Bir kitabın filmi çekilmiş ise önce kitabından mı filminden mi başlarsınız?
Kendi adıma kitabı derim. Çünkü anlatılmak istenilen olayın görselliğiden çok okurken betimlenmesini daha dogru buluyor ve seviyorum. Böylelikle farklılıkları daha net anlayabiliyorsunuz. Kitabı okudum filmini izleyip daha da pekiştirmiş…devamıBir kitabın filmi çekilmiş ise önce kitabından mı filminden mi başlarsınız?
Kendi adıma kitabı derim. Çünkü anlatılmak istenilen olayın görselliğiden çok okurken betimlenmesini daha dogru buluyor ve seviyorum. Böylelikle farklılıkları daha net anlayabiliyorsunuz. Kitabı okudum filmini izleyip daha da pekiştirmiş oldum. Doğrusunu söylemek gerekirse filmi de bir kaç küçük detay dışında gayet başarılıydı.
Romanımıza gelecek olursak;
Kitabı okumadim resmen izledim. Wells yazdığı her satır ile okuyucuyu büyülemeyi başarmış.
En son George Orwell'in 1984 kitabında böyle hissetmiştim. O romanda da Zaman makinesi'nde olduğu gibi dönemin siyasal ve politik görüşlerine (baskılarına) atıfta bulunulmuş, insanların ayrıştırılması konu alınmıştı.
Kitabın alt başlığında da yer aldığı üzere bir buluş olan zaman makinesini icat eden Zaman gezgini (yazar burada ismini gizli tutmayı tercih etmiş, filminde ise yazarın ismi kullanılmıştır.) Ruh bilimci, hekim, yayın yönetmeni ve gazeteciden oluşan bir dost meclisinde, geleceğe yaptığı zaman yolculuğunu anlatarak icadının doğruluğunu kanıtlamaya çalışır. http://1000kitap.com/gonderi/109899802
Spoiler;
Zaman gezgini gelecek zamana (sekiz yüz iki bin yedi yüz bir yılına) yaptığı yolculukta, insan ırkının ikiye ayrılarak; iyi huylu Eloiler yeryüzünde baharı yaşayan canlılar iken, siyahla beyazın zıtlığı gibi yeraltında yabani yamyam Morlocklar'ın yaşamakta olduğuna tanık olur. Amaçları yukarı dünya insanı Eloilerin aristokrasisine istençsizcede olsa hizmet etmek olan Morlocklar, yazarın yaşadığı dönemin ötekileştirilen insan yapısına olan eleştirisini anlatmaktadır. Daha da detaylandirmak gerekirse; gelecek ile birlikte insanların makinelesmiş bir toplum olmasının korkusunu distopik olarak ortaya koymaya çalışmış. Ayrıca insan merak etmez, sorgulamaz ve düşünmez ise bir sebzeden farkı olmadığına dair de bir argüman sunmuş. Bunu da şu alıntı ile açıklayabiliriz: "Alışkanlık ve içgüdü işe yaramaz hale gelmedikçe, doğa zekaya hiçbir zaman başvurmaz. Değişimin ve değişim gereksiniminin olmadığı yerde zêka da olmaz. Ancak çok çeşitli gereksinimleri ve tehlikeleri gidermek zorunda kalan hayvanlar zêka dan yararlanırlar.
Peki ya böyle bir şansınız olsaydı, zamanda yolculuk yapmak ister miydiniz? Bu kitabı okuyunca biraz farklı düşünebilirsiniz.
Wells'in fantastik bilim kurgusunu okumanızı ardından da filmini izlemenizi tavsiye ederim.
Kitaplı günler. :)