Asla bir araya gelmemesi gereken savaş ve aşk olgularını beraber izlediğimiz enfess bir siyah beyaz film. Cesareti, sevgiyi, umudu çok derin hissettiriyor... "Bu aşk işte.. Zararsız bir akıl rahatsızlığı."
İzlediğim -ve muhtemelen izleyeceğim- şeyler arasında en iyisi ve en gerçeğiydi. Ölmekten değil belki ama birilerinin ölmesini, bir anda hayattan silinmelerini ve her tarafımı sarmış olan ölüm gerçeğini kabullenmem hiç kolay değildi ama diziden beri bu konuda hissizleştiğimi bile söyleyebilirim..…devamıİzlediğim -ve muhtemelen izleyeceğim- şeyler arasında en iyisi ve en gerçeğiydi.
Ölmekten değil belki ama birilerinin ölmesini, bir anda hayattan silinmelerini ve her tarafımı sarmış olan ölüm gerçeğini kabullenmem hiç kolay değildi ama diziden beri bu konuda hissizleştiğimi bile söyleyebilirim..
Söylenenin, anlatılanın aksine hiç toz pembe olmayan hayatı bütün siyahları, grileri ve kötü halleri ile izliyoruz.
İnsanlardaki, ilişkilerindeki pürüzleri ve hayatta göz ardı edemeyeceğimiz çatlakları izliyoruz.
Hakkında tek tek yazmak istediğim kusursuz karakterler ile dolu. Ama 'anlatılmaz, izlenir' dediklerim arasında bu da.
David ve Claire'in yerinin çok ayrı olduğunu söyleyebilirim yalnızca..🙏🏼
Yine hiç aydınlık olmayan bu yorumumu Sia- Breathe Me ile bitirmek istiyorum..'((
'Keşke evde kapanmaya tâbi tutulacağıma, şu üçlü ile hapise tâbi tutulsaydım..." tadında, süper eğlenceli bir film.. Bir araya getirilebilecek en iyi üçlülerden bence... Tom Waits yeteneğiyle (nasıl güçlü bir sesin var be adam..), Roberto Benigni sevimliliği, pozitifliği ile -ki filmin…devamı'Keşke evde kapanmaya tâbi tutulacağıma, şu üçlü ile hapise tâbi tutulsaydım..." tadında, süper eğlenceli bir film..
Bir araya getirilebilecek en iyi üçlülerden bence...
Tom Waits yeteneğiyle (nasıl güçlü bir sesin var be adam..), Roberto Benigni sevimliliği, pozitifliği ile -ki filmin eğlence kısmının çoğunluğunu Bob karakterine borçluyuz- ve John Lurie cool tavırları ile çok güzel bir bütün oluşturmuşlar.
Film beni baya eğlendirdii.. negatif yüklü şu günlerden bir miktar uzaklaşmanıza yardımcı olacaktır..👩🦯
Jim Morrison... Düzene karşı sürekli duruşu, bağımlılıkları, asiliği, şehveti ve enerjisi... Küçük yaşlarında ölüm ile tanışması ve ölümü hep hayatının bir parçası yapması; sonrasında bizim dinleyeceğimiz muazzam şarkılara, yazacağı ve derinden hissedeceğimiz inanılmaz sözlere zemin hazırlamış olsa da, onun erken…devamıJim Morrison...
Düzene karşı sürekli duruşu, bağımlılıkları, asiliği, şehveti ve enerjisi...
Küçük yaşlarında ölüm ile tanışması ve ölümü hep hayatının bir parçası yapması; sonrasında bizim dinleyeceğimiz muazzam şarkılara, yazacağı ve derinden hissedeceğimiz inanılmaz sözlere zemin hazırlamış olsa da, onun erken yaşında hayatına mal olmuştur..
Benim Morrison ile tanışmam "A Feast of Friends" ile olmuştu.. sonrasında The Doors'dan dinlediğim hiç bir şarkısı bunun yerini alamadı. Filmin sonunun bu şarkı ile yapılması duygu selleri oluşturdu bende..
