Tourette sendromlu bir kadının öğretmen olma çabasını anlatıyor. Film güzel izleyin ancak filmin alt metni beni sürekli rahatsız etti. Sürekli pompalanan "Ne istersen yapabilirsin, ne istersen olabilirsin" fikri, altyapın sağlam değilse naif ama tehlikeli bir düşünce. Sana patinaj yaptırır. Hayatta…devamıTourette sendromlu bir kadının öğretmen olma çabasını anlatıyor. Film güzel izleyin ancak filmin alt metni beni sürekli rahatsız etti. Sürekli pompalanan "Ne istersen yapabilirsin, ne istersen olabilirsin" fikri, altyapın sağlam değilse naif ama tehlikeli bir düşünce. Sana patinaj yaptırır.
Hayatta bazı kısıtlarımız varsa onları gözetmek zorundayız. Kendi potansiyelimiz, güçlü ve zayıf yönlerimiz, ne olup ne olmayacağımızı ne yazık ki az-çok sınırlar. Yoksa gereğinden fazla yorulur, hirpalaniriz. Hayat sana limon verdiyse limonata yaparsın.
Bu nasihatlerle yola çıkıp yüzde doksan kaybedeceğiniz bir yola girmek bir tercih ama bence ama en akıllıca tercih değil.
Öğrenciler her hareketinize bakıp yorumlamak için tetikte bekler ve çocuklar sandığınızdan daha zalimdir. Bu kadar bariz bir konuşma bozukluğuyla düzgün konuşma üstüne kurulu bir meslekte hayatınız çok fazla zor olacaktır. Kendinden yola çıkmak daha akıllıca.
Netflix'te bir dünya bok püsür dizi varken bunun olmaması büyük ayıp gerçekten. Alternatif tarih kurgu dizisi. Olaylar 60larda geçiyor. Almanya, 2. dünya savaşını kazanmış, Kuzey Amerika'yı sömürgesi yapmış, Japonya'yi da yancısı. Diktaya direnen insanlar var. Şimdilik güzel gidiyor. Bakalım.
Kitabı dün bitirdim. J. Peterson ilginç bir akademisyen. Klasik bir kişisel gelişim kitabı bekleyen yanilir. Psikoloji dünyasında feminist olmayan nadir erkek yazarlardan. Sola fazla giydirmesi ve gerekli gereksiz dini referanslar vermesi biraz can sıkıcı da olsa adamın entelektüel namusundan şüphem…devamıKitabı dün bitirdim. J. Peterson ilginç bir akademisyen. Klasik bir kişisel gelişim kitabı bekleyen yanilir.
Psikoloji dünyasında feminist olmayan nadir erkek yazarlardan. Sola fazla giydirmesi ve gerekli gereksiz dini referanslar vermesi biraz can sıkıcı da olsa adamın entelektüel namusundan şüphem yok.
Terapist ama hitap ettiği alanlar sosyoloji,din,antropoloji,mitolojiyi de kapsiyor. Kitap her öneriyi taa ebesinin nikahından arketipik hikayelerden, dini mesellerden, masallardan alıp sizin yatak odanıza kadar getiriyor.
Dünyadaki iki karşıt gücün kaos ve düzen olduğunu ve yaptığımız her davranışın bunlardan birine hizmet ettiğini söylüyor. "Önce yatağını ve odanı topla" önerisi yavan gelse de bu açıdan anlaşılır bir tavsiye.
En sevdiğim yanı kendi kişisel aile hayatından verdiği örnekler oldu. Eğer bunalıma girdim, bir kitap okuyayim iyi gelsin diye basliyorsaniz gerek yok okumayın, piyasada onlarca kitap var böyle, onları okuyun. Mitolojiye, felsefeye merakınız varsa zevk alırsınız bu kitaptan.
Kısacası; evrensel ve bireysel olarak kaostan düzene geçmeye -ya da düzende kalmaya- dair kendi belirledigi 12 temel yaklaşımı anlatıyor 600 sayfa. Bence iyi bir kitap. Videolarını da izleyin.
