Spoiler içeriyor
Nuri Bilge Ceylan'ın senaryosunu eşi Ebru Ceylan'la yazdığı "Kış Uykusu" filminin başrollerini Haluk Bilginer, Melisa Sözen ve Demet Akbağ paylaşıyor. 2014 yapımı olan bu film aynı yıl Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye'yi ve beraberinde birçok ödülü kazanmasıyla hem ülkemizde hem…devamıNuri Bilge Ceylan'ın senaryosunu eşi Ebru Ceylan'la yazdığı "Kış Uykusu" filminin başrollerini Haluk Bilginer, Melisa Sözen ve Demet Akbağ paylaşıyor. 2014 yapımı olan bu film aynı yıl Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye'yi ve beraberinde birçok ödülü kazanmasıyla hem ülkemizde hem de yurt dışında büyük beğeni toplamıştır.
Filmin ana karakteri Aydın (Haluk Bilginer) emekli bir tiyatrocudur. Oyunculuğu bıraktıktan sonra babasından ona ve kardeşi Necla'ya (Demet Akbağ) miras kalan butik oteli işletmek için kendinden yaşça küçük eşi Nihal (Melisa Sözen) ve kardeşiyle memleketi Kapadokya'ya dönmüştür. Film genel olarak Aydın'ın eşi ve kardeşiyle ilişkisinin yanı sıra Aydın'ın babasından kalan evlerin birinde oturan köyün imamı Hamdi Hoca (Serhat Kılıç) ve abisi İsmail (Nejat İşler) ile olan ilişkisini ele alır.
1. Kış Uykusu'nda Karakter İncelemesi
Filmin ilk sahneleri; bize başkarakterin, Aydın'ın, karakterini anlamamızda yardımcı olur. Aydın'ın "Othello" isimli otelinde kalan motosikletli genç Timur'un (Mehmet Ali Nuroğlu) ona bir soru sormasıyla aralarında şöyle bir diyalog geçer:
—... gezi için at var bu otelde değil mi?
— At yok.
— Yok mu, sitenizde at fotoğrafları var da o yüzden...
— Hıı, o öyle görüntü olsun diye...
Burada Aydın karakteri olduğundan farklı bir görünüm sergilemektedir, diğer bir deyişle rol yapmaktadır. Filmin genelinde de anlayacağımız gibi Aydın karakterinin isminin seçimi de dikkat çekicidir. Çünkü Aydın, aslında batılılaşmaya çalışan Türk aydınını temsil etmektedir.
Filmin başlarındaki önemli bir sahnede Aydın'ın kiracısının oğlu Aydın'ın arabasının camına taş atar. Sonradan öğreniyoruz ki bu çocuk hapisten yeni çıkmış ve hayatını düzeltmeye çalışan İsmail'in oğludur. İsmail ve kardeşi Hamdi Hoca kirayı ödeyemeyince evlerine haciz gelmiş, bu yüzden de İsmail'in oğlu Aydın'a kin beslemektedir. Arabanın camı kırılınca Aydın, yardımcısı Hidayet'le (Ayberk Pekcan) çocuğu alır ve evinin önüne giderek özür bekler. İşte Aydın'ın kişiliğindeki tezat da burada başlar. Gazetede yazdığı köşe yazılarında etik değerler üzerine uzun uzun yazı yazarken çocuğu ve ailesini küçük düşürebilecek kadar duyarsızdır da.
Aydın'ın bu tür yazılarını en çok eleştiren kişi de kardeşi Necla'dır. Necla ise kocasından ayrılmış ve kafasındaki hayatla ilgili soru işaretlerini çözmeye çalışan, bir yandan da herhangi bir işle oyalanmayı kendini kandırmak olarak gören bir kadındır. Necla'nın eleştirileri yüzeysel başlar. Önce abisinin yazdığı gazetenin küçük ve erişilebilirlik ihtimalinin az olduğunu söyler. Aydın bu sözlere çok alınmasına rağmen belli etmemeye çalışır. Sonrasında Aydın Necla'ya köyün imamı Hamdi'nin kılıksız, ne idüğü belirsiz bir adam olduğunu söyler ve sonrasında ekler:
— Sen bir din adamısın çevrene, cemaatine örnek olman gerekmez mi?
İşte burada içerden bakan Batılı bir gözle içinde yaşadığı taşrayı ve taşra insanını küçümsemektedir. Filmin aonlarına doğru da sürekli bu taşrayı bırakmaya, terk etmeye çalışacak lakin başaramayacaktır.
Evde karakterler kendi geçmişleriyle hesplanırken bir yandan da birbirlerini inceden ince eleştirmektedirler.
