nefret ile kıza her şeyin hazırca ayağına geldiğini ne kadar şanslıolduğunu falan söylüyor ifadeleri o kadar hızlı değişiyor ki bir an iğrenirken bir an nefret ediyor pearl. Filmim en güzel em güçlü sahneleri buralardı resem kalın italik harflerle hem nazik hem de vurgulu bir yazımı vardı kelimelerini. artık gitmeliyim diyor dışarı koşuyor pearl de peşinden bir iki help help diye bağırsada pearl onu baltayla öldürüryor cesedi parçalıyor ve timsaha atıyor, annesinin bedenin mahzenden çıkarıyor, saçlarını tarıyor sofraya getiriyor, babasını getiriryor, sofrayı kuruyor, kurtlanmış domuzu getiryor, masayı hazırlıyor ve bamm Howard sen ölme savaştan dön gel. Koşarak geliyor masayı görüyor pearl howard'ı görüyor ''evine hoş geldin'' diyor deli deli ve acıyla karışık filmin sonuna kadar gülüyor ve film bu sahneyle bitiyor. Kadının oyunculuğuna o kadar çok övgü yağdırılmalı ki. böylece birinci film katillerinin nasıl oluştuğunu görüyoruz. Howard orada nası bir tepki veriyor bilmiyorum ama anlaşılıyor ki pearl ile kalmayı kabul ediyor. Zavallılık, hırçın bir mahzunluk, yarımlık, parçalanmışlık, pişmanlık, umutsuzluk ve eldekine razı olma

elif1234 2 years ago

Josée

Jong-kwan Kim

8 Gönderi

Spoiler içeriyor Film gayet sakin ve garip bir şekilde boşlukta bırakan bir filmdi. Karakterler için ayrı filmin sonunda insanların geleceği için ayrı ayrı bilinmezlikler yaşadım. Aslında sonunda ayrıldıkları için değil de daha çok ortalarından sonlara doğru yaşanan şeylerde bir belirsizlik vardı. Josée…devamıFilm gayet sakin ve garip bir şekilde boşlukta bırakan bir filmdi. Karakterler için ayrı filmin sonunda insanların geleceği için ayrı ayrı bilinmezlikler yaşadım. Aslında sonunda ayrıldıkları için değil de daha çok ortalarından sonlara doğru yaşanan şeylerde bir belirsizlik vardı. Josée ninesinin (gerçek ninesi değil) çöplerden topladığı kitaplarla kendine sürekli bir dünya hazırlayan gayet aklı başında olan bir yetim ve aynı zamanda sandalyeye bağımlı olan bir kadın. Geçmişini bilmiyoruz çünkü o budapeştede doğduğunu ve bir gezgin olduğunu ailesinin (babasının) bir seri katili yakalarken öldüğünü söylüyor ama ninesi ile nasıl yaşamaya başladığını ne zaman sakat kaldığını bilmiyoruz. Başka bir karakter olan yetimhaneden arkadaşı bir adam ( o adama ben senin annenim diyor, çünkü yetimhanedeyken bu adam anne kelimesinden nefret ediyormuş) onun için benden önce yetimhaneye bırakılmış, yetimhanedeyken zorba müdürün yemeğine zehir atıp kaçmış diyor. Şunda söylüyor kimse sakat birinin kaçabileceğini düşünmemişti. Erkek karakterimiz young-seok mezuniyeti gelmiş iş arayan kadınlarla ilişkisi bilinmeyen, kendi geçmişi bilinmeyen bir evi var mı yok mu bilinmeyen bir karakter bunları izlerken sorgulamıyorsunuz ama sonradan aklınıza geliyor. Young-seok josée' yi sokakta tekerlekli sandalyesinden düşmüş olarak bulur ve bir çekçek arabası kiralayarak evine bırakır. Karşılığında kendisine yemek teklif edilir ve o da girer yer. Daha sonra nineye sokakta bir dolabı evine taşınmasında yardım eder, daha sonra yiyecek yardımı götürür bunlar kendine verilmiş şeylerdir ama onlara götürür. Yiyecekleri verirken ben de kalırlarsa çöp olacaktı der. Karşılık olarak josée çöplerin için teşekkürler der. Ilk yakınlaşma valilikten gelen yardım esnasında olur. Young-seok josée nin yanağına dokunur. Kız bir daha gelmemesini söyler. Young-seok bir daha geleceğini söyler. Aylar sonra young-seok josée'nin yaşlı ninesinin öldüğünü öğrenir ve josée'nin yanına gider. İkram edilen bir çaydan sonra young-seok camlardan ve kapılardan bahseder ve oradan kovulur. Tam evin dışına hareket etmişken ve soğuk karın üstünde adım sesleri duyulurken josée tekerlekli sandalyesi ile evin dışına çıkar ve gitmemesini söyler. Öpüşürler, sevişirler. Burada josée'nin yalnızlıktan ne kadar korktuğunu ve birilerine ne kadar ihtiyaç duyduğunu görebiliriz. Maddi olarak değilse bile manevi olarak bur sevgi ihtiyacı gözlemleniyor. Daha sonra ise lunapark sahnesi var, adım adım basitçe ayrılık. Anlamadığım sahne iskoçya sahnesi, young-seok josée'yi sırtında taşıyor ve bir banka kadar uzun bir yeşillik alanda yürüyorlar daha sonra josée buraya hep seninle gelmek istemiştim diyor ve sahne büyüdüğünde yanında young-seok'u göremiyoruz. Saat 01.01 di bittiğinde kadın karakterin yalnızlığını ve savunmasızlığını ucu açık sert ve bir o kadar da canlı repliklerini hissettim çok yakından. Bir sonraki sahnede young-seok ve bir kadın arabada giderlerken kadın young-seok 'a kendi düğün davetiyelerini veriyor. Otoyolda hemen bir diğer arabada da josée var young-seok onu gördüğü için mi ağlıyor bilmiyorum ama ağlar gibiydi. Daha sonra akvaryum sahnesi var. Orada yanımda olmadığını bilmeme rağmen güzeldi gibi bir şeyler söylüyor josée. Young-seok ise neyden bahsediyorsun sen diyor ve yine ağlıyor. İlkbahar mevsiminde bir ağaçlık yolun içinden geçiyorlar ve josée çiçeklerin güzel kokarak ölmesinden bahsediyor. Film burada bitiyor. Kaliteli sahneler bazı kaliteli replikler güzel oyunculuklar, iyi bir atmosfer ama uzun bir süre.