Neden bu kadar çok abartıldığını merak edip "bir bölüm izleyeyim neymiş görelim" diyerek başladığım dizidir.
Öyle bilmem kaç sezonluk olan bir bölümü 2 buçuk saati bulan dizilerden olmaması izleyeyim de bitireyim dedirtiyor.
Haluk Bilginer... Adam 12 bölümün 12'sinde de duruşu,ses…devamıNeden bu kadar çok abartıldığını merak edip "bir bölüm izleyeyim neymiş görelim" diyerek başladığım dizidir.
Öyle bilmem kaç sezonluk olan bir bölümü 2 buçuk saati bulan dizilerden olmaması izleyeyim de bitireyim dedirtiyor.
Haluk Bilginer... Adam 12 bölümün 12'sinde de duruşu,ses tonu ve mimikleriyle harika sahneler sundu bizlere. Acaba ne olacak şimdi dedirtti bana. Son zamanlardaki unutkanlığı da epey arttığından kesin yakalanacak diyordum.
Polis Nevra'nın sürekli aynı yere gitmesi boş yerlerde bir şeyler araması çok garibime gidiyordu. Açıkçası mimikler biraz donuk olunca aynı sahneyi mi izliyorum hissiyatı verdirdi. Ama yine de başarılı bir karakter ortaya çıkmış.
Bölüm sonlarına doğru birkaç ters köşe yaptı bize bu dizi. Zaman kaybı değildi bence. Güncel sorunlara ve meselelere de bir hayli değinilmiş. Ama keşke birkaç bölüm daha devam etseydi diğer karakterlere ne olduğunu anlasaydık. Mesela Ateş nerede,Zuhal hayatını yoluna koyabildi mi?
Bu dizi bitmiş olsa da ben Köpek Öldüren'i çok özleyeceğim. Dizinin en sevdiğim repliğiyle cümlemi noktalamak isterim. (Spoiler oluyor mu bilmiyorum oluyorsa özür dilerim)
Dokuz yaşındayım, yıl 1961…Annem benim doğum günüm için pasta yapmış. İlk defa o zaman mum üfleyip bir dilek tuttum. Dileğim de şu; o sıralar Yuri Gagarin uzaya çıkan ilk insan olacak. Ben de dedim ki, ne olur beni de yanına alsın…O kadar inandım ki dileğimin gerçekleşeceğine, bir çanta yapıp beklemeye başladım. Güya Sovyet elçiliğinden gelip alacaklar beni. Ama sağdan soldan duyuyorum onlar komünist diye. Diyorlar ki aman komünist onlar. Olsun diyorum, ben de komünist olurum. O sıralarda, bizim giriş katında üniversite öğrencileri oturuyor. Annem onlara da komünist diyor. Biliyorum onlar bizim kömürlükte kitap saklıyor. Ben gittim, yürüttüm bir tane. Nazım Hikmet’in şiirleri. En kısasını buldum ezberledim. Dedim ki şimdi Ruslar gelirse, ben bu şiiri okurum onlara. Onlar da der ki tamam bu da bizden, götürürler beni. Neyse… Tarih 12 Nisan. Uzak mekiği fırlatılacak, Vostok 1 ama hala gelen giden yok. Ben diyorum unuttular herhalde beni. Mekik fırlatıldı, herkes dua ediyor, mekik atmosferi geçsin, uzaya çıksın diye. Bir ben diyorum ki yarı yolda dursun dönsün beni alsın. Belki bir de Amerikalılar, Vostok’un uzaya çıkmaması için dua ediyordu. Neyse… Bütün gün radyonun başında içimden o şiiri okudum:
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda,
Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Ne zaman bu şiiri okusam uzaya gitmiş kadar olurum. 65 yaşıma geldim. Geçen doğum günümde yine bir dilek tuttum, çocuk gibi. Yine imkansız bir dilek tabi. Ne diledim biliyor musunuz? İyi bir insan olmayı.☁️