A24 yapımı First Cow'un, 2020 listelerinin tümünde yer almasına şaşırmamalı. Film harika. Kelly Reichardt ve Jonathan Raymond çok iyi iş çıkartmış. Mutlaka izleyin.
Kendi zaman ve mekan anlayışında yaşayan, bitik bir adamın hikayesi... Sally Potter'ın bu yıl vizyona giren filminin fragmanını ilk çıktığı gün izlemiştim. Başrollerde Javier Bardem ve Elle Fanning'in oluşu beni ayrı bir şekilde heyecanlandırmıştı. Film, geçmişteki iki travmatik anısını günümüz…devamıKendi zaman ve mekan anlayışında yaşayan, bitik bir adamın hikayesi...
Sally Potter'ın bu yıl vizyona giren filminin fragmanını ilk çıktığı gün izlemiştim. Başrollerde Javier Bardem ve Elle Fanning'in oluşu beni ayrı bir şekilde heyecanlandırmıştı. Film, geçmişteki iki travmatik anısını günümüz zamanıyla birlikte yaşayan bir adamın ve babasının mental sorunlarıyla başa çıkmaya çalışan kızın hikayesini anlatıyor. Javier Bardem rolünün hakkını vermiş ve gerçekten muazzam oynamış. Karakterinin ruh halini, yaşadığı travmaları müthiş bir şekilde yansıtmış. Aynı şekilde Elle Fanning'de gayet iyi bir performans sergilemişti. Filmin en beğendiğim noktası, karakterin geçmişteki yaşanmışlıklarıyla şimdiki zamanını koordineli bir şekilde aktarabilmesiydi. Ayrı zaman ve mekan kurgusunu tek bir perdede seyirciye geçirebilmek ayrı bir başarı, Sally Potter'a hakkını vermek gerek. Film genel anlamda güzel ve karakterin iç dünyasına çekebiliyor. Ayrıca çok iyi bir finale sahip. Finalde bir söz geçiyor...
Baya düşük puanlar aldığı için bu yazıyı yazmak istedim. IMDb puanı sizi yanıltmasın, filmi listenize eklemenizi tavsiye ederim.
78 yaşındaki profesör Isak Borg'un; insani duygulardan uzak düşen ömrünü aniden sorgulamaya başladığı bilinçaltı yolculuğunu anlatan bir hikaye. Aslında filmde aktarılan durum tüm toplum için geçerli ve giderek şiddetini arttıran bir durum. Bergman, böylesine ağır bir düşünceyi muazzam bir şekilde…devamı78 yaşındaki profesör Isak Borg'un; insani duygulardan uzak düşen ömrünü aniden sorgulamaya başladığı bilinçaltı yolculuğunu anlatan bir hikaye.
Aslında filmde aktarılan durum tüm toplum için geçerli ve giderek şiddetini arttıran bir durum. Bergman, böylesine ağır bir düşünceyi muazzam bir şekilde beyazperdeyle örtüştürmüş. Karakterin bilinçaltına yaptığı yolculukta kendimizden izler görüyoruz. Filmin bu izleri bize gösterebilmesi ve bazı şeyleri sorgulatması, Bergman'ın ustalığını kanıtlamış oluyor. Film baştan aşağı zerafet ve incelikle çekilmiş. Sinema dünyası için muhteşem bir ışık.
"we live in a twilight world" İlk duyduğum andan beri heyecanla beklediğim Tenet'i birkaç gün önce izledim. Henüz her şeyi kafamda oturtabilmiş değilim. Film bazı soru işaretleri bırakıyor ve kafa karıştırıyor. Nolan bu konuda yapacağını yapmış. Ben Tenet'i çok beğendim,…devamı"we live in a twilight world"
İlk duyduğum andan beri heyecanla beklediğim Tenet'i birkaç gün önce izledim. Henüz her şeyi kafamda oturtabilmiş değilim. Film bazı soru işaretleri bırakıyor ve kafa karıştırıyor. Nolan bu konuda yapacağını yapmış. Ben Tenet'i çok beğendim, tabi bazı eksilerim de var. Öncelikle filmin temposu, hikayesi, mekan seçimi, kurgusu, müzikleri, mühendisliği harika. İzlerken temponun büyüsüne kapılıp gidiyorsunuz. Oyunculuk kısmına gelecek olursak Robert Pattinson, J.D. Washington, Elizabeth Debicki ve Kenneth Branagh üzerlerine düşeni yapmışlar. Oyunculuklar tatmin ediciydi. Zaten hikaye odaklı bir filmden abartılı oyuncu performansları beklemek saçma. Filmin kamera arkası görüntülerinde J.D. Washington'ın dövüş sahnelerinin nasıl çekildiği de yer alıyordu, hayran