Aydının İmam Hamdi'ye olan aşağılayıcı tavrı eşi Nihal'e karşı devam eder. Nihal ile ilişkileri sekteye uğramış, işlettikleri otelin farklı odalarında kalmakta, hâlen karı-koca olsalar da soğuk ve sınırlı bir iletişim kurabilmektedirler. Aydın hayır işleri yapan eşinin kandırılacağını düşünmekte, ona güvenmeyen bir tutum izlemektedir, diğer yandan eşinin Levent (Nadir Sarıbacak) öğretmenle yakınlığından rahatsız olmakta, Nihal’in oda camının ardından gizli gizli eşini izlemektedir. Aslında kendisinden aşağı gördüğü belli olan eşine kendisini ait hisseder. Belki de karısını bir türlü bırakıp gidememesinin nedeni budur.
2. Filmde Görüntünün Bize Anlattıkları
Kış Uykusu filmi sinemanın vasıflarından fazlasıyla yararlanmıştır. Aydın karakteri hayatını tiyatroya adamış bir karakterdir. Bunu filmin hemen her kısmında görebiliriz. Mesela Timur ile otelin lobisinde tekrar karşılaştığında ona sorduğu sorularla ne yapmaya çalıştığını öğrenirken aralarına şöyle bir diyalog geçer.
— (Timur yazıcağı kitabından bahseder) ... yakında kitap olarak çıkacak
— Ne güzel, ne güzel... Ben de bir kitap yazıyorum.
— Öyle mi?
— Öyle. Ciddi, kalın bir şey olacak. Türk Tiyatrosunun Tarihi...
Bu diyalog, filmin en can alıcı noktalarından biridir. Aslında Aydın burada kitap yazıyorum derken yalan söylemiştir çünkü bu kitaba hâlâ başlamamıştır. Ayrıca "Türk Tiyatrosu"na karşı özel bir ilgisi yoktur. Bunu filmin hemen her kısmında görebiliriz. Mesela otel adını İngiliz oyun yazarı William Shakespeare'in ünlü oyunu "Othello"dan almıştır. Türk tiyatrosunun tarihini yazdığı söyleyen Aydın oteline yerli bir tiyatro oyunun adını vermemiştir. Hatta odasında ve otelin lobisinin duvarında bulunan birçok tiyatro afişi yabancı tiyatrolardandır. Buna örnek olarak Albert Camus'un Caligula'sını verebiliriz. Diğer bir yandan da Türkçe tiyatro afişleri ya yerdedir ya da yönetmen tarafından özellikle gösterilmemektedir. Örneğin Aç Sınıfın Laneti adlı oyun Türkçe olarak yerde, koltuğun yanında durmaktadır.
Yönetmenin filmin pek çok noktasına iliştirdiği görsel ayrıntılardan biri de Aydın’daki rol yapan tavrı açığa çıkaran Timur’un etkisiyle internetten at satın almanın yollarını incelerken dikkat çekmektedir. Pencerenin önünde duran Aydın’ın yanı başında bir afiş vardır. Afişte alt alta sadece şunlar yazılıdır: Muhsin Ertuğrul, Bir Ömür Tiyatro, 1892-1992.
Muhsin Ertuğrul ülkemizdeki tiyatronun kurucusu olarak kabul edilmektedir ve 1892 yılında doğmuştur. Ama araştırıldığında görülecektir ki Muhsin Ertuğrul'un "Bir Ömür Tiyatro" adında ne bir tiyatrosu ne de bir filmi bulunmaktadır ve 1979 yılında hayatını kaybetmiştir. O hâlde henüz filmin jeneriğinde Kış Uykusu yazısını görmeden hemen önce yönetmenin, Muhsin Ertuğrul’un doğumuyla başlayan bir yüzyıla işaret ederek ne anlatmak istemiştir? Bu afiş Aydın ile birlikte filmin sonuna kadar bir daha gözükmez, ta ki Aydın’ın film bitmeden göründüğü son sahneye kadar. Filmin gösterime girdiği yıl olan 2014, Türk Tiyatrosu'nun 100. yılıdır. Nuri Bilge Ceylan burada açıkça sinemamızın yüzyılına dair tiyatro oynanmış bir yüzyıl demek ister. Yani aslında tiyatro oyunlarının bir çoğunun uyarlama olduğuna, orjinal oyun sayısının az olduğuna değinmektedir. Hatta filmdeki Aydın-Necla ve Aydın-Nihal diyaloglarının çoğu Anton Çehov'un "Karım" ve "İyi İnsanlar" öykülerinin birleşiminden oluşur.
Kesinlikle herkese tavsiye ederim