(@) - Raf

Merhabalarrrr efenim 🤗🎉 Dün gecemi bu kitabı bitirmek için harcadım ve dersim sabah erkendi. Gece geç yattım. Sabah erken kalktım şimdi ise tarih çalışıyorum ve beynim error verecek 😂😂 kulaklarımdan duman çıktığını hissediyorum 😂 Şimdiiiii gelelim asıl meseleyeeee, kitap nasıldı?…devamıMerhabalarrrr efenim 🤗🎉 Dün gecemi bu kitabı bitirmek için harcadım ve dersim sabah erkendi. Gece geç yattım. Sabah erken kalktım şimdi ise tarih çalışıyorum ve beynim error verecek 😂😂 kulaklarımdan duman çıktığını hissediyorum 😂 Şimdiiiii gelelim asıl meseleyeeee, kitap nasıldı? Vallahi 3 , 4 saatte bitecek kadar akıcıydı. Hiç sıkılmadım. Konusu klasik. Çok şaşırtıcı bir şey yoktu. Sadece sonu biraz tatmin etmedi beni. Çünkü fazla sade kalmıştı. Ters köşe yapılmaya çalışılmış ama fazlaca saçma olmuştu. O yüzden son sayfalarını dikkata almayınız. Kitap dram ve romantik ağırlıklı. Birde tarihi kurgu seviyorsanız kesin okuyun. Seveceginize eminim. Ama okuduktan sonra bir daha elinize alır mısınız? İşte ondan emin olamıyorum. Şimdi söylenecek farklı şeyler aklıma gelmiyor. Bu yüzden kısaca konusuna değineyim. Tahmini olarak 18 yaşında olan ana karakter kate/kitty asi bir kız. Annesinin evlenmesi için baskılarına karşın evlenmeyecegini kesin bir dille anlatıyor. Ama annesi gibi çevreside bunu durumu anlamamakta ısrar ediyorlar. Mozart'ı çok seven, piyano çalan, keşif yapmaya bayılan, kuşlara ayrı ilgisi olan ve cora adında bir kedisi olan bir genç kız kendisi. Eski aile dostlarinin her yaz gittiği blackmoore'a ve hindistana gitmek en büyük hayalleri. Ve işte kurgu çocukluk arkadaşı, bu evin varisi olan henry ile eve gidince başlıyor. Kurgu o evde yaşananları konu alıyor. Yine gereksiz yere efkâra bağlandığım ve ağladığım oldu. Bunun için de kendimi tebrik ediyor ve ayakta alkışlıyorum. Göz yaşı torbalarımdaki yaşları her yere sulama sistemi gibi bıraktığım için yakın zamanda aglayamamaktan korkuyorum. 😂😂 Her neyse 😂Uzunnnnn lafın kısası güzeldi. Çoğu kitapta olduğu gibi kitabı okumak yerine yaşadım. Buda daha bir sevememe neden oldu. Ee tabi size bir şey katar mı emin değilim. Ama zevk almak için ideal diyebilirim. Sayfa sayısı da çok olmadığı için çabuk bitiyor. Sıkılmadan okuyacağınızı düşünüyorum. Tabii tarihi kurgu ve romantik seviyorsanız. Eğer sevmiyorsanız başlamayın bile. Her neyse. Yine aşırı uzattım. Okuyacak olanlara ii okumalar dilerim. Kitaplarla kalınn📖🌺🤗🎉 Sağlık ve huzur dilerim efenim🕊 Yazarın diğer kitabını da okursam ona da yorum yazarım.

