Spoiler içeriyor
Sinema dünyasının en özel filmlerinden biri. Bana göre ise hakkında yazması en zor film diyebilirim. Her repliği her sahnesi birçok anlam içeriyor. Fight Club 21. Yüzyıl kapitalizmini ve yarattığı berbat toplumu, aynen kitapta olduğu gibi sert bir şekilde eleştiren kült…devamıSinema dünyasının en özel filmlerinden biri.
Bana göre ise hakkında yazması en zor film diyebilirim. Her repliği her sahnesi birçok anlam içeriyor. Fight Club 21. Yüzyıl kapitalizmini ve yarattığı berbat toplumu, aynen kitapta olduğu gibi sert bir şekilde eleştiren kült bir eser.
Film Edwart Norton'un canlandırdığı beyaz yakalı bir karakterin hayatını anlatarak başlar. Anlatıcı nefret ettiği bir işte köle gibi çalışan ve bu nedenle de gün boyu yarı uyku halinde gezinen, amaçsız robot misali yaşayan biridir. Kendi sorunlarını çözmek ve kendini değiştirmek için terapi gruplarına gider, kendisi gibi sorunlu insanların dertlerine ağlar fakat değişen birşey olmaz. Kendini değiştiremeyince evini değiştirir, yeni mobilyalar alır ve rezalet hayatına birkaç yenilik katmaya çalışır. Kısa bir süre sonra evine döndüğünde ise evinde bir patlama yaşandığını farkeder. Bu olay sayesinde daha önce tanıştığı Tyler Durden'ın evine taşınır. Tyler eve veya mobilyalara ilgi göstermez, fakat anlatıcımız yavaş yavaş tanımaya başladığı Tyler Durden'a hayran olmaya başlar. Çünkü kendisinin sahip olamadığı her özelliğe Tyler sahiptir.
Tyler'ın veya diğer karakterlerin gerçekliği konusuna girmeyeceğim çünkü film ilerledikçe anlaşılıyor ve ayna ve kamera sahnelerinde Tyler'ın görünmemesi de bunun cevabını apaçık gösteriyor.
Tyler'ın maskülen ve karizmatik görünmesi, entelektüel düşünceleri ve özgüveniyle karakterimize modern yaşamında kaybettiği maskülenliğini hatırlatır. Film boyunca kamera bir kez olsun Tyler'a yukarıdan bakmaz, çünkü Tyler güçlü bir karakterdir. Anlatıcı gibi yaşamdan kopmuş birçok erkek Tyler'dan etkilenmiştir ki, dövüş klübünde Tyler Durden'ın izinden giderler.
Tyler bu insanların suratlarına hayatlarının acı gerçeğini vurur;
Modern erkek, maskülenliğini kaybetmiştir.
Kapitalist işyerlerinde köle gibi çalışan, mutluluğu sonsuz tüketim kültüründe arayan ve birbirlerine dert yanarak ağlayan erkekler, geçmişte sahip oldukları maskülen kimliği yitirmişlerdir. Tyler Durden gibi birini gördükleri vakit kendi maskülenliklerinin ne kadar zayıf olduğunu farketmekle beraber, kendi potansiyellerinin de farkına varırlar.
Tyler bu erkeklere tarihin en ilkel aktivitesi ile, dövüşerek maskülenliklerini hatırlatır. Her ne kadar bu erkekleri klüpte dövüştürerek monoton hayatlarında yaşayamadıkları adrenalini ve rahatlamayı yaşatsa da, Durden klüpte verdiği bir demeç ile amacının erkekleri dövüştürmekten ziyade, onların hayatlarındaki gerçeği yüzlerine vurur:
"Biz tarihin ortanca çocuklarıyız. Bir amacımız veya yerimiz yok. Dünya savaşımız veya Büyük Buhranımız yok. Bizim savaşımız ruhsal savaş, Büyük Buhranımız ise, hayatlarımız."
Tyler bu sözleri ile modern insanın ruhsal sıkıntılarına değinir.
Tyler Durden'ın felsefesi Nietzche'nin üstinsan figürü ile örtüşür.
