Günahkârım, giriftâr-ı hevâyım Yâ Rasûlallah Kerem kıl ki kapında bir gedâyım Yâ Rasûlallah. -Lâedri. (Günahlara batmış, heveslerinin esiri olmuş biriyim ey Allah'ın elçisi; buna rağmen kapına gelmiş bir dilenciyim, kerem eyle şefaatini göster.)
Baîdim sûretâ mânen karîbim Ya Rasûlallah Bu yüzden kendi şehrimde garîbim Ya Rasûlallah. -Lâedri (Görünüşte uzağım ama yürekten sana çok yakınım ey Allahın elçisi; o kadar ki bu yüzden kendi şehrimde bile gurbette gibiyim.)
"İstem, yetersizlik duygusundan kendini sıyırıp bir yeterlilik duygusuna ulaşma yolunda ruhta algılanan kıpırtıdır. Böyle bir amacı göz önünde bulundurup ona erişme çabasını 'istemek' diye nitelendirmekteyiz. Her isteyiş, bir yetersizlik duygusuyla ilgilidir, insanda bir doyum, bir hoşnutluk sağlama eğilim ve dürtüsünün…devamı"İstem, yetersizlik duygusundan kendini sıyırıp bir yeterlilik duygusuna ulaşma yolunda ruhta algılanan kıpırtıdır. Böyle bir amacı göz önünde bulundurup ona erişme çabasını 'istemek' diye nitelendirmekteyiz. Her isteyiş, bir yetersizlik duygusuyla ilgilidir, insanda bir doyum, bir hoşnutluk sağlama eğilim ve dürtüsünün doğmasına yol açar."
-İnsanı Tanıma Sanatı, Alfred Adler.
“Dinin ahlâk çağrısı ve sanatın kavrayış çağrısı dünyaya biz insanların ehliyeti dahilinde biçim verebildiği için değil, biz insanların kurtuluşuna giden yolu açtığı için önem ve değer sahibidir. Wittgenstein, 'Felsefe dünyayı olduğu gibi bırakır.' dediğinde, tedbirin takdiri değiştirmeyeceği düşüncesine yaklaşmış oluyor."