laviniyam 4 years ago

Oda

Christian Volckman

43 Gönderi

Merhabalarrrr efenim🤗🌺 Şimdiiii filmi az evvel izledim ve hemen yorum yazmaya geldim. Amaa bu gönderim ne kadar taslaklarda kalır bilmiyorum. 😂Olsun. Önemli olan bir gün paylaşabilmek. 😂 Şimdiiii film yorumuna geçecek olursam fazla beğenmedim derdim. Aa bak muhteşem bir filmdi.…devamıMerhabalarrrr efenim🤗🌺 Şimdiiii filmi az evvel izledim ve hemen yorum yazmaya geldim. Amaa bu gönderim ne kadar taslaklarda kalır bilmiyorum. 😂Olsun. Önemli olan bir gün paylaşabilmek. 😂 Şimdiiii film yorumuna geçecek olursam fazla beğenmedim derdim. Aa bak muhteşem bir filmdi. Hadi açın ve izleyin diyemem ne yazık ki. Neden diye soracak olursaniz şöyle söyleyebilirim; filmin düşük bir temposu vardı. Hani o tempo bir türlü yükselemedi ve buda gereken hissiyatı yaşatmadı bana. Evet belki amaçlanılan şey psikolojik gerilim olabilirdi ki bu gayet olağan çünkü "tanrı" kavramı ve insanın sınırları üzerine kurgulanmış bir filmdi. Buda işi biraz daha psikolojik korkuya taşıyor olabilir. Amaaa ben bir vuruculuk isterdim açıkçası. O ters köşe son bile beni tatmin edemedi. Dedim ya biraz daha tempo ile daha akıcı ve daha cezbedici olabilirdi. Bunun yanı sıra " bak şimdi bir şey olacak bekle " diye diye öldük kuzenimle. Ama bir türlü o şey olamadı. Buda yine filmin temposu ile ilgiliydi. Tabi ki olumlu ve hoşuma giden şeylerde oldu. Mesela o oda fikri. Müthiş. Daha önce izlemediğim bir kurguydu ve çokça hoşuma gitti. Ve anlatılmak isteneni çok güzel anlattıklarını düşünüyorum. "Tanrıyı öldürmezsen özgür kalamazsın" nietzche. Ve oyunculuklar müthişti. Cidden oynamaktan çok yaşamışlar o olayları. Bu konuda çok başarılıydılar ve tebrik ederim. Yanii uzun lafın kısası, beklenen o vuruş bir türlü olmadı benim için. İzlerken ne demek istediğimi daha ii anlayacağınıza eminim. Bunun dışında ise oyunculuğu ve kurgusu ile fazlasıyla kaliteli. Aynı tempoda ilerleyen filmler ile bir derdiniz yoksa yada daha fazla gerilim, korku içeren film aramıyorsanız bu filmi tercih edebilirsiniz. Korkmak için izlerlesin muhtemelen tatmin olmazsınız. Buda filmi beğenmemenize neden olur. Yuksek beklenti ile izlemeyiniz. İzleyecek olanlara ii seyirler dilerimmmm🌺😇🎉🤗 Sağlık ve huzur ile kalın efenim 🕊

laviniyam 4 years ago

Sessizlik

John R. Leonetti

52 Gönderi

