“Eğer içe dönükseniz sessiz olanlara yönelik önyargıların derin ruhsal acıya yol açabileceğini de bilirsiniz.” “Veya okuldayken ‘kabuğunuzdan çıkmanız’ -bazı hayvanların gittikleri her yere doğal bir sığınak götürdüklerini ve bazı insanların da tıpkı böyle olduğunu kabul edemeyen o zararlı ifade- için…devamı“Eğer içe dönükseniz sessiz olanlara yönelik önyargıların derin ruhsal acıya yol açabileceğini de bilirsiniz.”
“Veya okuldayken ‘kabuğunuzdan çıkmanız’ -bazı hayvanların gittikleri her yere doğal bir sığınak götürdüklerini ve bazı insanların da tıpkı böyle olduğunu kabul edemeyen o zararlı ifade- için dürtülmüş olabilirsiniz.”
“Bir entelektüel 1921’de, ‘Bireyin kişiliğine duyulan saygı bizimle en aşağı seviyesine ulaşmıştır,’ diyordu, ‘... Elimizde kendini ifade etme ve kişisel gelişim okulları var ancak bununla genellikle başarılı bir emlak komisyoncusunun kişiliğinin ifadesi ve gelişimini kastediyormuşuz gibi görünüyor.’“
“Ama ya aramızdaki hipertimiklere hayranlık duyuyor ancak sakin ve düşünceli benliğinizi de seviyorsanız? Bilgiyi eyleme yönelik bir tasarı olarak değil de sırf kendi hatırına seviyorsanız?”
“Bir şeye sadece yüzde elli inanıyorsan bile, yüzde yüz inanıyormuş gibi söyle. … Mükemmel cevabı düşünme. Sesini hiç çıkarmamaktansa ortaya çıkıp bir şeyler söylemek daha iyi.” (Yazarın eleştirdiği direktifler)
“Ve bazen, girişken olmak için tam olarak neden bu kadar çabalaması gerektiğini merak eder.”
“Birleşik Devletler’de sohbet, kişinin başından geçenleri ne kadar iyi öyküleştirebildiğiyle ilgiliyken Çinli biri, incir çekirdeğini doldurmayan bilgiyle karşısındakinin çok fazla zamanını almaktan tedirgin olabilir.”
“Fikrini ileri sürmekten ya da bir sohbeti domine etmektense dinlemek ve bilgi toplamakla daha fazla ilgileniyordu.”
“Ve kişisel görüşler çoğu zaman kültürel önyargıların yansımasıdır.”
“Hiçbirimiz, hepimiz kadar zeki değiliz.” (Eleştirilen bir görüş)
“Mizaç bebeklik ve erken çocukluk döneminde gözlemlenebilir olan doğuştan gelen biyolojik temelli davranışsal ve duygusal kalıplara atıfta bulunur; kişilik, kültürel etki ve kişisel deneyim bu karışıma atıldığında ortaya çıkan karmaşık tertiptir. Bazıları mizacın temel, kişiliğinse bina olduğunu söyler.”
“Belsky’ye göre, sınıf başkanı ya da okuldaki tiyatro oyununun yıldızı olmaları kaçınılmaz değilse de gerçekleşebilirdir.” (Birebir yaşandı bu, vay anasını)
“Schwartz’ız çalışması önemli bir şey söylüyor: Kişiliklerimizi esnetebiliriz ama sadece belli bir yere kadar. Mizacımız, sürdüğümüz hayat ne olursa olsun, bizi etkiler. Kim olduğumuzun oldukça büyük bir bölümü genlerimiz, beynimiz ve sinir sistemimiz tarafından belirlenir. Ancak öte yandan Schwartz’ın yüksek tepkili gençlerin bazılarında bulduğu esneklik bunun tam tersini ima eder: Özgür irademiz vardır ve bunu kişiliklerimizi biçimlendirmek için kullanabiliriz.
Bunlar birbirleriyle çelişir gibi görünüyor ama öyle değil. Dr. Schwartz’ın araştırması özgür iradenin bizi ileri götürebileceğini ama genetik sınırlarımızın ötesine sürgit bir şekilde taşıyamayacağını ileri sürer. Bill Gates, sosyal becerilerini ne kadar cilalarsa cilalasın, Bill Clinton olamaz ve Bill Clinton da bir bilgisayarla ne kadar çok zaman geçirirse geçirsin, Bill Gates olamaz.
Buna kişiliğin ‘lastik bant teorisi’ adını verebiliriz. Hareketsiz duran lastik bantlar gibiyiz. Esneğiz ve kendimizi gerebiliriz ama ancak bir yere kadar.”
