---Ben üzerine--- Yaş 16. Neden börek? - Bilmiyorum Neden buradayım? - İçimdekileri bir nebze dökmek istedim. Devam edecek miyim? - Hayır Neden? Burası bir sosyalleşme yeri ve ben buna karşıyım. Gidiyorum ahali selametle..
---Hançer üzerine--- Gün gelir bir kişi böğrüne hançeri sertçe saplar. Gün gelir hiç beklemediğin biri sana hançerini koklatır. Hain kaldırımlar ve şehir Deccal elimde şuan Şuan
---Uykusuzluk üzerine--- Gece kafasını yastığa koyduğunda binlerce düşünce sarıp sarmalıyor uykusuzu. Yorgan, onun endişelerini örtemiyor. Fikirler beynini ince ince deliyor. Onu uyutmayan şeyler var o kafada. Birşeyleri değiştirmek istiyor belki. Farklı bir dünyaya uyanmak. Belki seneleri sığdırıyordur sadece bir geceye.…devamı---Uykusuzluk üzerine---
Gece kafasını yastığa koyduğunda binlerce düşünce sarıp sarmalıyor uykusuzu. Yorgan, onun endişelerini örtemiyor. Fikirler beynini ince ince deliyor. Onu uyutmayan şeyler var o kafada. Birşeyleri değiştirmek istiyor belki. Farklı bir dünyaya uyanmak. Belki seneleri sığdırıyordur sadece bir geceye. Dolup taşıyordur ruhu.
Durun, gece daha yeni başladı..
---Egoizm Üzerine--- Egoizmin ne olduğuna tarihçesine falan değinmeyeceğim. Sadece "Yeraltından Notlar" eserinde de bahsedildiği gibi bir açığından söz etmek istiyorum. İnsan her eyleminde çıkarlarına göre hareket etmez. Hareket etmeye zorlansa bile bu onun için salt iyi olamaz. Bazen sadece istediğimiz…devamı---Egoizm Üzerine---
Egoizmin ne olduğuna tarihçesine falan değinmeyeceğim. Sadece "Yeraltından Notlar" eserinde de bahsedildiği gibi bir açığından söz etmek istiyorum. İnsan her eyleminde çıkarlarına göre hareket etmez. Hareket etmeye zorlansa bile bu onun için salt iyi olamaz. Bazen sadece istediğimiz için birşey yaparız. Sadece isteriz başka hiçbir nedeni yoktur. Belki acı çekmekten zevk alırız bu olağan bir durum. Kararlarımızı da buna göre veririz. Ve hiçbir nedeni olmayabilir..
---Yalnızlık Üzerine--- İnsan ya yalnızlığı kendi seçer ya da yalnız bırakılmıştır. İlk durumda, özgür ve rahat yaşamak arzusu baskın olabilir. Ancak bu mümkün değildir. İşlerini bırakmak, yalnız kalmak anlamına gelmez; sadece yönünü değiştirmek demektir. Nereye gidersek gidelim, içimizde taşıdığımız kaygılardan…devamı---Yalnızlık Üzerine---
İnsan ya yalnızlığı kendi seçer ya da yalnız bırakılmıştır. İlk durumda, özgür ve rahat yaşamak arzusu baskın olabilir. Ancak bu mümkün değildir. İşlerini bırakmak, yalnız kalmak anlamına gelmez; sadece yönünü değiştirmek demektir. Nereye gidersek gidelim, içimizde taşıdığımız kaygılardan kurtulamayız. Sorunlar, insanın peşini bırakmaz. Yalnızlık, insanı dönüştürmez; asıl değişim, iç dünyadaki dertlerden arınmakla mümkündür. Belki de, yalnızlığa kaçarak çözüm bulduğunu sanan insan, bilmeden yaralarını daha da derinleştirir.
Eğer yalnız bırakılmak istemiyorsak, kendimizi hakikate, sonsuz olana bağlamalıyız. Aile saadetinden uzak duralım demiyorum; fakat mutluluğumuzu yalnızca onlara bağlamamalıyız. İnsan hiçbir zaman tamamen yalnız değildir; onu anlayan ve anlayacak biri daima vardır ve ona yakındır. Kendimizi problemlerimizle yalnız bırakmaya çabalıyorsak, iç dünyamız bir ormanda küçük bir kıvılcımın başlattığı yangın gibi yanmaya başlayacaktır..