Üstinsan, herhangi bir dinin, ideolojinin veya başkalarının koyduğu değerlere uymak yerine, kendi yarattığı değerlere göre yaşayan biridir. Tyler Durden ise tam olarak bu kalıba uyar. Kendi fikirlerini kutsalı ilan eden, kendi ideallerini gerçekleştirmek uğruna her türlü değeri yıkmaya cüret edebilen bir karakterdir ve yalnızca kendisini değil diğer insanları da kendi yolundan götürebilme kabiliyetine sahiptir.
Tyler Durden ve Nietzche acı çekmeye sempati duyarlar. Nietzche bir üstinsanın acıya karşı her zaman hazır olması gerektiğini belirtir. Nietzche'ye göre acı kaçınılması gereken birşey değil, tam tersi sonuna kadar hissedilmesi gereken birşeydir. Nietzche bir insanın kapasitesinin acı çekmeye olan toleransı ile orantılı olduğunu belirtir.
Tyler Durden'ın acı çekmeye olan tavrı da, üstinsan konsepti ile benzerlik gösterir. Fiziksel acının maksimumda olduğu bir aktiviteyi yaptırmasının yanında, dayak yediği sahnede duyduğun acıdan adeta zevk aldığı görülür.
Filmin sonlarına doğru hem Tyler Durden'ın, hem de üstinsan konseptinin karanlık ve yıkıcı tarafları ile yüzleşiriz. Dövüş klübüne daha fazla kişinin katılmasıyla kendine bir nevi kült inşa eden Durden, bu ordusu ile düşman gördüğü kapitalizme karşı anarşik eylem ve saldırılar düzenlemeye başlar. Siyasilere suikast düzenler, zincir markaları patlatır ve kısa süre içersinde şehirde kaotik bir ortam yaratır.
Bütün bunların yanında Tyler inşa ettiği bu yeni sistemle, nefret ettiği kapitalizme benzemeye başlar. Kapitalizmin insanı robotlaşmasından yakınır fakat kendi inşa ettiği sistemdeki insanlar da giderek robotlaşmıştır. Tyler'ın emirlerini birebir yerine getiren bu insanlar belki eski yaşamlarına göre daha maskülenleşmişlerdir ama halen birer köledirler. Tyler bu sistemi o kadar ileriye taşır ki tıpkı kapitalistler gibi farklı bölgelere şubeler açmaya başlar.
Tyler'ın inşa ettiği bu sistem belki kapitalist değildir ama, faşisttir.
Tarihe baktığımızda birçok faşist diktatör yanlış bulup nefret ettikleri sistemleri düzeltebilmek için yıkmaya çalışırken o kadar zalimleşir ki, yıkmak istedikleri sistemin başka bir versiyonu olurlar.
Uğruna mücadele ettikleri dava ile, dünyayı daha iyi bir yer haline getireceklerine inanmışlardır. Fakat sonuca baktığımızda dünyayı eskisinden de kötü hale getirmişlerdir.
Üstinsan dediğimiz konsept, kendi ideallerini gerçekleştirmek uğruna din ahlak ve vicdan gibi değerleri hiçe sayarak hedeflerine ulaşmak için herşeyi yıkma potansiyeline sahip olduğundan, bazı durumlarda tehlikeli sonuçlar doğurabilmektedir.
Nietzche de bu konseptin karanlık ve tehlikeli yanını farketmiştir ki, bu durumla ilgili şunu söyler:
"Canavarlarla dövüşen kişi, kendisinin de bir canavara dönüşmemesine dikkat etmelidir. Çünkü bir uçuruma uzun süre bakarsan, o uçurum da senin içine bakmaya başlar."
Her ne kadar durumun tehlikeli yanı, konseptin etkileri ve doğabilecek sonuçlar ortada olsa da Nietzche'nin üstinsan kavramına katılıyorum. Kitlelere yayılınca doğurabileceği sonuçlar belli fakat bana göre her erkek kendi kapasitesini en iyi şekilde zorlamalı ve maskülenliğini korumalıdır.