Filmi 6 Ağustos akşamı yani Hiroşima'ya atom bombasının atılmasının yıldönümünde izledim. Özellikle bu tarihi seçmedim tabi ki öyle denk geldi. Film şüphesiz 10/10'luk mükemmel bir baş yapıt. Fakat benim filme puanım 10/9 oldu. Bunun sebebi ise Oppenheimer güzellemesi yapılmış hissiyatı…devamıFilmi 6 Ağustos akşamı yani Hiroşima'ya atom bombasının atılmasının yıldönümünde izledim. Özellikle bu tarihi seçmedim tabi ki öyle denk geldi. Film şüphesiz 10/10'luk mükemmel bir baş yapıt. Fakat benim filme puanım 10/9 oldu. Bunun sebebi ise Oppenheimer güzellemesi yapılmış hissiyatı verdi bana film. Tabi ki Oppenheimer'ı bilime katkısı açısından falan eleştirecek bir vasfa sahip değilim orası ayrı. Ama Oppenheimer'ın olaylardan hemen sonra da ilerleyen süreçlerde de asla pişman olmadığını ve yine olsa yine aynısı yaparım dediğini biliyoruz. Filmde ise sanki hayatı boyunca çok pişman olmuş ve vicdan azabı çekmiş gibi yansıtılmış.Beni film de rahatsız eden tek nokta buydu.
gerçekten bir fiyasko... popüler kültür düşkünlüğü ve aşırı iyi bir manipülasyonun bir araya gelmesiyle yaşanan bir fiyasko... bu belgeselden sonra manipülasyon üzerine daha çok araştırma yapmama ve düşünmem gerektiğine karar verdim. çünkü hayatımızın her alanında karşımıza çıkabilecek bir durum. bu…devamıgerçekten bir fiyasko...
popüler kültür düşkünlüğü ve aşırı iyi bir manipülasyonun bir araya gelmesiyle yaşanan bir fiyasko...
bu belgeselden sonra manipülasyon üzerine daha çok araştırma yapmama ve düşünmem gerektiğine karar verdim. çünkü hayatımızın her alanında karşımıza çıkabilecek bir durum. bu kadar trajik bir olaya denk gelir miyiz bilmem ama manipülatif insanlar gerçekten hayatta bir çok durumdan daha zararlı olabilir bence. onları ayırt edebilmek, fark edebilmek ve hayatımızdan uzak tutabilmek çok önemli.
Benim ruh halim izleyeceğim şeyler üzerinde de çok etkili oluyor. Eğer karamsar bir dönemimdeysem, karanlık ve ağır şeyler izlemekten hoşlanmam.Ama bazı filmler vardır, her durumda izlenebilir. Matilda Müzikali de o filmlerden biri. Hikâyesiyle, şarkılarıyla ve koreografileriyle çok tatlı bir müzikaldi.…devamıBenim ruh halim izleyeceğim şeyler üzerinde de çok etkili oluyor. Eğer karamsar bir dönemimdeysem, karanlık ve ağır şeyler izlemekten hoşlanmam.Ama bazı filmler vardır, her durumda izlenebilir. Matilda Müzikali de o filmlerden biri. Hikâyesiyle, şarkılarıyla ve koreografileriyle çok tatlı bir müzikaldi. Ben çok büyük bir keyifle izledim şahsen. Şarkıları da uzun bir süre dilimden düşmedi...
Müzikal seviyorsanız veya daha önce müzikal izlemediyseniz gerçekten harika bir seçenek olabilir...💃🩷
eveet, iki yıl sonra ilk yorumum... çok çok sevilen bir dizi ama ben bu diziye başlamadan önce çok önyargılıydım. önyargının kesinlikle mantıklı bir sebebi falan yok. hatta çok saçma bir sebebi var. dizinin ismi... evet dizinin isminden dolayı ön yargılıydım.…devamıeveet, iki yıl sonra ilk yorumum...
