Aslında müzikal filmleri çok izlemesem de seviyorum. Eskiden bilmiyorum hatırlar mısınız, Disney de lise öğrencilerinin oynadığı masaların üzerine çıkılan müzikal filmler vardı. Onları izlerken çoğu çocuğun da benim gibi onlara eşlik ettiğini düşünüyorum. 💃💃 Nedendir bilinmez o zamandan beri izlediğim…devamıAslında müzikal filmleri çok izlemesem de seviyorum. Eskiden bilmiyorum hatırlar mısınız, Disney de lise öğrencilerinin oynadığı masaların üzerine çıkılan müzikal filmler vardı. Onları izlerken çoğu çocuğun da benim gibi onlara eşlik ettiğini düşünüyorum. 💃💃
Nedendir bilinmez o zamandan beri izlediğim müzikal filmler bir elin parmağını geçmez belki ama bu filmle birlikte geçeceğine eminim.
Gerçi müzikal dendiğinde her zaman benim aklıma neşeli, mutlu, hayatlarından inanılmaaz zevk alan insanlar gelir. Hepsi çok mutludur, zengindirler, hayatta problem ettikleri tek şey ilişkilerdir. Ama bu film böyle değildi, keşke olsaydı…
Bu arada oyunculardan da bahsetmesek olmazdı. Filmin başrolu Björk isimli müzisyen ablamızda ve filmdeki çoğu müzikalde kendi bestelerini okuyor. Çok da güzel bir oyunculuğu vardı, ben çok beğendim.
Diğer bahsetmek istediğim oyuncu Yeşil Yol ’dan tanıdığımız sevimli, sevdiğimiz David abimiz bu filmde de bana kendisini bi’ o kadar nefret ettirdi.
( Konuya geçmeden bu kadar uzun bir yorum olacağını tahmin edemedim. Aşağıda sadece konuyu kısa(!) bir şekilde anlattım eğer vaktiniz yoksa peşin peşin söyliyim filmi öneriyorum. Okuyup okumamak size kalmış 😊😊)
Genel filmin konusunu anlatmak gerekirse; müzikal aşkıyla yanıp tutuşan annemizin, gözüyle ilgili çok da ufak sayılamayacak bi’ sıkıntısı var. Gözlük kullanıyor fakat onunki çok daha büyük boyutlara ulaşmış ve gözünü kaybetmek üzere. Aynı şekilde kalıtsal olan bu göz problemi ne yazık ki oğlunda da var.
Annemiz bir yandan yorucu işinde harıl harıl çalışırken bir yandan da hayallerini süsleyen tiyatro kursuna gidiyor. Gerçi işyerinde bile o yoğun iş makine sesleriyle bile kendi hayal dünyasında mutlu olabiliyor. Ne güzel! 🌸
Anne oğul birlikte komşularının bahçelerindeki bir karavanda kalıyorlar ve hayatları bir nevi güzel denilebilir. İşi, oğlu ve dostlarıyla güzel bir hayat yaşamakta yani yaşamaktaydı olaylar gelişmeden önce.
Gelişen ani olaylar, verilen kararlar, yapılan hatalar sonu olmayan bir yola sürüklüyor bizi. Bu yolda sinirden kudurduğunuz da oluyor, ağlamaktan gözlerinizin şiştiği de.
Neyse ya çok uzun oldu, izleyin işte..😂😂
#######
-Görebiliyor musun?
+Görülecek ne var ki..?
######
-Neden gözün kapalı yürüyorsun?
+Bütün yolları ezberledim.
-Ama düşebilirsin!
+Bütün düşüşleri de ezberledim.
######
Bu kesinlikle yazarken en zorlandığım filmlerden. Beni çok etkileyen ve ne zaman bu filmle ilgili bir şey görsem içimi burkulur, sebepsiz ağlayasım gelir. Kesinlikle bir çok kişinin izlemesi gereken film, aslında bize o kadar çok şey anlatıyor ki... Annenin trajik…devamıBu kesinlikle yazarken en zorlandığım filmlerden.
Beni çok etkileyen ve ne zaman bu filmle ilgili bir şey görsem içimi burkulur, sebepsiz ağlayasım gelir. Kesinlikle bir çok kişinin izlemesi gereken film, aslında bize o kadar çok şey anlatıyor ki...
Annenin trajik bir şekilde Lilya'yı tek başına bırakışıyla başlıyor film. Sonrasında da olanlar oluyor zaten. Zorbalıklar,parasızlık ve sonrasında dinen bir yalnızlık. Bu yalnızlığı dindiren de sokaklarındaki kendinden yaşca küçük Volodya.
Neyse ya izleyin işte.
*****
-Bak
-Bu nedir ?
- Bu senin Noel hediyen.
-Hangisi?
-Bunun hepsi. Evler,arabalar,sokaklar,rüzgar... hepsi senin. Ne istiyorsan yapabilirsin.
-Üzgünüm ama bunun güzel bir hediye olduğundan şüpheliyim. Rüzgarlı ve sis var. Hava da çok soğuk. Ve bu dünya o kadar da güzel değil.
