Benim bu hayatta yaptığım en berbat 1. iş insanların benim hakkımda ya da genel olarak kötü bir düşünceye dahi sahip olabileceğine bir türlü inanmamak.
Koma halinin büyük bir gizem olduğunu ve yoğun bakım servisinde çalışmak istememin en büyük nedenlerinden biri. Birçok dizi,kitaplara konu olan bu durumu güzel ve eğlenceli bir halde işlemiş. Sağlık alanında çalışan insanların hakkıyla görevini yerine getirdiklerinde ne tarz fedakarlıklar gösterdiğini…devamıKoma halinin büyük bir gizem olduğunu ve yoğun bakım servisinde çalışmak istememin en büyük nedenlerinden biri.
Birçok dizi,kitaplara konu olan bu durumu güzel ve eğlenceli bir halde işlemiş.
Sağlık alanında çalışan insanların hakkıyla görevini yerine getirdiklerinde ne tarz fedakarlıklar gösterdiğini kendi duygularından çok çalışma ve düzenlemeyle ilgilendiklerini ve en olanaksız yerlerde üretken olmaları gerektiğini gösteren bir flim.
Pnömotoraks vakası da fena değildi.
İlk kez bu tarz bir kitap okudum kapak tasarımı ve sayfalardaki detaylar her ne kadar güzel ve iç açıcı olsa da konusu çok farklı belki de dengelemek amacıyla tasarımı daha iç açıcı tasarlamaya karar verdiler. Okudukça yazarın kafasının ne kadar…devamıİlk kez bu tarz bir kitap okudum kapak tasarımı ve sayfalardaki detaylar her ne kadar güzel ve iç açıcı olsa da konusu çok farklı belki de dengelemek amacıyla tasarımı daha iç açıcı tasarlamaya karar verdiler. Okudukça yazarın kafasının ne kadar karışık ve iç çatışmanın ne boyutta olduğunu anlayabiliyorsunuz. Kendisiyle ne denli barışık ve sorgulayıcı olduğunu da.
Gönlü Hiç Alınmamış Olmak Bazı geceler aydınlanma yaşarım. Hiç ışık olmadığı, herkesin uyuduğu o gecelerde, zihnim hiç olmadığı kadar çalışır ve bana bir anda her şeyi anlatır. Ben fark ettim ki, insanlar kırdıkları zaman gönül almak istemezler; üstünü örterler. Oysa…devamıGönlü Hiç Alınmamış Olmak
Bazı geceler aydınlanma yaşarım. Hiç ışık olmadığı, herkesin uyuduğu o gecelerde, zihnim hiç olmadığı kadar çalışır ve bana bir anda her şeyi anlatır. Ben fark ettim ki, insanlar kırdıkları zaman gönül almak istemezler; üstünü örterler. Oysa gönlü alınmamış her insan, biraz biraz sessizleşir ve sonra bir gün çekip gider. Söylenen tek şey de, "Hemen alındı, değişmiş o." olur.
Özür dilemeyi bir yük olarak görünce, insan halının altında biriktirir gönülleri. Oysa layık olduğu yerin orası olmadığını bilemez. Bilen insan, çekip gittiği vakit gösterir. Bundandır, alınmamış her kırıklığımın ardından veda mektupları yazmak. Fakat mektup yazma işi de bir müddet sonra sıktı. Bu da bir anlamda, beni fark etmesi ve kaybetmemesi için bir uyarıydı. Fakat insanlar anlamak istemeyince, o kadar da güzel anlamaz ki, her mektubum cevapsız kalınca vazgeçtim mektuplar yazmaktan.
Kırdığım her kalp, bana can kırıklığı olarak dönerken, başkalarına farklı mı oluyordu acaba? O yüzden miydi çabalarımı hor görüşleri ya da "Abartma." deyişleri? Ya ince düşünen insanlar rast gelmezse ince düşünenlere? O yüzdendir ki, gönlü hiç alınmamışlar hep gitmek ister. Gönlünün halının altında kalmasına razı olmadığı için, anlatır, anlatır, anlatır... Okyanusu bir küçük damlaya.