çok çok sevilen bir dizi ama ben bu diziye başlamadan önce çok önyargılıydım. önyargının kesinlikle mantıklı bir sebebi falan yok. hatta çok saçma bir sebebi var. dizinin ismi... evet dizinin isminden dolayı ön yargılıydım. ön yargı işte saçma sapan bir şey. neyse, ilk bölümü bu ön yargıyla izlemeye başladım;
İlk bölümü biraz zor bitirdim, bunun sebebi bölümün kötü olması değildi kesinlikle. Sadece her bu dizinin başına oturduğum da bir durum oldu, bir işim çıktı ve beş on dakika sonra başından kalkmak zorunda kaldım. Galiba evrenin beni Gilmore Girls'den mahrum bırakarak cezalandırdığı bir dönemdi...
Şu anda ilk sezonu bitirmiş bulunmaktayım.
Aslında çok basit olayların olduğu, hayatın içinden, çok içten, samimi bir dizi. Bu diziyi izlerken, eğer bir gün çocuk sahibi olmaya karar verirsem Lorelai gibi bir anne olacağım diye kendime söz verdim.Stars Hallow gibi bir kasaba da yaşamayı arzuladım. Luke'un kafesinde bir kahve içmek, Stars Hallow festivaline katılmak, Emily'nin bir akşam yemeğine katılmak, Lane'in ailesinin antika dükkanında gezinmenin ve alışveriş yapmanın ne kadar da muhteşem olabileciğini düşündüm.
Ve ilk sezonu bitirmiş bulunmaktayım. Hız kesmeden izlemeye devam edeceğim. Eğer siz de basit ve samimi dizileri seviyorsanız mutlaka izleyin ve tabiki izlettirin. Ama lütfen izleyin lütfen. fangirller sevilmez ama tam bir fangirl oldum bu diziyle. Son olarak, İZLEYİİİN! 💐💛
Gerçek bir hayat hikayesinden bahsedilen bu film de, ressam olan Einar Wegener'in, Lili Elbe olma hikayesini anlatıyor. Tek kelimeyle muhteşem bir filmdi. Einar'ın her şeye, herkese ve bütün risklere rağmen aslında olmak istediği kişi için savaşması, eşi Gerda' nın ne…devamıGerçek bir hayat hikayesinden bahsedilen bu film de, ressam olan Einar Wegener'in, Lili Elbe olma hikayesini anlatıyor.
Tek kelimeyle muhteşem bir filmdi. Einar'ın her şeye, herkese ve bütün risklere rağmen aslında olmak istediği kişi için savaşması, eşi Gerda' nın ne olursa olsun, erkek ya da kadın olmasını önemsemeyip sevdiği insana destek olması ve onu yüreklendirmesi... Gerçek sevgi ve onun gücünü bu filmde daha iyi anlayabilir insan. O zaman ne diyeeliiimm;
"DÜNYAYI SEVGİ KURTARACAK"
Film: 8/10
❤️❤️❤️❤️❤️
Bu diziyi çok önceden izlemiştim. Bunu izlediğim için de Narcos dizisini izlemeyi de düşünmüyorum. Bir kaç yıl önce yaz tatilinde her akşam bir kaç bölüm izlerdim. Escobar'la ilgili bir dizi izlemek istiyorsanız Amerikan yapımı bir dizi olan Narcos' u izlemek…devamıBu diziyi çok önceden izlemiştim. Bunu izlediğim için de Narcos dizisini izlemeyi de düşünmüyorum. Bir kaç yıl önce yaz tatilinde her akşam bir kaç bölüm izlerdim. Escobar'la ilgili bir dizi izlemek istiyorsanız Amerikan yapımı bir dizi olan Narcos' u izlemek yerine Kolombiya yapımı olan bu diziyi izleyin daha iyi. Neyse.. Gelgelelim gecenin bu saatinde bir anda bu dizinin neden aklıma geldiğine ve neden burda yorum yazdığıma.
