Kitap satıcısının ısrarları sonucunda yaklaşık 8 liraya satın aldığım bir roman. Kitabı büyük bir zevkle okudum ve son derece keyif aldım. Aslında Türk yazarlara karşı ön yargılı birisiyim ve Türk yazarları okumaktan çekiniyordum. Bu kitap ön yargılarımdan kurtulmam için ilk…devamıKitap satıcısının ısrarları sonucunda yaklaşık 8 liraya satın aldığım bir roman.
Kitabı büyük bir zevkle okudum ve son derece keyif aldım. Aslında Türk yazarlara karşı ön yargılı birisiyim ve Türk yazarları okumaktan çekiniyordum. Bu kitap ön yargılarımdan kurtulmam için ilk adımı atmama vesile oldu.
Yazarın basit cümleleri ve karmaşık olmayan olay örgüsü sayesinde okuması kolay ve kitap akıcı bir hâl alıyor. Cinayetleri çözmeye çalışan bir dedektifin olayları nasıl çözdüğünü görüyoruz.
Kitap 52 bölümden oluşuyor ve her bölümün sonunda alışık olduğunuzun dışında yazarın kendi yazdığı şiirler yer alıyor. Bu şiirler romanın ve olayların bir parçası. Şahsen bu okumaya alışık olmadığım şiirler benim hoşuma gitti.
Kitabı okurken beklentiniz yüksek tutmayın. Genç yazarlara bir fırsat verin ve bol bol okuyun. Bu sayede genç cevherler emeklerin karşılığını alır ve adlarından daha çok söz edilir.
Son olarak kitabın içinden bir kaç tane şiiri sizler ile paylaşmak istiyorum.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
AYAKKABI
ayakkabıları yepyeni ziyaret sabahında tozlanmaması için yavaş basıyor yere, elinden şefkatle tutmuş kardeşinin
yürüyor iki sevimli kız çocuğu
toprağı okşayan minik adımlarla.
kurdeleyle özenle toplanmış saçlarını rüzgârın dağıttığı bu çocukların,
ne kadar isterdim komşularının evine
arkadaşlarıyla oynamaya gittiklerini söylemeyi.
size sevgiyle iyi günler dilerim
ey yetimliğin masumluğundaki çocuklar,
o küçücük ayakları, fiyonklu ayakkabılarıyla babalarının mezarının yolunu adımlayan.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
HEPİMİZ
kar anlıkta kileriz
karanlık takileriz
karanlıkta kil eriz
karanlıktaki leriz
karanlıktakiler iz
karanlıktakileriz
hepimiz.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
ÇUKUR
dolunay
mavi ışık
soğuk
hafif sis.
kurumuş ağaçlar
kürek sesleri
rüzgarın uğultusu
kazılan toprak.
oluşan mezar çukuru
kimsenin okumadığı
kefenlenmiş bir defter
içinde şiir cesetleri.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
GÖRDÜKLERİM
gözlerimle görmüştüm
yaşlı ağaçlar, yavru kediler,
kalın ekmek dilimleri, gri kapılar
peçeteler, eldivenler, leblebi şekerleri, yastıklar, çiçekli minderler, emniyet kemeri, elmalar, turşular, koli bandı, gazoz açacağı, pazar çantasından çıkan oyuncak tabanca, silgi, düdük, evrak çantası, gökkuşağı,
madalya, balkon demiri, kol saati, görebildiğimce net.
gözlemlemiştim dikkatle
tavşan, sinema afişi, kremalı bisküvi,
mum, mavi şapka, banyo terliği,
çimenler, taşlar, çukurlar,
köy çeşmeleri, çobanlar,
kararmış çaydanlık,
canlı bir orman,
gördüm gittikçe sisli.
göremeyecek miyim hiçbirini
öldüğümde kör olursam.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
GÜVERCİN
senin pencerenin
pervazına konup
kahvaltıda çay içmeni
ürkekçe izleyen
beyaz güvercin.
kanatlanıp süzülecek hızla
mesafe kat ederek
gökyüzünde uçup
gelip konacak
benim mezarımın yanına
içecek kenardaki
su birikintisinden.
inandın mı bu saçma yalana?
hayat,
şiir kadar komik değil.