"Bir temsil izler gibi seyrediyorum, geriye doğru işleyen günlerin keşmekeşini. Her sabah düne uyanıyorum. Tuhaf bir zaman akışı bu. Saatin üçken iki, ikiyken bir olması gibi, hayat tersine akıyor. Zamanı genişleten bu değişmezlik içinde, sık sık gerçeklik duygumu yitirdiğimi hissediyorum.…devamı"Bir temsil izler gibi seyrediyorum, geriye doğru işleyen günlerin keşmekeşini. Her sabah düne uyanıyorum. Tuhaf bir zaman akışı bu. Saatin üçken iki, ikiyken bir olması gibi, hayat tersine akıyor. Zamanı genişleten bu değişmezlik içinde, sık sık gerçeklik duygumu yitirdiğimi hissediyorum. Toplu mezarlar kazılıyor, içinden çuvallar dolusu kemik çıkarılıyor. Şaşırmıyorum artık. Tiksiniyorum bu yüzden kendimden. Belki de daha çok acıyorum kendime. İnsan nasıl normalleştirebilir bütün bunları... "
(sayfa :79)
"+İlk görüşte aşka inanır mısın -Evet +Çok safsın" "Beni özledin mi?Ben seni çok özledim, uyuz herif.Tam bir alçaksın. Sana kızmak o kadar zor ki.Yine de sana hâlâ kızgınım, bilmiş ol.Ne zaman ciddisin, ne zaman oynuyorsun, bilmiyorum Julien.İyice kayboldum." "Onu kollarının…devamı"+İlk görüşte aşka inanır mısın
-Evet
+Çok safsın"
"Beni özledin mi?Ben seni çok özledim, uyuz herif.Tam bir alçaksın. Sana kızmak o kadar zor ki.Yine de sana hâlâ kızgınım, bilmiş ol.Ne zaman ciddisin, ne zaman oynuyorsun, bilmiyorum Julien.İyice kayboldum."
"Onu kollarının arasına almak,aşk sözcüklerini fısıldamak daha kolay olmaz mıydı?Onun bakışlarından uzaktayken, kalbin çarpmayı özlüyor."
"+Öyleyse, âşık mısın?Cevap vermek zorunda değilsin, sadece bir soru.
-Yatağımda önemli biri yok, merak ettiğin buysa."
"Hayatın içinde yolumu kaybettim.Aynı Racine'in bir trajedisinde olduğu gibi.Hermione, ama bir erkek olarak.Neredeyim ben? Ne yaptım? Ne yapmalıyım?Ne çeşit bir tutkuya yakalandım?Aşk mı, nefret mi anlayamadım?Sophie beni kandırdı, parçaladı,becerdi, gebertti, ve bunun gibi aptalca şeyler.Ve kendimi geçmişimi düşünürken buldum.Kendimi sıkıcı bir var oluşa bıraktım.Aşk, aile, iş... uydu anteni."
"Keşke ona ihtiyacım olmadığına inanabilseydim."
"Onun sana olan ihtiyacından daha fazla ona ihtiyacın olacak.Eline yüzüne bulaştırma.Gecenin sonunda söylemek istediğin şeyler olacak ama söyleme.O zaten söyleyeceğin şeyi biliyor.Öp onu. Bol şans dile.Ve ona teşekkür .Bu hayatta bir kişiden fazlasını sevebileceğini gösterdiği için teşekkür et."
"+ Beni affediyor musun? - Ne için affedeceğim? + Herşey için. Başta seninle tanıştığım için, taş parçasını gözünden çıkardığım için, seni sevdiğim için, sana bu kadar acı verdiğim için."
"Bazen sanki hiç hissedemeyeceğim şeyleri hissettiğimi düşünüyorum. Sanki her şeyi hissetmişim de, artık hiç bir şey hissedemeyecekmişim gibi.Belki sadece hissettiklerimin daha azını hissedebilirim.Bu düşünce gerçekten canımı acıttı.Sonra acı hissettiğim için kendime kızdım."🍷
"Ama beni seviyorsan bunların hepsini çözeriz. Evet, seni seviyorum.Ve seni sevmiyorum.Julie kurduğu bu cümleyle, söyleyiş tarzıyla, belirli kelimelere yaptığı vurguyla, tüm bu durumun imkansızlığını özetlemiş gibi hissetti.Kendi hayatımda bir seyirci gibi hissediyorum.Sanki kendi hayatımda yardımcı oyuncu rolündeyim."