Jim Morrison, iyi ki geçmişsin dünyamızdan be..
"Comes death on a strange hour,
Unannounced, unplanned for..
Like a scaring over-friendly guest you've."
"There is no happy ending with me.." Bu film dünya üzerindeki bütün övgüleri hak ediyor..🤞🏻 1900'lerin başında geçen hikayemiz, farklı düşüşler ve farklı hasarlarla aynı hastanede bulunun Roy ve Alexandria'nın etrafında dönüyor. Roy'un baş edemediği hayatından kurtulmak için Alexandria'dan isteklerde…devamı"There is no happy ending with me.."
Bu film dünya üzerindeki bütün övgüleri hak ediyor..🤞🏻
1900'lerin başında geçen hikayemiz, farklı düşüşler ve farklı hasarlarla aynı hastanede bulunun Roy ve Alexandria'nın etrafında dönüyor.
Roy'un baş edemediği hayatından kurtulmak için Alexandria'dan isteklerde bulunması, bunun karşılığında da ona bir kahramanlık hikayesi anlatması ile başlıyor. Bu hikaye Roy'un kötüye giden ruh hali -bi' nevi düşüşü- ile paralel olarak, gittikçe karamsarlaşıyor...
Kostümleri, müzikleri, mekanlar o kadar estetik ve duygular bunlar aracılığıyla o kadar güzel aktarılıyor ki.. Bir dakika olsun gözümü ekrandan ayırmak istemedim.
Bol gülümsemeli, bol hüzünlenmeli, az miktarda ağlamalı ve sonuçta da sinemaya çokça doymuş olacağınız kaçırılmayacak bir film..🤞🏻
Woody Allen... Müthiş oynayıp, yönetmenliği sonucunda da müthiş bir film çıkarmış yine.. Mizahına, mizacına, sempatine sağlık be büyük ustaaa..!🤝 Hatalarımızın her zaman bir cezası, bir karşılığı olduğu ile ilgili hurafelere tepki niteliğinde olan, 'vicdan' kavramının yeterliliğini ve bir çok ahlaki…devamıWoody Allen...
Müthiş oynayıp, yönetmenliği sonucunda da müthiş bir film çıkarmış yine..
Mizahına, mizacına, sempatine sağlık be büyük ustaaa..!🤝
Hatalarımızın her zaman bir cezası, bir karşılığı olduğu ile ilgili hurafelere tepki niteliğinde olan, 'vicdan' kavramının yeterliliğini ve bir çok ahlaki değeri bütün çıplaklığıyla sorgulayan bir film.
Kara mizahı ile güldürüp, dönüp dönüp tekrar izleyeceğiniz replikleri ile düşündüren (aşkın paradoksu ile ilgili bir kısım var ki...) çok keyifli ve aynı zamanda 'a aa, neden bu kadar az kişi izlemiş?' (ecnebice: underrated) bir film...
İzlemek isteyenlere şimdiden keyifli seyirler..🤚🏻
Vallahi kafamı pencereden çıkartıp Binoche diye haykırıcam bütün mahalleyee... Hanımefendi siz nesiniz öyle yaaa.. bu nasıl müthiş bir oyunculuktur!! Filmin konusu zaten apayrııı güzel.. Sokak insanlarının, köprü üstü insanların aşkı... Bence oldukça farklı bir bakış açısı. Aşk öyle bir şeydir…devamıVallahi kafamı pencereden çıkartıp Binoche diye haykırıcam bütün mahalleyee...
Hanımefendi siz nesiniz öyle yaaa.. bu nasıl müthiş bir oyunculuktur!!
Filmin konusu zaten apayrııı güzel..
Sokak insanlarının, köprü üstü insanların aşkı... Bence oldukça farklı bir bakış açısı.
Aşk öyle bir şeydir ki; yeri geldiğinde kimi için yemek gibi, barınmak gibi, sağlık gibi bir çok fuzuli şeyden bile önemli ve gerekli hale geliyor.. Filmde bunu çok iyi hissediyorsunuz..