Film, alkolik ve nihilizm batağında debelenen zeki ve bohem bir akademisyenin bir üniversiteye atanmasıyla başlıyor. Orda kendi tükenmişliğine tesadüfen sıradışı bir cevap bulur ve peşinden gider. Filmin arka planında suç ve ceza kitabındaki gibi bir etik tartışma da var; her…devamıFilm, alkolik ve nihilizm batağında debelenen zeki ve bohem bir akademisyenin bir üniversiteye atanmasıyla başlıyor. Orda kendi tükenmişliğine tesadüfen sıradışı bir cevap bulur ve peşinden gider.
Filmin arka planında suç ve ceza kitabındaki gibi bir etik tartışma da var; her insan hayatı değerli midir?
Adam içindeki şiddetin sesine kulak verir ve yeniden yaşadığını hisseder. İşleyeceği suça kendince ahlaki bir gerekçe de bulur. Ama pisliğe bir defa bulaşırsan her yerine sıçrar. İşte adamımız da kendini pisliğin içinde buluyor. İzlenir.
Dejenerasyonu müzik üzerinden okuyan bir film. İnsanların aynı toplumda nasıl birbirlerini öldürmeden yaşadıklarına şaşıyorum bazen. İnsanlar o kadar farklı ki ve birbirlerine asla anlatamayacakları şeyler, empati yapamayacaklari noktalar vardır. Anlatırsın karşındaki için havada kalır her şey. Muhsin Bey ile Ali…devamıDejenerasyonu müzik üzerinden okuyan bir film.
İnsanların aynı toplumda nasıl birbirlerini öldürmeden yaşadıklarına şaşıyorum bazen. İnsanlar o kadar farklı ki ve birbirlerine asla anlatamayacakları şeyler, empati yapamayacaklari noktalar vardır. Anlatırsın karşındaki için havada kalır her şey. Muhsin Bey ile Ali Nazik de böyle başka dünyaların insanı işte.
İç burkucu bir film. Aynı zamanda Şener Şen'in çok bilinmeyen iyi filmlerinden birisi.
Eşini seven her kadının, izlerken ifrit olacağı bir film bu. İse yeni başlayan sekreter, şirketin karizmatik CEO'su olan zavallı Derek'e türlü kevaşelikler yaparak onu elde etmeye çalışır. Derek te bir yandan uçkurunun içindeki canavarla savaşıp bir yandan da aile bütünlüğünü…devamıEşini seven her kadının, izlerken ifrit olacağı bir film bu.
İse yeni başlayan sekreter, şirketin karizmatik CEO'su olan zavallı Derek'e türlü kevaşelikler yaparak onu elde etmeye çalışır. Derek te bir yandan uçkurunun içindeki canavarla savaşıp bir yandan da aile bütünlüğünü korumaya çalışır.
Derek o kadar kontrollü davranır ki bir süre sonra Derek'in kafasının üstünde bir hale bile oluşuyor ya da ben öyle görmek istedim:)
***
Filmi izleyen erkekler, kendisini Derek'le, kadınlar ise Derek'in karısıyla özdeşleştirecektir. Kimse sekreterle özdeşleşmek istemeyecektir haklı olarak.
Buradaki sekreter kadın, hezeyanlarıyla, türlü ayak oyunlarıyla biraz psikopat olsa da ben onu aşırıya kaçmış bir stereotip olarak görüyorum. Oraya sekreter olarak giren kadınların yüzde doksanı Derek'e yürüyecektir. Bu yanlış değil ama makul da değil, şirkette Derek pozisyonunda birkaç tane adam vardır. Sadece bir kadın bu kalitede bir adamı elde edebilecektir. O da Derek'in -şirketteki eski sekreter olan- karısıdır.
Özellikle CEO dizilerine maruz kalmış, algısı nasırlı, çok fazla statü meraklısı genç bir kadın, bu sekreterle -toplumun kabul sınırları içinde- aynı duruma düşme potansiyeli taşıyor dikkat etmezse.
Yeni sekreterin yaptığı hata, muzu ağaçtan koparma zahmetine girmek yerine başkasının muzunu çalmaya çalışması.