*****
"İnsan ne için yaşar?" "Yaşadığı için yaşar, bir neden olmadan." "Öyle bir şey olmaz, bir anlamı olmalı." "Anlamı olmasa da herkes yaşam sigortası yaptırıyor. Ölmek istemediğimiz için yaşıyoruz o kadar." Kanguru Defteri-Kobo Abe
Uzun zamandır yoktum. Sınavın erkene alınmasıyla habersiz çekip gittiğim bu platforma yeniden geldim. Gittiğimden beri gerçekten bir çok yeni güncelleme gelmiş ve alışmaya çalışıyorum. Gittiğimde fazladan izlediğim bir kaç film için yorum yapmayı bekliyordum. Bu dönemde de o filmlerin üstüne…devamıUzun zamandır yoktum. Sınavın erkene alınmasıyla habersiz çekip gittiğim bu platforma yeniden geldim. Gittiğimden beri gerçekten bir çok yeni güncelleme gelmiş ve alışmaya çalışıyorum.
Gittiğimde fazladan izlediğim bir kaç film için yorum yapmayı bekliyordum. Bu dönemde de o filmlerin üstüne de pek bir şey koyamadım. Bu yüzden yorum bekleyen filmlerimden biri olan Trash filmiyle giriş yapmak istedim. Aslında yorum düşünürken hiç böyle bir şey yazmayı planlamıyordum ama bu da böyle olsun. Açıkçası çok da uzun tutmayacağım sizi.
Rafı ilk indirdiğimde izlenecekler listeme koyup unuttuğum bir filmdi. Daha sonra film çokluğundan izleyecek film seçemeyip film çarkı yaptım ve çevirdiğimde bu film çıktı. Hiç düşünmeden çok da bir şey beklemeden izlediğim bir filmdi. Belki de beğenmemin sebebi bu. Çok da ayılıp bayılmayacağınız vakit geçirmezlik bir film.
Neyse ben gidip biraz Raf da dolaşayım... (Bu arada baya özlemişim)
Yaşamaya Dair Yaşamak şakaya gelmez, Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın Bir sincap gibi mesela, Yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, Yani bütün işin gücün yaşamak olacak. Yaşamayı ciddiye alacaksın, Yani o derecede, öylesine ki, Mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın…devamıYaşamaya Dair
Yaşamak şakaya gelmez,
Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
Bir sincap gibi mesela,
Yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
Yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
Yani o derecede, öylesine ki,
Mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
Yahut kocaman gözlüklerin,
Beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
Insanlar için ölebileceksin,
Hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
Hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
Hem de en güzel en gerçek şeyin
Yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
Yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
Yaşamak yanı ağır bastığından.
•Evet, bu paylaştığım şiir Nazım Hikmet'e ait ve çok sevdiğim bir şiir. Aslında bu şiirden önce Fazıl Say'ın Nazım Oratoryosu ile tanıştım ve sonra oratoryonun içindeki tüm şeyleri yalayıp yuttum. Herkese de tavsiye ediyorum.😊
Evet,bu hafta izlediğim şeylerden dördü de bu seriye ait. Nedense hep ertelediğim, izlemeye vakit bulamadığım bu animasyon serisine bu hafta yer verdim. Çok da güzel yaptım. Kesinlikle çok başarılı olan bu animasyon size kendini çok akıcı bir şekilde izlettirirken kesinlikle…devamıEvet,bu hafta izlediğim şeylerden dördü de bu seriye ait. Nedense hep ertelediğim, izlemeye vakit bulamadığım bu animasyon serisine bu hafta yer verdim. Çok da güzel yaptım.
Kesinlikle çok başarılı olan bu animasyon size kendini çok akıcı bir şekilde izlettirirken kesinlikle heyecanlandıracak ve dostluk kavramını tam anlamıyla hissettirecek.
Dayanamayıp hepsini izlenmeme ne demeli peki? Kendimi durdurup yavaş yavaş izlemeyi planlarken düştüğümüz duruma bak.😂
Filmin müzikleri de bambaşkaydı bu arada. Bu ayrıntıyı da atlamamak gerek. Ayrıca dört filmin de seneryosu birbirinden güzeldi. Hep bir tatlı sona bağlanan aksiyon. Bu yorumu da ilk filme yazma nedenim her şeyin başlangıcı olması.
Nedense film bitince oyuncakların gerçekten (şaka yapmıyorum, gerçekten) canlı olduklarına inanmam bana Harry Potter da yaşadığım şeyleri hatırlattı. Aynı duygular ...😂😂
Son olarak değinmek istediğim bir konu; filmin Türkçe dublajının mükemmel olması. Siz benim Tom Hanks'a olan hayranlığımı (ilk incelemelerimden) biliyorsunuz. Orjinalini ne kadar Tom Hanks seslendirse de dublajlı izledim valla. Çok da beğendim, baya başarılı bir iş çıkarmışlar.
Zaten kendini çokça ispat etmiş bu esere fazla bir şey deme gereksinimi duymuyorum açıkçası.(!)
Açın izleyin efenim.😊👍
Önerilir.✔✔