dostum bu kadın sürejli hoppidi hoppidi 😏😌 bu kadin bir sorun var sanirim, gyani drmek istiyorum ki hoppidimaniac falan ahaihiahaihi 😣isnt shr unbelievable
Film klasik bir nazi karşıtı film yapısı içerse de, bu yapıyı olağanüstü bir şekilde, adım adım ilerletiyor. Genel olarak senaryo oldukça basit görünüyor ama filmin sonunda karmaşık bir tabloyla karşılaşıyorsunuz. Bana göre bu karmaşıklığın verdiği haz ve filmin çarpıcı bir…devamıFilm klasik bir nazi karşıtı film yapısı içerse de, bu yapıyı olağanüstü bir şekilde, adım adım ilerletiyor. Genel olarak senaryo oldukça basit görünüyor ama filmin sonunda karmaşık bir tabloyla karşılaşıyorsunuz. Bana göre bu karmaşıklığın verdiği haz ve filmin çarpıcı bir etki yaratması, filmi üst seviyelere taşıyan etkenler.
Film baş döndürücü bir şekilde gerçekken, aynı zamanda anlatılanlarla başka bir dünyada yaşanmış hissi yaratıyor. Buna rağmen olabildiğince sert bir şekilde yaşanan vahşeti anlatıyor. Bu sertlik durumu için tokat benzetmesi yapılabilir. Seyirciye savrulan bir tokat gibi tehditkar bir anlatım var filmde. Bu özellik de filme yoğun bir karakter katıyor sinema dünyası içerisinde. Sadece bir film değil, bir tür deneyim denebilir bu yapım için. Zaten bu özellikleri taşıyan sarsıcı bir filmin, böylesine bir etki yaratması gayet olağan.
İzlenmesi ve deneyim edilmesi gereken bir film olduğu net bir şekilde belli. Özellikle son sahnede kullanılan Lacrimosa isimli parça, film için yapılmış gibi bir ahenk içerisindeydi o son sahneyle. Filmin en çok beğendiğim kısmı orası olmuştu. Sırf o kısım için bile izlenebilir bu film. Cidden bambaşka bir deneyim Gel ve Gör.
Castlevania ve Devilman Crybaby gibi Netflix animelerinin yanında ikinci sınıf kalan bir Netflix animesi. Netflix yapımı olmayan ama Netflix üzerinden izleyebildiğimiz animeleri de hesaba katarsak, belli bir sınıfa bile sokamayacağımız derece düz ve tahmin edilebilir bir senaryoya sahip olması, animeyi…devamıCastlevania ve Devilman Crybaby gibi Netflix animelerinin yanında ikinci sınıf kalan bir Netflix animesi. Netflix yapımı olmayan ama Netflix üzerinden izleyebildiğimiz animeleri de hesaba katarsak, belli bir sınıfa bile sokamayacağımız derece düz ve tahmin edilebilir bir senaryoya sahip olması, animeyi sonuna kadar izleyemememe yol açtı. Olumlu eleştiri yapılabilecek tarafları kullanılan müziklerin güzel olması ve animeyi bu müziklerle beraber seyretmemiz. Ancak müzikleri Hans Zimmer yapmış olsaydı bile güzel bir anime denilemezdi. Öğütücü gibi Netflix ne yaptıysa tüketen biriyseniz sizi tatmin edebilecek bir yapım. Eğer değilseniz izlemenizi önermiyorum.
Spoiler içeriyor
Filmi izlemediyseniz okumayın. Film hakkında söylenenler dışında düşündüğüm birkaç şeyi yazmak istedim. Bu filmin her şeyi sonda açıklayan filmlerden olduğunu düşünmüyorum. Aslında film kendini bize başından sonuna kadar anlatıyor gibi. Filmde daha çok toplumsal meseleler sert bir şekilde ele alınıyor.…devamıFilmi izlemediyseniz okumayın.
Film hakkında söylenenler dışında düşündüğüm birkaç şeyi yazmak istedim. Bu filmin her şeyi sonda açıklayan filmlerden olduğunu düşünmüyorum. Aslında film kendini bize başından sonuna kadar anlatıyor gibi.