Merhabalarrr efenim🤗🎉 Şimdiiii bu film gercekten Imdb puanını hak ediyor. Neden diye soracak olursanız tutarsızlıklar vardı derdim. Senaryoda tutmayan, anlamsız sahnelerin eklendiği ve çok uzun tutulan sahnelerin olduğu çok barizdi bana göre. Evet film 1.30 saat ama benim ilerleterek izlediğim…devamıMerhabalarrr efenim🤗🎉 Şimdiiii bu film gercekten Imdb puanını hak ediyor. Neden diye soracak olursanız tutarsızlıklar vardı derdim. Senaryoda tutmayan, anlamsız sahnelerin eklendiği ve çok uzun tutulan sahnelerin olduğu çok barizdi bana göre. Evet film 1.30 saat ama benim ilerleterek izlediğim yerlerde oldu. Veee senaryo sizede tanıdık geliyor mu? Sessiz bir yer filminin başka bir versiyonu gibi. Neredeyse tek fark yaratıklardı. Ve sessiz bir yer müthiş bir filmdi. Gerçekten izlediğim en ii gerilim filmlerinin arasına kesinlikle girebilir. Şey gibi olmuş bu film biraz bird box birazda sessiz bir yer karışımı. Onun dışında sonu garipti. Ne oldu. Ne bitti sonlarda gelen karakterlerin amaçları neydi gram anlamadım. Ama yinede izlenebilecek filmler arasında yer alabilir. Dediğim gibi bazı yerler bana göre saçmaydı. Bunun yanı sıra sessiz bir yer ile benzerliği çok hoşuma gitmedi. Birde sessiz bir yer ile olan benzerliklerini söyleyecek olursam. ⭕ sessiz bir yer / 🔮 the slince ********************* ⭕Bir aile yaratıklar yüzünden şehirden uzak bir yere gitmeye başlar. 🔮 bir aile yaratıklarlardan kaçmak için uzak yere gitmeye başlar. ⭕ ailede bir kişi duyma engellidir. 🔮ailede bir kişi duyma engellidir. ⭕ aile işaret dili bilir. 🔮 aile işaret dili bilir. ⭕ yaratık görmüyordur ama sesleri çok ii duyar. 🔮 yaratık görmüyordur ama sesleri çok ii duyar. ⭕ çıt çıkarmazlar. 🔮 Çıt çıkarmazlar. Alın size benzerlik 😂 Bunu dalga geçmek için de söylemedim. Ama gerçekten benziyor. Ama olsun. Bunu çok da eleştirmeyeceğim. Filmin konusunu az evvel bence anlatmış oldum ama yeniden yazacak olursam; bir aile ortaya çıkan evrimleşmiş yarasalardan kaçmak için yola çıkarlar. Yaratıklar sesleri müthiş derece ii duyduğu için sessiz olmaları gerekiyordur. Ses çıkarırlarsa ölürler. İşte film de bu aileyi başından geçenleri konu alıyor. Dediğim gibi kötü değil. Izlenir mi? Neden olmasın. Ama büyük bir beklenti içinde olmanızı tavsiye etmem. Uzun lafın kısası izlenir bir film. Bu yüzden izleyecek olanlara ii seyirler dilerimmm🐴🤗🤗 Sağlık ve huzur ile kalın efenim 🕊 Not: hiç gerilemedim.

