Benim, içinde Alan Rickman, Johnny Depp, Helena Bonham Carter ve Tim Burton bulunan her filmi izlemek zorunda hissetme hastalığımı cümle alem duydu artık. Alan Rickman'ın izlemediğim az sayılı filmlerinden biriydi bu da. Hiç bir yerde bulamıyordum. Ama ne yaptım ne…devamıBenim, içinde Alan Rickman, Johnny Depp, Helena Bonham Carter ve Tim Burton bulunan her filmi izlemek zorunda hissetme hastalığımı cümle alem duydu artık. Alan Rickman'ın izlemediğim az sayılı filmlerinden biriydi bu da. Hiç bir yerde bulamıyordum. Ama ne yaptım ne ettim buldum, izledim.
Konusu çok hassas ve hoş bir konu. Üzerinde duruş şekillerini çok beğendim. Filmin başına da değinmek istiyorum çünkü çok sevdim. Film, bir anlatımla değil de direk olaylarla başlıyor. Daha doğrusu asıl olaydan, Jamie'nin ölümünden, sonra. Nina'nın çektiği acıyı belli etmeme ve günlük hayatına aynı şekilde devam etme çabasını görüyoruz en başta. Dolayısıyla daha kim olduğunu bile bilmeden biz de özlüyoruz Jamie'yi.
Filmi izlemeden önce zibilyon tane röportajını izlediğim için Jamie'nin nasıl biri olacağını az çok biliyordum ama filmde bunu tahmin etmek çok zor. Sadece geri gelsin de Nina mutlu olsun istiyoruz. Eh, zaten Jamie de geri geliyor.
Her şeye rağmen sonundan o kadar şikayetçiyim ki! Özellikle son sahnenin, filmin akışına hiç de uymadığını savunuyorum. Bir şekilde "ölenle ölünmez" demeye çalışmışlar, belki de başarmışlardır. Fakat bu benim hiç hoşuma gitmedi. Evet, ölenle ölünmez ama bir zamanlar var olduğunu unutmamak da gerek.
Bana kalırsa bu kötü sona rağmen içinizi aynen bir soba gibi ısıtıyor bu film. Ayrıca benim içimde kocaman bir yazma isteği oluşturdu. Nerden buluyorsanız bulun ve izleyin bunu.
Filmi ne zorluklarla izledim bir de onu anlatayım... Bulmak zaten çok zor oldu. Sonra Türkçe altyazı tamamen yanlıştı, sinirlerimi bozdu ben de kapattım altyazıyı. İngilizce altyazıda da yanlışlar vardı, onu da kapattım. Tam dedim "Huzurla izleyeceğim şu filmi." ekran yeşil oldu. Ama pes ettim mi? Hayır! Ekran yeşil meşil demedim o şekil izledim filmi. Değdi mi? Kesinlikle!
Dikkat! Bu noktadan sonrası filmi izlemiş minnacık kesim içindir. Spoiler mağduru olmak istemiyorsanız burdan sonrasını okumayın.
Öncelikle önemli bir soru. Sizce de Nina'nın Jamie'yi unutup başka bir adamla hayatına devam etmesi biraz garip değil mi? Evet, hayatına devam etmeli ama bunu Jamie'nin yerine başka birini koyarak yapmamalı bence.
Daha film bitmeden arkadaşlarıma ağlayarak "Bu filmi izleyin!" diyerek ses kaydı attım. En sonda, Jamie el sallayınca (bu sahnede Jamie'ye o kadar çok üzüldüm ki!) "EL SALLADIIĞĞ" diye ağlamaya başladım...
Kesinlikle Alan Rickman oynadığı için demiyorum, çok güzel filmdi...