Bu aralar odaklanamadığım için bu gün benimle bir film izleyecek filmbuddy arıyorum, filmi daha seçmedim biriyle sözleşirsek daha kolay olur diye düşündüm 🥲
Konusunu yarım yamalak okuyup hemen başladım diziye. Böyle bir konuyla neler neler yazılabilir diye düşündüm çünkü. Hikaye bir kadının çocukluğundan beri şarkıcı/ünlü olma hayaline rağmen dış görünüşü yüzünden dışlanıp, yeteneklerinin harcanıp, toplum içinde adaletsizlik görmesi. Bir madurdan bir sosyopata dönüşmesine…devamıKonusunu yarım yamalak okuyup hemen başladım diziye. Böyle bir konuyla neler neler yazılabilir diye düşündüm çünkü. Hikaye bir kadının çocukluğundan beri şarkıcı/ünlü olma hayaline rağmen dış görünüşü yüzünden dışlanıp, yeteneklerinin harcanıp, toplum içinde adaletsizlik görmesi. Bir madurdan bir sosyopata dönüşmesine evrildi tabi.
Toplum standartlarına uymayan bireyleri dışlıyor. Her alanda dışlanan bireyler topluma karışamayan, aile ve arkadaşlık ilişkileri kuramayan, karşı cinsle sağlıklı bir ilişki kuramayan bireylere dönüşüp, zamanla daha da standartlardan daha da uzaklaşıp bir sosyopata dönüşüyor. Aslında konu çok güzel fakat ben dizide hikayenin ilerleyişini sevemedim bir türlü. Diziyi psikolojik ağırlıklı beklerken tamamen gerilim şeklinde ilerledi. Bazı yerlerde senaryonun fazla tıkandığını ve gerçek hayatta olması imkansız şeyleri zorlandıklarını hissettim.
Ana karakteri dört farklı oyuncu canlandırdı her seferinde yüzleri sesleri değişti bu takip etmesi yorucu bir şey bence izleyici için ama Kore bunu yapmayı çok seviyor. Estetikten sonra bence yeni birinin canlandırmasına gerek yoktu. Ufak plastik makyajlar yeterli olabilirdi.
-SPOİLER BİRAZCIK-
Dizide yine kadınlar birbirine düştü. Momiden intikam almaya çalışan nenemiz şöyle bir düşünse aslında oğlunun ölümünün nefsi müdafa sonucu olduğunu ve oğlunun topluma karışamayacak bir sosyopat olduğunu anlardı. Ama senaristlerimiz anneyi seçmişler kötü karakter olarak. Yıllar süren bu kin diziyi izlerken beni yordu. Pek gerçekçi gelmedi. Yine de bazılarının bu gerilimi çok seveceğini düşünüyorum. Dizinin sevdiğim yönlerinden biri her bölüm ana hikayeyi farklı bir karakterin kendi ağzıyla kendi hikayesiyle desteklemesi oldu.
İşlenen ilk cinayet mominin tacize uğrayıp polise gidememesi sonucu oldu. Çünkü polise gitse çirkin olduğu için taciz edildiğine inanmayacaklardı. Bu sahne beni çok üzdü.
Dizinin sonunda mimonun onca travmadan sonra güllük gülistanlık huzurla yaşayabileceği sanrısı ise senaristlerin papatya tarlasında yatıp kalktığını düşündürttü, yine bir Kore klasiği son bölümün son beş dakikasına kadar anamızı ağlatıp son sahneye rüzgardan savrulan bir adet beyaz perde, biraz savrulan saçlar ve onca olaya rağmen -küfür yememek için sanırım- sonsuza kadar mutlu yaşadılar mesajı tadında bir son 🥰
Pek sevemedim diziyi ama bu benim tarzım olmadığı için. Ben slice of life seviyorum. Kanlı manlı şeyler izlemek hoşuma gitmiyor. Yine de sevecek çok kişi olacaktır bence.
Siz nasıl kitap okuyorsunuz, film izliyorsunuz bilmiyorum ama ben aynı anda 5-6 kitap okur, bazılarını yarım bırakıp bir kaç ay sonra devam ederim. Aynı anda bir sürü diziye başlayıp canım hangisini isterse o gün onu izleyerek devam ederim. Bazen tek…devamıSiz nasıl kitap okuyorsunuz, film izliyorsunuz bilmiyorum ama ben aynı anda 5-6 kitap okur, bazılarını yarım bırakıp bir kaç ay sonra devam ederim. Aynı anda bir sürü diziye başlayıp canım hangisini isterse o gün onu izleyerek devam ederim. Bazen tek birisinde takılıp bir kaç günde bitirdiğim de olur ama bu nadirdir. Bu kitap da benim yarım bıraktığım kitaplardan biriydi. Ve bu gün elime alıp kalanını bitirdim. Kitabı yazarlıkla ilgilendiğim için değil, bir şeylerin kamera arkasını hep merak ettiğim için okumak istemiştim. Genelde beğendiğim bir film/dizi olursa bitirir bitirmez kamera arkasını aratıp ürünü ortaya çıkarma sürecini çok severek izlerim. Bu kitabı da Haruki Murakaminin kitaplarının doğuşunu merak ettiğim için almıştım.