laviniyam 4 years ago

Berdel

Şehnaz & Gülşen Haşimoğlu

3 Gönderi

Merhabalarr efenim 🤗🌺 Şimdi bu kitabı neden okudum? Ilk bu sorudan başlamak istiyorum. Ama maalesef okumamın bir nedeni yok 😂 bir anda aklıma gelen ve okumaya başladığım bir kitap kendisi 😂 Şimdi baştan söylemem gerekirse roman olarak iyiydi. Yani şöyle,…devamıMerhabalarr efenim 🤗🌺 Şimdi bu kitabı neden okudum? Ilk bu sorudan başlamak istiyorum. Ama maalesef okumamın bir nedeni yok 😂 bir anda aklıma gelen ve okumaya başladığım bir kitap kendisi 😂 Şimdi baştan söylemem gerekirse roman olarak iyiydi. Yani şöyle, yazar gerçekten Urfa'da yaşıyor olabilir çünkü fazlaca töreye ve dile hakim olduğunu düşünüyorum. Bazı cümleler farklı bir dil ile yazılmıştı mesela. Bu da daha inandırıcı kılıyor kitabı. (Not: Urfa'da töre felan var mı bilmiyorum. Töre diyince aklıma direk Mardin geliyor😂) Amaaa konusunu hâlâ onaylamıyorum. Doğu tarafta kadınların geri planda tutulduğunu sözel olarak hemen hemen hepimiz biliyoruz. Bende sadece duyduğumun yalancısıyım. Bildiğim kadarı ile doğuda erkek çocuklar önemli bir rol oynuyor. Alınan gelin eğer erkek çocuk verir ise ona resmi nikah kıyılıyor ama eğer veremezse üstüne kuma alınıyor. Bir kadına yapılacak en büyük kötülüklerden biri bu olsa gerek. Karısı olarak değil de hizmetçi olarak alıyorlar galiba kadınları. Ve bilmedikleri bir şey var galiba, çocuğun cinsiyetini erkek belirler 😂 Bu kitapta da berdel ile evlenen iki kişi var. Berdel nedir felan bilmiyorum. Ama kötü bir sey onu fark ettim 😂 Konusunu kısaca şöyle anlatabilirim. Mizgin karakterinin abisi, Rezan karakterinin kardeşi ile kaçıyor. Kaçtıklarını öğrenen aileler birbirine giriyorlar ve çözüm berdel oluyor. Veeee bizim Mizgin ve Rezan evleniyorlar. Konu bunun üzerinden ilerliyor. Pişmanlıklar, hayal kırıklıkları, üzüntüler... Ama en azından kadına şiddet aşırı derece yoktu. Yanii sözlü olarak şiddet olsa da fiziksel şiddet olmaması minik bir olumlu yön diyebilirim. Çünkü işin içine fiziksel şiddet girdiğinde karakterler arasında olacak aşk midemi bulandırıyor. Her türlü midemi bulandırıyor ama fiziksel şiddet daha bir etkiliyor beni. Sana vuran ya da sana hakaret eden bir adama aşık da olmazsın. Olmamalısın. Yani daha öncelerde okudum. Şahsen ben bana tokat atan, hastanelik edene kadar şiddet uygulayan, zorla bedenime sahip olan, hakaret eden bir adama aşık olmam. Bu düşünce bile içimi bir garip yapıyor. Ben, saçımın teline zarar verse canı yanacak birini isterim doğal olarak. Sevsin. En önemlisi saygı duysun isterim. Ve işte kitaplarda olmayan bu saygı beni çıldırtıyor. O senin karın karın. Kendine gel. Ah yine sinirlendim. sakinim 😂 Her neysee. Madem bu kadar takıntılısın okumasaydın dediğinizi duyar gibiyim. Hayır hayır sözüm sadece bu kitaba değil. Bu konu üzerine çekilen ya da çekilmeyen tüm dizi ve filmlere. Haberlerde gördüğümüz onca olaya. Ve buna ek yazılan kitaplara. Hepsine sözüm geçerli. Saygı olmayan bir ilişkide tek taraftan saygı beklenilmez. Evin direği adam olmalı demeyi bilenler sağlam olmalı. Adam gibi adam olmalı. Işte sözlerim bu kategoriye girmeyenlere. Çünkü biliyoruz, görüyoruz, duyuyoruz. Yine olaydan bağımsız bir yazı yazdım ama içimde kalacağına satırlarda kalsın öyle değil mi❓😂 Her neyseee uzun lafın kısası bu kitabı alın ve kesin okuyun demiyorum. Çünkü bir kere okuyup bir daha okuyacağınızı düşünmediğim bir kitap. Vakit kaybı diyemiyorum ama töre romanları içinde güzel diyebilirim. Yani yine size kalmış. Kötü değil ama mükemmel de degil. Okuyacak olanlara ii okumalar dilerim🎉🌺📖 kitaplı günlerle kalın. Sağlık ve huzur dilerim efenim 🕊