Filmde daha çok toplumsal meseleler sert bir şekilde ele alınıyor. Filmin başındaki pompalı tüfek sahnesinde ana karakterlerimizden birisi, normal görünümlü bir aileyi katlediyor. Bunu hınç dolu ve emin bir şekilde yapıyor. Kendine olanlardan onları sorumlu tutuyor ve onları öldürmesiyle sorunlarının biteceğini düşünüyor. Bu kısımda ben, ana karakter olan kızın özellikle aile üyelerinden anneyle fazla ilgili olmasından ve diğerlerinin üzerinde pek durulmamasından dolayı anne olan karakteri, ana karakterimiz için bir anne figürü olarak gördüm. İnsanlar sürekli boşanmakta ve mağdur olan çocuklar olmakta. O mağdur olan ve hayatın kaybeden tarafında olanlardan biri de ana karakterimiz olan kız. (Filmde kızın ailesinin gösterilmemesi ve kızın yetimhaneye yerleştirilmesi, ayrıca sadece anne figürü üzerinde sorunu olmasına rağmen çocukları da öldürmesi dediklerimi destekler nitelikte. Hatta kızın aileyi öldürmesinden bir önceki sahnede, anne figürü dediğim kadın ailesindeki erkek çocukla geleceği hakkında konuşuyordu. Burada kadının çocuğuna verdiği imkanlara tanık oluyoruz. Ana karakter eve girip hepsini sorgusuz öldürdü ancak bir tek oğlana gelince durdu ve "Annenin ne yaptığını biliyor musun?" dedi. Burada o iki karakter iyiden iyiye karşılaştırılmış oluyor.)
Sonraki sahnelerde gözümüze sokula sokula (gerek yoktu) kıza musallat olan yaratığın gerçek olmadığı, kızın kendine zarar verdiği gösteriliyor. Burada ve ilerki sahnelerde kız her şeyden kendini sorumlu tutuyor. Kendinden bir türlü kurtulamıyor. Kendinden başkası olamıyor. En yakın olanından da (ikinci ana karakterimiz) uzaklaştıktan sonra kendini öldürüyor. İkinci ana karakterimiz üzerinden izlemeye başlıyoruz filmi bu sefer. Arkadaşı öldükten hemen sonra annesini arıyor ve annesi sorduğunda ise sadece aramak istediğini söylüyor. (Yine anne figürü üzerine duruluyor.) Bu karakterimiz de aynı şekilde hayatın kaybeden tarafında, annesiyle konuşmaya başladıktan kısa süre sonra, annesi yaptıkları dolayısıyla kendisinin de üzgün olduğunu söyleyip bir kötü ebeveyn sembolü oluyor. Hemen sonra ise ilk kızda olduğu gibi ikinci kız da sesler duymaya başlıyor. Az bir zaman sonra bir tür geçit bulup aşağıya doğru iniyor. Çeşitli işkencelere maruz kalmış insan fotoğraflarıyla dolu koridordan geçip en alt kata ulaşıyor, işkence odasına. Orada bir tane kadınla karşılaşıyor. İnsandan çok başka bir yaratığa dönüştürülmüş kadına yardım edip üst kata çıkarıyor.Temizleyip, biraz da olsa yardım ediyor. Sonra ölü arkadaşına bakmaya gidip yanında uyuyakalıyor.(Burada ekran kararıyor ve kurtuluşun sadece ölümle olabileceği gösteriliyor. Mahzenden çıkartılan kadını ilk ana karakterimizin iç dünyası, onun ruhunu ele geçiren düşünceler olarak düşünürsek, onları karanlıktan çekip almak ancak ana karakterin ölümüyle sağlandı.)
Uyandığında ise mahzenden çıkarttığı kadının kendi bileğini kesmeye çalıştığını görüp onu durdurmak istiyor. Çeşitli boğuşmalardan sonra eve gelen yabancı insanlar mahzenden çıkartılan kadını öldürüyor. Burada gösterilen yabancı insanlar toplumu oynuyor. (Yani zayıf her türlü yok ediliyor. Nasıl zayıf olduğu önemli bile değil. Hatta o kadının zayıf olmasını kendileri sağlamış olsalar bile.) Hemen sonrasında ikinci ana karakterimiz olan kadın saçından çekilerek mahzene sokuluyor. Düzen hiç bozulmamış gibi oluyor.(İkinci ana karakter yaratık dediğim kadını mahzenden alırken anahtara dikkat çekilmişti, sonrasında ikinci ana karakter mahzene sokulurken yine anahtara dikkat çekildi.) Ölen arkadaşı, mahzenden çıkartılan kadın ve diğer aile üyeleri aynı çukura gömülüyor.(Burada ilk ana karakterin cesedi anneninkinin üzerinde. Ayrıca sadece kız değil, o kızın ruhu da gömülerek kız sembolik olarak tamamen yok edilmiş oluyor. Bir insanın belki de en büyük korkusu. Hiç var olmamış olmak.)