kaldım. Filmin benim açımdan 2 eksisi var. İlki, Kenneth Branagh'ın canlandırdığı kötü karakterin saçma ve abes kaçan iki yükselişi vardı. O diyaloglar olmasa daha iyi olabilirdi. Bir diğer eksim ise mücadelenin asıl amacının filmin ilk başında düzgün aktarılmasına rağmen ortalara doğru kişiselmiş havalarına bürünmesiydi. Neyse ki bu durum filmin sonlarına doğru düzeldi ve asıl olay tekrardan hatırlatıldı. Bir de filmin kurgucusunun birkaç sahnede hızlı geçiş yaptığını düşünüyorum. Gelelim Tenet'in yönetmenlik ayağına. Christopher Nolan Tenet'i "kuantum soğuk savaş" filmi olarak tanımlamıştı. Ayrıca aksiyon filmlerine yeni bir bakış açısı kazandırmak istediğini belirtmişti. Bunu kesinlikle başardığını düşünüyorum. Tenet, tüm aksiyon filmlerinden bağımsız, kendi kurgusu ve mimarisi olan bir anlatıya sahip. Gelecek dönemler için büyük bir ilham kaynağı olacaktır. Gerçekten böylesine zor bir işin altından ancak Nolan gibi bir yönetmen kalkabilirdi. Filmde hiç yeşil perde kullanılmamış. Nolan: "Tenet'te, bir komedi filminde kullanılan efektten daha az efekt kullandık" cümlesini söylemişti. Ayrıca filmin görüntü ve sanat yönetmenliğini de beğendim. Tenet, ABD ve Çin'de henüz vizyona girmediği halde dünya genelinde 53 milyon dolarlık açılış haftasonu hasılatı elde etti. Nolan böylesine bir dönemde filmi vizyona sokarak sinemaların canlanması açısından önemli bir rol oynadı. Bu konuda da kendisini kutluyoruz. Mutlaka sinemada izlemeye çalışın. Zaten çok kalabalık olmuyor. Son olarak filmde kafa karıştıran birçok olay vardı. Bunları ilk izlemeyle tamamen oturtmak çok zor. Bu soru işaretleri için filmi ikinci kez izleyeceğim. İkinci izleyişimden sonra spoilerlı bir şekilde kendi çıkarımlarımı sizlerle paylaşacağım. Bir an önce filmi izleyin.
Raf'ta, Sean Baker'in 2017 yapımı The Florida Project filmiyle ilgili hiçbir paylaşım yapılmamış. Benim için 2017'nin en iyi 5 filminden biri. Film, muazzam bir şekilde insanın kalbine dokunuyor. Sıcak atmosferi, renk paleti, sinematografisi, oyunculukları her şeyiyle harika bir filmdi. A24'ün…devamıRaf'ta, Sean Baker'in 2017 yapımı The Florida Project filmiyle ilgili hiçbir paylaşım yapılmamış. Benim için 2017'nin en iyi 5 filminden biri. Film, muazzam bir şekilde insanın kalbine dokunuyor. Sıcak atmosferi, renk paleti, sinematografisi, oyunculukları her şeyiyle harika bir filmdi. A24'ün değerini arttıran bu filmde yönetmen, oyuncularını çok iyi yönetmiş. Willem Dafoe'nin yanı sıra başrol oyuncusu olan Brooklynn Prince mükemmel bir performans sergilemiş. Yanlış hatırlamıyorsam ilk oyunculuk deneyimiymiş. Buna rağmen oyunculuğu mükemmel ve aşırı doğaldı. Filmin renk paleti, dış mekan çekimi, akışı çok iyiydi. Bana göre akademi bu filmi baya görmezden geldi. Büyük ihtimal film onlara yavaş gelmiştir. Ama siz korkmayın film sizi alıp götürecek. Son olarak spoilersız bir şekilde filmin finaline de değinmek istiyorum. Gözyaşları eşliğinde izledim ve harika bir mesaj veriyordu. Sean Baker gerçekten çok iyi bir film üretmiş. 2017'de pek göze çarpmayan bir film oldu. Size tavsiyem direk "izlenecekler" listenizin başına ekleyin ve en yakın zamanda izleyin.
50 yıl önce bugün Christopher Nolan dünyaya geldi. Muazzam bir filmografiye sahip ve neredeyse her filmi bir başyapıt değerinde. Hazır bugün doğum günüyken Dunkirk eleştirisi yapayım dedim. Benim için son 10 yılın en iyi 5 filminden biri. Genelde olayı ve…devamı50 yıl önce bugün Christopher Nolan dünyaya geldi. Muazzam bir filmografiye sahip ve neredeyse her filmi bir başyapıt değerinde. Hazır bugün doğum günüyken Dunkirk eleştirisi yapayım dedim.