laviniyam 4 years ago

Kayhan

Togan Gökbakar

14 Gönderi

Merhabalarrrr efenim 🤗🎉 taslaklarda yedeklediğim ama bir türlü paylaşmak istemediğim bir yorumu paylaşmak için geldim 😂 Not: Olumsuz bir eleştiridir. Kendi fikirlerim olduğu için saygı duyacağınızı umuyorum🌺 Şimdi bu filmi bitirmedim çünkü bitirmek için gereken sabır ne yazık ki bende…devamı

laviniyam 4 years ago

Karantina

Beyza Alkoç

89 Gönderi

Merhabalarr efenim 🤗🎉 Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Şimdiiii baştan belirtmem gerekirse kitap kötü değil. Gerçekten. Yani okunur mu? Boş zamanınız çok ise okunur çünkü beklediğimden çok daha ii bir kurgu çıktı. Yazım olarak basit kalsa da kurgu olarak güzeldi. Kitabı yaklaşık…devamıMerhabalarr efenim 🤗🎉 Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Şimdiiii baştan belirtmem gerekirse kitap kötü değil. Gerçekten. Yani okunur mu? Boş zamanınız çok ise okunur çünkü beklediğimden çok daha ii bir kurgu çıktı. Yazım olarak basit kalsa da kurgu olarak güzeldi. Kitabı yaklaşık 5 saatte bitirdim ve hiç ara vermedim. Vaktim vardı ve neden olmasın?😂 Birde birçok kisinin defalarca dediğine şahit olduğum bir kelimeden bahsetmek istiyorum "klasik watpad kitabı" bir bakıma evet. Bad boy. Tüm kızlar ona aşık. Havalı, etrafına fazla kaba ve okul sahibi bir baş karakter 😂 watpad' te zaten iki seçenek vardır. 1) ya baş karakter kız geveze, sakar ve eğlenceli olacak ya da 2)masum, kendini ezdiren, birçok şeye boyun eğen olacaktır. He işte Bizim kızda ilkinden. Yanii watpad kitabı algısı işte tam bu anda devreye giriyor. Çocuk havalı, kız güzel ve eğlenceli. Kurgu bakımından çok da watpad diyemeyeceğim. Yaniii daha çok mafyavari şeylere denk geldiğim için bu düşüncedeyim. Yanii en azından çocuk mafya değil 😲😲 yani umarım 😂 Birazda kurguya değinmek istiyorum. Okul salgın bir hastalık yüzünden karantinaya alınıyor ve lise öğrencileri bir kaç gün elektirik olmayan bir okulda mahsur kalıyorlar. O sıra bir cinayete şahit olan bir gurup, katili aramaya başlıyor. Kurgu bundan ibaret. (Çok uzun uzun anlatmaya da gerek yok😂) Katili ise az çok tahmin etmişim ama emin olamamıştım şahsen. ( Ilerde tahminlerimin de çürüyeceğini hissediyorum. Bakalım diğer kitaplarda ne olacak.) Watpad kurgularında sevmediğim şeylerden biri yaratılan karakterlerin 17,18 yaşlarında olmaları. Geneli böyle. Ve bende 17 yaşındayım. Okul varken tek aksiyonun okul sonrası parkta oturmaktı. Lise öncesi fazla watpad okuyan bir insan olduğumdan liseyi böyle bir yer sanmıştım 😂 yalan. Külliyen yalan😂 lisede böyle olaylar olmuyor. Hevesinizi kırmak istemezdim. Üzgünüm😂 Işte bu kurguda sevmediğim noktalardan biri de bu oldu. Tamam erkek karakterler biraz daha büyük ama zeynep karakteri tahminimce daha 18 yaşına girmemiş, benim yaşımda bir kız. ( yabancı kitapların çoğunda da bu böyle. Onlarda da hiç sevmiyorum.) Kendimi onun yerine koyuyorum ve ben böyle işlere gerçekten bulaşmazdım. Çok abartı kaçtı bu yüzden. Bence üniversitede bir kampüste olabilirdi bu olay. Hem yaş olarak daha büyük olurlardı hemde daha mantıklı kararlar verebilirlerdi diye düşünüyorum. Çünkü üniversitelerde illaki 20 li yaşlarda birileri olmak zorunda değil. Büyük insanlarda okuyabiliyor. Yani katil potansiyeli olan birçok kişi yaratılabilirdi böylece. Tabii şahsi fikrim. Sevmediğim noktalar: 1) yaşlar tutarsız 2) karakterler çok watpad tarzı( klasik watpad kitabı diyenler için yazıyorum. Benim için o çok da sorun olmuyor) 3) olay yaşa oranla fazla abartı Bunlar dışında okunabilecek bir kitap. Dediğim gibi boş vaktiniz var ise okunur. Çok hızlı okunan bir kitap. Sizi hiç yormuyor. Gayet akıcı. Uzun uzun lafın kısası, okumak isteyenler okusun😂 Okuyacak olanlara ii okumalar diliyorumm🤗🌺 Sağlık ve huzur ile kalın efenim🕊