Bu sefer ikinci ana karakter üzerinden çeşitli işkenceler ve baskılar izliyoruz. Mahzene girdiği vaktin hemen sonrasında "Matmazel" denen kadının ana karakterimizle konuşmasını izliyoruz. Gerçek şehitlikten ve dünyanın ötesinden bahsediyor. (Filmin incelemelerinde bulunan şeyler dışında kadınlar hakkında da bir şeyler anlatılıyor.)
Genç kadınların dünyada acı çekmeye ve buna rağmen yaşamaya, yani gerçek bir şehit olmaya en uygun adaylar olduklarını söylüyor Matmazel. Sonrasında ana karakterimiz günler boyu işkence görüyor. İğrenç yemekler yediriliyor. (Kaybeden tarafta olan insanların bir türlü yaşamasını sağlayan toplumun, kendini avutma şeklininin yansımasını görüyoruz. Onları besliyorlar ama, buna beslemek denir mi ? Sonrasında kadına şiddete tanık oluyoruz. Burada yine toplumsal bir gönderme var. Fazla detaylı düşündüğümü söyleyebilirsiniz ancak Matmazel'in kadınlar hakkında dedikleri, yazdıklarımı destekler nitelikte.) Sonrasında kız alınıp son aşamaya sokuluyor. Bir ameliyathanede derisinin, sadece yüzündeki deriler kalana dek soyulmasını görüyoruz. Hemen sonrasında kamera kızı orada bırakıp yukarıya doğru çıkıyor. Yine bir aile görüyoruz orada. Gayet normal yaşayan bir aile. (Burada normal bir evden bile ihmalkarlıklardan ve sorumsuzuluklardan dolayı devasa acılar çılabileceğini görüyoruz. Bu çok sert bir şekilde gösteriliyor. Bu acının sorumlusunun, normal olan bizler olduğu göz önüne seriliyor. ) Bir çığlık duyuluyor ve kamera yeni anne figürü üzerine gidiyor. Anne kızın başardığını, gerçekten bir şehit olduğunu sevinçle matmazele anlatıyor. Sonrasında eve doluşan insanlar, bu kutlu ana tanık olmak için şevk içinde bekliyorlar. Bu anı takdim eden adamın dediklerinden, insanların günümüzde ne kadar acı sempatizanı olduğunu anlıyoruz. Umrumuzda olan canı yanana derman olmak değil, onu takdir etmek. Her şeye rağmen yaşadığına tanık olmak. Son sahneye doğru ilerliyor kamera. Buluşmanın konuşmacısı olan adam matmazelin kapısına gidiyor ve gerçekten şehit olanın son sözlerini duyup duymadığını soruyor. Bunu defalarca farklı şekilde yapıyor. Emin olana kadar. Matmazel son sözleri duyduğunu söylüyor. Adam ne olduğunu sorduğunda "Bunu kendin öğrenmek zorunda kalacaksın" deyip kendini öldürüyor. (Burada bir acı sempatizanının yani bizin, gerçek acıya tanık olunca yaşamı terk etmeyi tercih etmemizin, onu tanımlamaktan daha olağan olduğu gösteriliyor. Sonrasında kamera yavaş yavaş kızın suratına yaklaşıyor ve film sonlanıyor.
Gereksiz ayrıntılı ve anlam çıkarma telaşında yazılmış bir metin olarak görülürse, şaşırmayacağım. Sadece filmi izlerken düşündüklerim bunlardı. Belki de sadece düz bir filmdir bilmiyorum. Her film Kubrick'in elinden çıkmış bir filmi gibi olmak zorunda değil sonuçta. Düz bir film olarak ele alırsak bir korku filmi olarak başarılıydı. Etkileyici bir anlatıma ve güçlü bir senaryoya sahipti. İzlenebilir bir film değil ama izlenmesi gerek bir film.