Filmin girişinde sokakta yaşayan, evsiz insanların hayatlarına kısa ve çok da gerçekçi bir şekilde yer verilmesi beni baya etkiledi...
Görsel anlamda da bence çok başarılı. Köprü üstündeki dans sahnesi...
Hüzün filme o kadar güzel işlenmiş ki; yürüdüklerinde, eğlendiklerinde, dans ettiklerinde bile burukluğu hissedebiliyorsunuz...
Sonu daha güzel bağlanabilirdi belki ama benim gözümde çoğu aşk filmine farklı bakışıyla, bütün gerçekliğiyle kafa tutmuş çok iyi bir filmdi.. 🤞🏻
Filmden beklentim 'izledikten sonra yolculuğa çıkmak isteyeceksiniz' fikri edinmek ve aynı zamanda görsel anlamda doymaktı - ki fazlasıyla doydum-.. Ama film bana beklemediğim o kadar fazla şey kattı ki. Belki de günlerce kafa patlatıp cevabını bulmayacağım bir çok soruya 2…devamıFilmden beklentim 'izledikten sonra yolculuğa çıkmak isteyeceksiniz' fikri edinmek ve aynı zamanda görsel anlamda doymaktı - ki fazlasıyla doydum-.. Ama film bana beklemediğim o kadar fazla şey kattı ki.
Belki de günlerce kafa patlatıp cevabını bulmayacağım bir çok soruya 2 buçuk saatte cevap oldu...
Hayatın kolay olmadığı aşikar ve zorluklarla biraz fazla yüz göz olduktan sonra durum karşısında tepkimiz 'herkesten, her şeyden uzaklaşmak istiyorum' oluyor... çoğunlukla da bu fikrimizi karavanlarla, yolculuklarla süslüyoruz:). Çünkü kaçmak -savaşmaktansa- yapılabilecek en kolay şeydir..
Hayatımın tam da böyle bir döneminde bu filme denk gelmek inanılmaz bir şans!!!
Alex'in yaptığının nedenini anlamakla beraber kendimce bu tarz fikirlere kapılmamın ne kadar anlamsız olduğunu ve aslında hayatımı sevdiğimi farketmeme sebep oldu.
Yanımızda bulunan iyi kötü tüm insanlardan uzaklaşmak iyileşmemize, mutlu olmamıza yetecek mi gerçekten..? Kendi adıma hiç sanmıyorum...:')
Supertramp'ın da dediği gibi "Mutluluk sadece paylaşınca gerçek.."
Bu filme yalnızca 'macera dolu bir yolculuk filmi' demek çok haksızlık olacaktır..
Hayatıma, hayatımdakilere daha sıkı sarılmamı sağladığı için filme, önerene ve elbette Supertramp'a (tam adı ile Christopher McCandless'a) teşekkürü borç bilirim..❤️
Spoiler içeriyor
Sinirden duvar yumrukluyorum.. Mutluluk bu kadar bencilce bir şey mi gerçekten, biz mutlu olacağız diye birileri mutsuz olmak zorunda mı.? Evlisin, 2 çocuğun var, karınla -sözde- çok mutlusun ama neden daha da mutlu olmayayım neden birine daha aşık olmayayım diyorsun..…devamıSinirden duvar yumrukluyorum..
Mutluluk bu kadar bencilce bir şey mi gerçekten, biz mutlu olacağız diye birileri mutsuz olmak zorunda mı.?
Evlisin, 2 çocuğun var, karınla -sözde- çok mutlusun ama neden daha da mutlu olmayayım neden birine daha aşık olmayayım diyorsun..
Eyy François! Böyle bir dünya olabilir mi ya?
Bir de utanmadan karısına beni daha çok seversen ayrılırım ondan diyor..:dd yüzsüz..
Fransız filmlerinin romantizmini seviyorum, ama bu da romantize edilecek bir olay değil artık ya.
Olan güzeller güzeli Therese'ye oldu.. Tek bir göz yaşı bile dökmedin be adam. Bu nasıl aşk, bu nasıl sevgi?? :((