laviniyam 4 years ago

Merhabalarrr🤗🌺 Bugün psikolojik bir yazı ile geldim. Uzun süredir atamıyordum. Yazdım ama çok fazla kaynak yoktu elimde. O yüzden çok yüzeysel yazdım. ❓Adele sendromu nedir? Adele sendromu – Aşkın güçlü, karşı konulmaz çekiciliğinin eşlik ettiği şiddetli bir zihinsel bozukluktur. Tabii…devamıMerhabalarrr🤗🌺 Bugün psikolojik bir yazı ile geldim. Uzun süredir atamıyordum. Yazdım ama çok fazla kaynak yoktu elimde. O yüzden çok yüzeysel yazdım. ❓Adele sendromu nedir? Adele sendromu – Aşkın güçlü, karşı konulmaz çekiciliğinin eşlik ettiği şiddetli bir zihinsel bozukluktur. Tabii ki, normal aşk duygusundan yavaş yavaş ilerleyen manik takıntı her zaman kolay değildir. Hastaların çoğu, sorunların varlığını reddettiği için yeterli tıbbi bakım alamıyor. ❓Adele sendromu tarihçesi: Victor Hugo'nun kızı kendisi. Akıl hastalığından muzdarip olan, dünyaca ünlü yazarın kızı olan Adele Hugo’dan alıyor adını. Genç, eğitimli ve çekici bir kız çocuğuydu. Teğmen Albert Pinson' a karşı büyülenmiş gibiydi. Ve eğer ilk başta genç adam biraz ilgi gösterseydi daha farklı sonuçlar olabilirdi. Fakat Ne yazık ki, Pinson'un ona karşı olan ilgisizlik onu durdurmadı, onu dünya çapında takip etti. Adele başka birisiyle evlenmesine rağmen, gerçek ve karşılıklı sevgilerini düşünüyordu. Ve bu durum da kızın düşünceler havuzunda boğulmasına neden oldu. Zihin karadelik gibidir. Tüm düşünceleri içine çeker ve bu düşünceler zamanla bir döngü haline gelir. Kötü düşünceler yavaş yavaş bedeni ve zihni ele geçirmeye baslar. Davranışlara kadar etki eder. Bu durum da kızın başına gelen olaylardan biri. Birine takıntılı bir derecede sevgi duyduğun zaman bu iş psikolojik soruna yol açar. Psikolojik sorun ise çevreye zarar vermeni sağlayabilir. Işte ünlü yazarın kızının hayatı da bir tımarhanede sona erdi ancak o sırada mevcut tedavi yöntemleri ve total izolasyon bile onu bir saplantıdan kurtarmaya yetmedi. Terapiler, ilaç tedavileri son dönemde bu kadar gelişmişti. O yıllarda psikoljik sorunun tedavisi çok da yaygın değildi ki türkiye çapında bakacak olursam 1990'dan sonra yaygınlaşmaya başladı. En belirgin klinikler ise 2000'den sonra açıldı. Anlayacağınız psikolojik tedaviler zor tedavi ediliyor. Bunun için hasta kişinin isteği ve arzusu gerekiyor ki terapiler olumlu sonuç versin. Tehlikeli ve Ilaç tedavisi gerekli kişileri yatakta da tedavi ediliyor. Kişi, psikolojik sorunu olduğunu bile kabullenmiyor olabiliyor. Bunun da nedeni "ben deli degilim" düşüncesi. Psikolojik sorunlar insanı deli yapmaz. Bazen yardıma ihtiyaç duyarsın ve o yardım da psikoloktan geçiyor. Psikologa gitmek kötü bir durum değildir. Eğer ihtiyaç varsa gidilmeli ve tedavi görülmelidir. Uzun lafın kısası, bir kişiye karşı psikopat derecede sevgi duyduğun zaman bu psikolojik soruna kadar gidebilir. Her şey dozunda güzel. Not: tam olarak doğru olup olmadığından emin değilim. Okuyan herkese teşekkür ederimmm🤗🌺

laviniyam 4 years ago

Ajan Salt

Phillip Noyce

26 Gönderi

Merhabalarr efenim 🤗🌺 Hazır yeni izlemişken sıcağı sıcağına yorum yazmak istedim. Baştan söylemem gerekirse ailecek izlenebilecek bir film. Bazen bunu merak edenler olabiliyor ki bende tereddüt edebiliyorum ailemle izlemek istediğim de. Bu notu da verdiğime göre yoruma geçebilirim. Film öyle…devamı

laviniyam 4 years ago

Ölü Gelin

Tim Burton

152 Gönderi

Merhabalarrr efenim🌺🤗 Bugün bahsedeceğim film, çok sevdiğim filmlerden biri. Çokkkk önceden kuzenim ile izlediğim bir filmdi ve film hakkında hiç de olumlu yorumlara sahip değildik. Yanii yaşımızın getirdiği yada türünün ne olduğuna bakmadan izlediğimiz için de olabilir bu durum. Ama…devamı