“Eğer yüksek tepkili bir bebekseniz amigdalanız, hayatınızın geri kalanı boyunca, bir kokteyl partisinde bir yabancıyla her tanıştığınızda biraz zıvanadan çıkabilir. Ancak görece kolay arkadaşlık kuruyorsanız bunun nedeni, kısmen frontal korteksin sakinleşmenizi, tokalaşmak için elinizi uzatmanızı ve gülümsemenizi söylemek için orada olmasıdır. … Ancak frontal korteksin mutlak gücü yoktur; amigdalanın düğmesini tamamen kapatamaz. … Bu, yüksek tepkili pek çok çocuğun, ne kadar sosyal deneyim edinseler veya özgür irade gösterseler de yetişkinliklerinde mizaçlarının dehşetli bazı yönlerini neden muhafaza ettiklerini açıklamaya yardım eder.”
“Mizacımızın çeperlerine uzanabilsek bile kendimizi konfor alanlarımıza konumlandırmak daha iyi olabilir.”
“Esther diğerlerinin doğaçlama konuşma yeteneklerinin vergi hukukunu daha iyi kavramış olmalarının bir sonucu olduğunu ve daha fazla deneyim kazandıkça kendisinin de ‘kanatlanıp uçacağını’ varsayıyordu. Ama daha kıdemli ve bilgili bir hale geldiğinde bile bunu yapamadı.”
“Başka bir deyişle, Esther yüz yaşına kadar yaşayıp kendi alanının en iyisi olabilir ama yine de doğaçlama konuşmada zorlanabilir. Konuşma sırasında uzun süreli hafızasında duran devasa veri kütlesini kullanmada kendini her daim beceriksiz hissedebilir.”
“Tom adında bir yazılım mühendisi sözü alarak, ‘duyarlılığın fizyolojik bir temeli’ olduğunu öğrendiğinde duyduğu rahatlığı büyük bir tutkuyla tarif ediyor. ‘Araştırma burada! Ben buyum! Artık kimsenin beklentilerini karşılamak zorunda değilim. Hiçbir şekilde özür dilemek ya da savunmaya geçmek zorunda hissetmem gerekmiyor.’”
“Oldukça duyarlı kişiler maddeci ya da hazcı olmaktansa felsefi ya da ruhani tarafta olma eğilimindedir.”
“Aron’un duyarlı kişilere dair bir diğer tespiti de bazen yüksek derecede empatik oldukları yönünde. Sanki onları diğer insanların duygularından ve dünyanın gaddarlıklarından ayıran daha ince sınırlar var gibi. Güçlü vicdanları vardır. Şiddet içeren filmlerden ve televizyon programlarından sakınırlar; kendi davranışlarındaki bir kusurun sonuçlarının farkındadırlar.”
“Atmosferin sarsıcı olmasının nedeni bu kadar alışılmadık oluşu. Bu, bir yoga dersinde ya da bir Budist manastırda bulabileceğiniz bir şey, tek farkı burada birleştirici bir din ya da dünya görüşü değil, sadece ortak bir mizaç var.”
“Duyarlı insanlar sahici olduğunu düşündükleri ortamlarda herkes kadar güler ve çene çalar.”
“Kısacası içe dönükler o kadar kolay gaza gelmezler.”
“Sanki dışa dönükler ‘olanı’ görürken içe dönük akranları ‘olabileceklerin’ peşindedir.”
“Şayet bir içe dönükseniz, yeteneklerinizi kullanarak kendi akışınızı bulun. Sizde sebatın gücü, karmaşık problemleri çözme azmi ve başkalarının ayağına çelme takan tuzaklardan sakınma sağduyusu vardır. … Dolayısıyla doğanıza sadık kalın. Eğer yavaş ve dengeli çalışmaktan hoşlanıyorsanız başkalarının sizi sanki yarışmak zorundaymışsınız gibi hissettirmesine izin vermeyin. Şayet derinlikten keyif alıyorsanız genişliğin peşinden koşmak için kendinizi zorlamayın. Aynı anda birçok işle uğraşmaktansa tek bir iş yapmayı tercih ediyorsanız bildiğiniz yoldan şaşmayın.”