---Çocukluk ve bilinçaltı üzerine---- Çocukken biz içi boş bir kovaya benzeriz. Temiziz ve masumuzdur. Ruhsal yapımızın temeli bu sıralar atılır. Çevremiz: duyduklarımız, gördüklerimiz ve hissettiklerimiz o kovayı doldurur. Kovayı dolduran su bazen kirli olabilir ve bu da tüm suyun kirli…devamı---Çocukluk ve bilinçaltı üzerine----
Çocukken biz içi boş bir kovaya benzeriz. Temiziz ve masumuzdur. Ruhsal yapımızın temeli bu sıralar atılır. Çevremiz: duyduklarımız, gördüklerimiz ve hissettiklerimiz o kovayı doldurur. Kovayı dolduran su bazen kirli olabilir ve bu da tüm suyun kirli olmasına neden olur. Dürtülerimizi ve travmalarımızı bastırdığımız dönem artık sona erer ve yetişkin oluruz. Çocukken doldurulduğumuz kirli suyu bastırmak istesek de başaramayız illa bir yerden sızar. Unuttuğumuzu zannettiğimiz o pislik tercihlerimizi yönlendirebilir. Bazen ise tekrar o kovaya dalarız ve kendimizi o kovanın içinde buluruz. Karakterimiz şekillenmiştir. Yetişkinlikte babamıza benzememizin en büyük nedeni de budur bence. Çünkü kovalar ve suyun sızdığı delikler aynıdır. Hele bizim kovamızı en çok babamız doldurduysa… Peki bize ne düşmektedir? Çocukları kirleten veya kirletme potansiyeli bulunan şeylerden arındırmak için elimizden geldiğince kovayı pak bir suyla durmadan doldurmamız gerekir. Çocuğu kirli sulardan arındırmaya çabalamalıyız.
Kendimize dönersek, içimizdeki pak suyu bulmalıyız ve kirli suları akıttığımız o delikleri kapamaya çabalamalıyız. Ki bu oldukça zordur.
---Günümüzde Platon’un mağarası nerede?--- Şuanda elinizde. Çarpıtılmış gerçeklerin yuvası, zehirli algoritmaların kaynağı olan sosyal medyada. Bağımlılık bizi bu mağaraya zincirler ve gerçeği değil, onun manipüle edilmiş gölgelerini gösterir bize. Mutlu çiftler, zengin yaşam, konforlu hayat… İnsanın da bir süre sonra…devamı---Günümüzde Platon’un mağarası nerede?---
Şuanda elinizde. Çarpıtılmış gerçeklerin yuvası, zehirli algoritmaların kaynağı olan sosyal medyada. Bağımlılık bizi bu mağaraya zincirler ve gerçeği değil, onun manipüle edilmiş gölgelerini gösterir bize. Mutlu çiftler, zengin yaşam, konforlu hayat… İnsanın da bir süre sonra ‘yeter artık!’ diye haykırıp kendi gerçeklerini yoğurup sahte bir şekilde önümüze koyması gayet olağan. Bu kültür bizi emiyor, bu kültür bizi bizden uzaklaştırıyor.
---Bir insanı yüzüne karşı övmek üzerine--- Bir insanı yüzüne karşı övmek, ona fayda değil bilakis zarar verecektir. Zira bu insan ya övülmekten hoşlanmıyordur -ki bu durumda onu methetmek doğru değildir- ya da övülmekten hoşlanıyordur, bu ise onu yaptığı çalışmalarda veya…devamı---Bir insanı yüzüne karşı övmek üzerine---
Bir insanı yüzüne karşı övmek, ona fayda değil bilakis zarar verecektir. Zira bu insan ya övülmekten hoşlanmıyordur -ki bu durumda onu methetmek doğru değildir- ya da övülmekten hoşlanıyordur, bu ise onu yaptığı çalışmalarda veya bir hedefe ulaşma çabasında kendisini muzaffer zannetmesine sebep olabilir. Şöyle ki, insan kendini ‘ben oldum artık’ moduna sokabilir ve kişisel gelişimi pekala olumsuz etkilenebilir. Bizim açımızdan ise; bir insanı övmek için mübalağalara başvururuz ve bu gitgide sözlerimizin hep bir abartı içinde bulunmasına sebep olur ve bir süre sonra o insan hakkında aslında olmadığı şeyleri söyleyerek hem yalan söylemiş oluruz hem de o insanı kibirlendiririz. Hulasa, insanları yüzlerine karşı övmeyin.