laviniyam 4 years ago

....................BİR KÜÇÜK UMUT DEMETİ....................... Güneşin doğuşu ile turuncu sarı ışıklar etrafı aydınlatmaya başlamıştı. Işık huzmeleri, perdesi açık olan evlerden içeri doluyor, izbe sokağı ışığı ile boğuyordu. Sırlarını geceye saklamak isteyenler ise güneşin batmasını arzuluyor, gece olmasını düşlüyorlardı. Güneş, Izbe sokağın…devamı....................BİR KÜÇÜK UMUT DEMETİ....................... Güneşin doğuşu ile turuncu sarı ışıklar etrafı aydınlatmaya başlamıştı. Işık huzmeleri, perdesi açık olan evlerden içeri doluyor, izbe sokağı ışığı ile boğuyordu. Sırlarını geceye saklamak isteyenler ise güneşin batmasını arzuluyor, gece olmasını düşlüyorlardı. Güneş, Izbe sokağın en sonunda, kuytu bir köşede saklanmış kutu gibi evide gördü ve ışıklarından bir kısmını da ona hediye etti. Boyası çatlak ev ışıkların hepsini zevk içinde kucaklıyordu. Sıcaklığa hasretti duvarlar. Ama sıcaklığı sadece evin dışı istiyordu. Evin içi ise soğukluğa alışmış gibi istemiyordu güneşin ışıklarını. Ve o an ışıklardan bazıları tozlu camdan içeri girmeye başlamıştı. Işığın önüne sur gibi durmuş delikli perde, ne yazık ki ışığın geçmesine izin vermiyordu. Fakat ışık inatçıydı. Bulduğu tüm kuytu deliklerden içeri usulca süzülmeye başladı. Delikli perde engel olamadı ışığın geçmesine. Çaresizce baktı duvara yansıyan ışık huzmelerine. Tek tek deliklerden yansıyan ışıklar, çatlak duvara vuruyordu. Çatlak duvar ise bu darbelere alışık değildi. Sıcaklığa alışmak istemiyordu. O sert ve soğuk beton yığını olarak kalmaya mahkumdu. Içi buz gibiydi aynı yerde yatan sahibi gibi. Soğuk zemine serdiği eski ve iplikleri çıkmış battaniyenin üstünde uzanan yaşlı adam bir kez daha öksürdü. Bu öksürük diğerinden farklı daha acı ve ızdırap doluydu. Ve buda adamı iyice telaşa sokuyordu. "Ya..." diyordu içinden, " Ya ölürsem ve kimse beni bulamazsa" Bu düşünceyi zihninden atamıyordu. Çünkü farkındaydı ki gün geçtikçe daha kötü bir hale bürünüyordu. Ayağa kalkamıyor, günlerdir aç yatıyordu. Ama kalksa bile evde yiyecek bir şey yoktu. Son ekmeğini de 2 gün önce küçük bir parça küflenmiş peynir ile yemişti. Şimdi ise karnı o kadar açtı ki sanrılar bile görmeye başlamış olabilirdi. Bunun yanı sıra damağı kurumuş, dili çatlak çatlak olmuştu. Yattığı yerden doğrulamadığı için suda içemiyordu. "Ah yalnızlık nede zor bir durummuş böyle." Diye geçirdi içinden acı içinde. Bir küçük umut bekliyordu yüce tanrısından. Son 2 gündür olduğu gibi üşüyen ve titreyen bedeni ile dualar ediyordu. Tanrısına yalvarıyordu. "Tanrım lütfen acı çektirme daha fazla bana. Bu yükler bana fazla. Terk edilmeye alıştım fakat senin yanımda olduğunu hissedeyim Tanrım. Lütfen." Hayatı boyunca terk edilmiş bir adamdı o. Önce annesi sonra eşi en son olarakta evladı bırakmıştı onu tek başına. Şimdi ise ıssız bir sokağın sonundaki minik evde oturuyordu. Evinin ne bacası yanıyor ne de sıcak bir çorbanın piştiğini belli edercesine etrafı yemek kokuları sarıyordu. O, bir köşede çaresizce ölümü arzulayan bir adamdı . Daha ne görebilirdi ki hayattan. Daha neye şahit olabilir ya da kaç yerinden daha yara alabilirdi. Ruhu acının izleri ile doluyken bir yenisine yer bulamamaktan korkuyordu. Ve çözüm ona ölüm ile geldi. Hayır ölmek istemiyordu ama sırtındaki yükler ilerlemesine izin vermiyordu. Yollar bitiyor gibiydi. Yeni yol çizecek gücü var mıydı? Işte ondan emin değildi. Amansız bir hastalığa kurban gitti bedeni ve ruhu. Önce içten fethetti kaleyi sonra ise dışa geçti hırsını alamayarak. Içindeki "Bir küçük umudun" filizlenmesi gerekiyordu. Filizlenip koca bir demet olması gerekiyordu. Ve yine ümit ediyordu ki umutlar filizlenecek, koca bir demet olacaktı. ...................Devam edecek................ Kendi yazımdır.