Benim için son 10 yılın en iyi 5 filminden biri. Genelde olayı ve kurguyu bilmeyenler filmi izledikten sonra, "bu nasıl savaş filmi?" tarzında yorumlarda bulunuyor. Filmdeki zaman çizgisini anlamayanlar da cabası... "Dunkirk" bir kaçış olayıdır! Nolan akıllıca davranarak bu sade olayı zaman çizgisi kullanarak seyircilere aktardı. Ek olarak tek karaktere bağlı kalmadı ve çoklu karakterlerle ortak bir hikayeyi yansıttı. Filmin görüntü yönetmenliği ve ses kullanımı da muzzam. Nolan en zorlayıcı sahnelerin uçak sahnelerinin olduğunu söyledi, uçak sahnelerini çekmek için ayrı bir jetle çekim yapmışlar ve özel kamera açıları için kafesler yapmışlar. Filmin ses kurgusu da ayrı bir muazzamlıkta. Nolan, Dunkirk'in yaşattığı korku ve gerilimi bizzat yansıtmak istediklerini ve bunun içinde her türlü şeyi yaptıklarını söylemiş. Jetlerin, bombaların sesi falan her şeyi özetliyor. Nolan'ın en sevdiğim filmi Memento fakat Dunkirk için çok saçma yorumlar görüyorum. Bu nedenle bir Dunkirk eleştirisi yapmak istedim. Benim için her şeyiyle harika bir film.
İyi ki doğdun Nolan <3
92 yıl önce bugün sinemanın dahi ismi Stanley Kubrick dünyaya geldi. Kariyeri boyunca birçok başyapıta imza attı ve genç yönetmenlere ilham kaynağı oldu. Neredeyse tüm filmleri ayrı bir derinlik ve anlam içeriyor. Bugün onun anısına birçoğumuzun "Kubrick" denince aklına ilk…devamı92 yıl önce bugün sinemanın dahi ismi Stanley Kubrick dünyaya geldi. Kariyeri boyunca birçok başyapıta imza attı ve genç yönetmenlere ilham kaynağı oldu. Neredeyse tüm filmleri ayrı bir derinlik ve anlam içeriyor. Bugün onun anısına birçoğumuzun "Kubrick" denince aklına ilk gelen film olan "2001: a space odyssey"dan bahsedeceğim. Filmin yapımı yıllarca sürmüş ve 1968'de vizyona girmiş. O dönemde çekilmesine rağmen günümüzün birçok bilim-kurgu filmine taş çıkartacak bir görsel efekte sahip. O dönemin teklonojisinin ilerisine geçerek birçok çığır açan fikir ve nesneler görüyoruz. Tabi Arthur C. Clarke'ı da unutmamak lazım, en az Kubrick kadar emeğe sahip. Ben filmden birçok mesaj ve anlam çıkartmama rağmen, Kubrick'in filmi yorumlamasını izledim ve bir kez daha hayran kaldım. Filmi izlemeyenler için bunu açmayacağım. "2001: a space odyssey" 1968'de çıkmasına rağmen bilim-kurgu ve sinematografi denince akla gelen ilk filmlerden biri. Bu durum Kubrick'in inanılmaz başarısını gösteriyor. Stanley Kubrick'in 92. doğum günü anısına onun en sevdiğim filmini yorumlamak istedim. İyi ki doğmuş ve bir sürü başyapıta imza atmış.
Lynne Ramsay'in, "Need to Talk About Kevin" filminden sonra yazıp yönettiği "You Were Never Really Here" adlı başyapıtını sizlere yorumlayacağım. Film, izleyeni baştan sona kadar hipnotize ediyor. Her an aktarılan gerilimi hissedebiliyorsunuz. Bunda en büyük paylardan biri de Joe karakterini…devamıLynne Ramsay'in, "Need to Talk About Kevin" filminden sonra yazıp yönettiği "You Were Never Really Here" adlı başyapıtını sizlere yorumlayacağım.
Film, izleyeni baştan sona kadar hipnotize ediyor. Her an aktarılan gerilimi hissedebiliyorsunuz. Bunda en büyük paylardan biri de Joe karakterini canlandıran Joaquin Phoenix'in. JP, karakterin travma durumunu, psikolojik davranışlarını o kadar iyi yansıtıyor ki...
Ayrıca filmdeki mekan seçimlerini çok beğendim. Özellikle filmde büyük önem taşıyan ve önemli sahneleri barındıran o iki ev. Baştan sona bakıldığında gerilim ve dramı bir arada tutan, çıktığı yıl çok az konuşulan bu filmi mutlaka izlemelisiniz. Ayrıca filmin senaryosu ve Joaquin Phoenix, Cannes 2017'de ödül aldı. Benim filme puanım 8/10.