Kitap sadece yazar olan/olmak isteyen kişiler için değil bence bir şeyler "üreten" tüm insanlar için okuması keyifli ve öğretici bir kitap olacaktır.
Haruki Murakami kitabın adı gibi yazarlık mesleğini 7/24 yoğun bir mesaide yapıyor. Ve bu kitabı okuduktan sonra yazarlık gözümde daha zor bir meslek haline geldi. Ama bu yolculuğunu anlatırken bence oldukça mütevazi konuşmuş. Hatta kitabın sonunda "... Ben her yerde karşılaşabileceğiniz türde sıradan insanlardan biriyim. Yolda yürürken fark edilmediğim gibi, restoranda da genelde en kıyıda köşede kalan masaya yönlendirilirim. Eğer roman yazmasaydım kimsenin dikkatini çekmezdim..." şeklinde bahsediyor kendinden. Belki de onu bu kadar ünlü yapan, merakımızı cezbeden yazarlık yeteneğinin yanında bu sıradan gördüğü kişiliğidir 💕
Koku hafızası çok kötü birşey değil mi, artık konuşmadığınız birinin kokusunu yanınızdan geçen birinden alıyorsunuz ve durup dururken kalbiniz tekrar kırılıyor anılar beyninize hücum ediyor ama toplum içinde olduğunuz için de dışarıdan bir şey belli etmemeye çalışıyorsunuz...
Kitabı okurken Gabriel Garcia Marquez'in Yüzyıllık Yalnızlık kitabına çok benzettim. "Büyülü gerçeklik" deniliyor bu akıma, kurgusal olarak normal romanlara benzemiyor ve akışı yakalamak, karakterleri öğrenebilmek için kitabı dalmadan, hiç bir satırı atlamadan okumanız gerekiyor. Üstelik bu kitabın karakter haritası da…devamıKitabı okurken Gabriel Garcia Marquez'in Yüzyıllık Yalnızlık kitabına çok benzettim. "Büyülü gerçeklik" deniliyor bu akıma, kurgusal olarak normal romanlara benzemiyor ve akışı yakalamak, karakterleri öğrenebilmek için kitabı dalmadan, hiç bir satırı atlamadan okumanız gerekiyor. Üstelik bu kitabın karakter haritası da yoktu yani aklınızda tutmanız gerekiyor :) Benim için okurken oldukça zordu. Alışamadığım bir tür malesef. Kitap Palu ailesini andıran bir ailenin hikayesini anlatıyor. Çok fazla bahsetmek istemiyorum içerikten. Karakterler zihninizde kitabın yarısını geçince üç boyutluluk kazanmaya başlıyor . Romandan kopmamanız için bir kaç gün içerisinde okuyup bitirimenizi tavsiye ederim. Yüzyıllık Yalnızlık gibi bir çok metafor ve mesaj içermesine rağmen ben hikayeyi anlamaya ve zihnimde canlandırmaya uğraşırken çözümlemeye pek kafa yoramadan okudum. Bu tür romanları sevenler için bence mükemmel bir kitap tavsiyesi olacaktır. Yüzyıllık Yalnızlık'ı okurken zorlandıysanız tavsiye etmem 🌸
Filmi biraz konusu için biraz da Robert Williams'ı izlemek için seçmiştim. Belki de alanımdan dolayı daha fazla ilaçlarla ilgili sahne bekledim fakat daha çok doktorun hastalarla ilişkisiyle ilgiliydi. Baş rollerin oyunculukları güzel olsada yan karakterlerin oyunculukları kötüydü. 90'ların mizahı abartılı…devamıFilmi biraz konusu için biraz da Robert Williams'ı izlemek için seçmiştim. Belki de alanımdan dolayı daha fazla ilaçlarla ilgili sahne bekledim fakat daha çok doktorun hastalarla ilişkisiyle ilgiliydi. Baş rollerin oyunculukları güzel olsada yan karakterlerin oyunculukları kötüydü. 90'ların mizahı abartılı tepki vererek güldürmeye çalıştırması bende pek işe yaramadı. Bir sonraki sahneyi genelde tahmin edebiliyorsunuz izlerken, senaryo çok tahmin edilebilirdi, sıkıldım izlerken.
Belki ailecek izlenecek bir film olabilir.