İnsanlar bu dizileri izliyor, belki oyuncuya hayranlıklarından, belki dizinin kurgusundan dolayı bilmiyorum bu insanlara hayranlık besliyorlar. Oyunculara değil. Direkt bu eli kanlı, katil, şerefsiz aslında hayatta hiç bir ideolojik görüşleri olmayan sadece kendileri için altını çiziyorum kendileri için yaşayan, para için her haltı yiyen, bir sürü insanı katleden bu barbarlara hayranlık besliyorlar. Yalnız bu yapımlarda öyle yapımlar ki adam ne yaparsa yapsın insanların gözünde bu adamları sempatik birer karakter haline getirmeye çalışıyorlar. Sanırım başarıyorlar da insanların tepkisine bakılırsa.
Yok yoksullara yardım etmiş, kızını ısıtmak için paraları yakmış falan filan. Ayyy yazık bu insanlara ya. Hükümete, Amerika'ya kafa tutmuş bilmem ne. Zaten bu herifin bütün derdi emperyalizm, halkların bağımsızlığı, özgürlüğü falandı. Ne kadar da onurlu bir hayat.. Bu günde bu uyuşturucu baronu arkadaşlarımız için yakıyoruz. Ne hayatlar var arkadaş..
Altı tane öyküden oluşan bu kitap, benim Gogol'den okuduğum ilk kitap. Bütün öyküleri ayrı ayrı çok beğendim. Ama benim en sevdiğim öykü Portre oldu. Yazarın en merak ettiğim kitabı Ölü Canlar adlı romanı. Onu okumadan önce yazım şekline ve bakış…devamıAltı tane öyküden oluşan bu kitap, benim Gogol'den okuduğum ilk kitap. Bütün öyküleri ayrı ayrı çok beğendim. Ama benim en sevdiğim öykü Portre oldu. Yazarın en merak ettiğim kitabı Ölü Canlar adlı romanı. Onu okumadan önce yazım şekline ve bakış açısına alışmak için iyi oldu bu kitabı okumam. Çünkü başlarda Gogol'ün tarzına alışmak da biraz zorlandım.
Kitaba puanım: 8/10
Önsöz metinleri, genelde pek önemsenmiyor ve okunmadan geçilebiliyor. Ama bu kitabın bir önsözü var ki, gerçekten sindirerek okunması gerekiyor. Uzun bir önsözü var ve bir kaç sayfanın nerdeyse tamamen altını çizdim. Hiç alışkanlığım olmasa da kitabın üzerine notlar aldım. Önsöz…devamıÖnsöz metinleri, genelde pek önemsenmiyor ve okunmadan geçilebiliyor. Ama bu kitabın bir önsözü var ki, gerçekten sindirerek okunması gerekiyor. Uzun bir önsözü var ve bir kaç sayfanın nerdeyse tamamen altını çizdim. Hiç alışkanlığım olmasa da kitabın üzerine notlar aldım. Önsöz hem bir metin halinde hem de sonrasında bir tiyatro oyunu şeklinde yazılmış. Gerçekten muazzam bir yazıydı. Önsöz, başlı başına bir eser bence...
Anlatım tarzı gayet akıcıydı ve o duygular, olaylar o kadar iyi tasvir edilmişti ki, kürek mahkumlarından bahsedildiği bölümde sanki o pencereden ben de onları izliyiormuşum gibi hissettim.
Toplumun yozlaşmış hali, kepazeliği bir an beni dehşete düşürdü. Ama sonra neden şaşırıyorum dedim. Şu anda da benzer, yozlaşmış bir toplumun içerisinde yaşıyoruz.
Kitap kısacıktı, bir iki saatte okuyup bitirdim ama yeniden yeniden okuyacağım kitaplardan biri.
Benim favori başucu kitaplarımdan biri olacak...
Bu arada normalde kitap okurken müzik dinlemek adetim değildir ama bu liste kitapla o kadar uyumlu oldu ki. Kitabın mükemmelliğiden mi yoksa müziklerle mi ilgili bilmiyorum, listeyi en baştan dinlemeye başladığımda kitabın her bir bölümüne ayak uydurdu. Kitap okurken müzik dinlemeyi seviyorsanız bu listeyi tavsiye ederim.
https://open.spotify.com/playlist/65mUpljBNgHzCeT411Twmq?si=r2b9u1XKSkmRJBhJi7S9Qw
Puanım: 10/10