“Bu oryantasyon etkinliğinden birkaç hafta sonra birinci sınıf danışmanı -Stanford Tıp Fakültesi’nden bir profesör- bir grup öğrenciyi evine davet etmiş. Mike iyi bir izlenim bırakmak istiyor ama aklına söyleyecek hiçbir şey gelmiyormuş. Diğer öğrenciler şakalaşmakta ve zekice sorular sormakta sıkıntı çekmiyormuş. En sonunda evden ayrılırken, ‘Mike, bugün ne çok konuştun. Kafamı şişirdin.’ diye takılmış profesör. Mike kendini kötü hissetmiş. ‘Konuşmayan insanlar zayıf ya da eksik gibi görülüyorlar.’ diye bitirdi sözlerini kederle.” (Bu tarz şakalar gerçekten yaralayıcı olabiliyor.)
“Avrupalı Amerikalı gençlerle ikinci kuşak Çinli Amerikalı gençleri beş yıllık bir süre boyunca karşılaştıran bir çalışma Çinli Amerikalıların ergenlikleri boyunca Amerikalı akranlarından önemli ölçüde daha içe dönük olduklarını -ve bunu özgüvenleriyle ödediklerini- ortaya koymuştu.”
“Bazen ufak hikayelerimi hatırlamak için tuvalete gidip kartlarıma bakmam gerekirdi.”
“Göründüğü üzere kendi çekirdek kişisel projelerinizi belirlemek her zaman çok kolay değildir. Ve bu, hayatlarının çok büyük bir bölümünü dışa dönük normlara uyum sağlayarak geçiren ve kendilerine bir meslek ya da bir misyon seçtikleri zaman kendi tercihlerini göz ardı etmeyi son derece normal bulan içe dönükler için özellikle zordur.”
“Kendi deneyimlerime ve danışmanlık tecrübeme dayanarak kendi çekirdek kişisel projelerinizi belirlemenin üç kilit adımı olduğunu söyleyebilirim.
İlk olarak, çocukken neyi sevdiğinizi düşünün. Büyüyünce ne olmak istediğiniz sorusuna nasıl cevap veriyordunuz? Verdiğiniz özgül cevap yanlış olabilir ama altındaki dürtü öyle değildir. … O zamanlar kendinizi şimdi olduğundan çok daha iyi tanıyor olabilirsiniz. İkinci olarak, meylettiğiniz işe dikkat edin. … Son olarak neyi kıskandığınıza dikkat edin. Kıskançlık çirkin bir duygudur ama gerçeği söyler.”
“Serbest Özellik Anlaşması geri kalan zamanda kendimiz olmak karşılığında her birimizin bazı zamanlarda bir karakter canlandıracağını kabul eder. … Dışa dönük en iyi arkadaşınızın nişan törenine ve bekarlığa veda partisine katılmanız, onun da düğünden önceki üç gün süren grup etkinliklerinden kaçmanızı anlaması bir Serbest Özellik Anlaşmasıdır.”
“Ancak Serbest Özellik Anlaşması’nı en iyi yapabileceğiniz kişi -direncin üstesinden geldikten sonra- kendinizdir.”
“Dikkate değer bir çalışma, olumsuz duyguları bastıran insanların daha sonra bu duyguları beklenmedik şekillerde sızdırma eğiliminde olduklarını öne sürer.”
“Her zaman ‘iyi sohbet ettiklerini’ düşündüğü dışa dönüklerden etkilenmiş. ‘Onlar için bu zor bir iş değil.’”
“Greg, Emily’nin daha fazla çaba göstermesi gerektiğini söylüyor. Onu antisosyal olmakla suçluyor. ‘Sosyalim’ diyor Emily. ‘Seni seviyorum, ailemi seviyorum, yakın arkadaşlarımı seviyorum. Sadece akşam yemeği partilerini sevmiyorum. İnsanlar bu partilerde doğru düzgün ilişki kurmuyorlar, sadece sosyalleşiyorlar. Şanslısın çünkü ben bütün enerjimi sana vakfediyorum. Sense kendininkini herkese dağıtıyorsun.’
Ama Emily kısa sürede geri çekiliyor çünkü kavga etmekten nefret ediyor ama kendinden de şüphe ediyor. Belki de antisosyalim, diye düşünüyor. Belki de bende yanlış bir şeyler var. Ne zaman Greg’le bu konu hakkında tartışsalar aklına çocukluk anıları geliyor: okulun duygusal açıdan daha sert küçük kız kardeşine kıyasla kendisi için nasıl daha zor olduğu, biri okuldan sonra buluşmayı teklif ettiğinde hayır demekte ne kadar zorlandığı. Emily’nin çok arkadaşı vardı ama hiçbir zaman arkadaşlarıyla grup halinde gezmiyordu.”
(Devamı yorumlarda)