👹|ÇOK MANYAK Bİ FİLMDİ!!!!! Ben olacaklardan habersiz minnoş tweetyli pijamalarımı çekmiş panduflarımı ayağıma geçirmiş sakin sakin film izlemeyi amaçlıyordum.. amaaaa - Sinema hocamız ama kendinden önceki cümlenin katilidir demişti.. - filmi ağzım açık izledim,anladım mı orası meçhul ... ki zaten…devamı👹|ÇOK MANYAK Bİ FİLMDİ!!!!!
Ben olacaklardan habersiz minnoş tweetyli pijamalarımı çekmiş panduflarımı ayağıma geçirmiş sakin sakin film izlemeyi amaçlıyordum.. amaaaa - Sinema hocamız ama kendinden önceki cümlenin katilidir demişti.. - filmi ağzım açık izledim,anladım mı orası meçhul ... ki zaten ilk önce yanlış filmi açmıştım. Müthiş..
İzledikten sonra biraz sindirmeyi bekledim.. Birkaç analiz okudum.. izlerken aldığım notları öneme koydum vee başlıyorum.
Öncelikle yönetmene değinmek istiyorum. Švankmajer,Pragda doğmuş yaşadığı yerin kafkaesk havasını ciğerlerine doldurmuş ve bize bunu eserlerinde de yansıtmış..
8 yaşında ona hediye edilen kukla tiyatrosu şu anki eserlerinin temelini oluşturmuş.. (canım arkadaşlarım bana da hayatımı değiştirecek hediyeler almaya ne dersiniz ?!?!? )
Sürrealist,kapitalizime karşı,grotesk tarzı benimsemiş bi alfa..
Filme başlangıç olarak Švankmajer'in kendi yarattığı Faust hakkındaki cümleyi aktarmak istiyorum :
"Herkes bir gün kurumsallaştırılmış 'mutluluğun' küçük vaatlerine boyun eğmek ile medeniyetten ayrı bir adım atarak buna isyan edip sonuçlarına da katlanmak seçenekleri arasında kalacaktır."
Bu cümleyi okuduğumda film daha anlaşılır bi hal aldı aslında..
Eser bizi yolda herkesin eline tıkıştırışan el ilanları ile karşılıyor.. kimimiz alıyor,bakıyor ve atıyoruz. Kimimiz hiç almıyoruz bile.. Fakaaat bir kısım var alıp merak eden ve peşine düşen işte film bu kısmı ele almış.
Faust,aldığı ilanı (aslında haritada gösterilen işaretli bi konumun olduğu kağıt) önemsemiyip atar.. tekrar tekrar karşısına çıkar vee maceraya atılmasına olanak sağlar.
Kuklalar ve kilden yapılar,
Yönetmenin kapitalizme karşı çıktığı noktayı burda alabiliriz. Bu kuklalar el yapımı,kilden insan oluşumu da keza öyle..
İyiliğin ve kötülüğün birbirine geçtiği bi dünyada yaşıyoruz. Film de bu noktayı teatral bi şekilde ele alıyor ama ele alış biçimi alışılmışın-çoğu filme göre- biraz dışında. Bunları bize obje ve imgelerle onların kendine has anlatım tarzıyla izleyiciye sunuyor.
Kötülük denilince akılda şimşekler çakıp Lucifer geliyor.. Lucifer varsa;hizmetkarı mephistopheles , o varsa ;cehennem ,cehennem varsa;cennet, cennet varsa;melekler vs vs vs...
Faust haritadaki işaretli yere gidince bi tiyatroda olduğunu fark ediyor.. eline aldığı metni okuyup faust karakterini oynuyor.. yani aslında yaşananlar gerçek mı yoksa Faust'un hayali mi ?
Bizler palto giymiş kuklalar mıyız ? Dünya da bi cehennem mi ? Verdiğimiz kararlar geri dönüşümü olmayan birer intihar mı? Ruhumuz satılık mı? Kimler emellerine ulaşmak için ruhunu şeytana satıyor? Benim yaşadığım şeyleri başka kimler yaşıyor ? Planlanmış bi hayat mı yaşıyoruz hepimiz ? Bu sorulara nasıl cevap bulacağız ?