Popüler kültürün yücelttiği yücelikte değil ama şişirilmiş balon da değil. Popüleritesinin nedeni bariz. Farklı kesimlere hitap edebilen ve farklı türlerin ortak noktası Matrix. Öncelikle dümdüz bilim kurgu izlemek isteyenler izleyebilir, ben aksiyon istiyorum diyenler kafasını yormadan izleyebilir, yok ben felsefesine…devamıPopüler kültürün yücelttiği yücelikte değil ama şişirilmiş balon da değil.
Popüleritesinin nedeni bariz. Farklı kesimlere hitap edebilen ve farklı türlerin ortak noktası Matrix.
Öncelikle dümdüz bilim kurgu izlemek isteyenler izleyebilir,
ben aksiyon istiyorum diyenler kafasını yormadan izleyebilir,
yok ben felsefesine dalmak, repliklerde anlam aramak istiyorum diyenler izleyebilir,
biraz da romantiklik ekledik mi? Güzel.
Konu ya buradan girdim çünkü filmi bu kadar duyup felsefesini yapanları gördükçe neden bu kadar popüler diye düşündüm ve seriyi izlemeye karar verdim. Ve ilk sorumun cevabını çok geçmeden buldum.
Ve bende yukarıda belirttiğim sorulardan işin '' felsefesine'' yönelmeye karar verdim.
Matrix in felsefesini tam olarak anlayabilmek için önyargısız bakılmalı olaya, zaman en önemli detay gözümde.
Günümüzden 22 yıl öncesi için çekilmiş bir filmin felsefesini bugün anlamaya çalışmak basit kaçabilir ki başta bu hataya düştüm. Henüz başlangıçta Morpheus, Matrix yalanından kurtarılmış Neo ya gerçekliğini sorgulatır, dillere destan olan
'' simülasyon teorisi''nin gerçek olduğunu anlatır. Şimdi ben bu sahneden sonra- beyin boşlukları tamamlamayı sevdiğinden- direkt hikayeyi kavradığımı düşündüm; tamam işte verilen mesaj yaşanılan dünyanın simülasyon olabileceği, aslında hepimizin duyuların yanılgısında yaşadığını ve uyanması zor bir '' rüyanın'' içinde yaşayıp gittiğimiz gerçeğini konu alıyor yargısına vardım.
Ama bu kadar basit olmamalısın Matrix.
20 yılı aşkın geçmişin bu mu? Diye geçirirken bingo! Bu film 99 yapımı arkadaşlar, henüz İnternetin gelişimini tamamlamadığı bilgisayarların hayatlarımızın( ben değil, yoktum daha) merkezinde olmadığı bir dönem.
Siz böyle bir zamanda insanların gerçekliğini mevcut teknolojileri kullanarak sorgulatırsanız ve mevcut sinemaya farklı bir iş sunarsanız sıyrılmamanız olanaksız.
İyi de zamana niye bu kadar taktın, bundan önce çekilen bilimkugu filmleri yok muydu? Diye sorabilirsiniz bende sordum. Ama Matrixin farkı da burada zaten. Bu seri klasik bir bilimkurgu serisi değil, felsefesini daima el üstünde tutan imgelerle bir çok şey anlatan bir seri.
İmge demişken değinmeden geçemeyeceğim, gerçekten çok hoş detaylar var. Mesela bindikleri gemi isminin anlamı, Morpheus un yunan mitolojisinde düşler tanrısı olması ya da Neo nun kaldığı odanın (101) 1984 kitabındaki odaya yaptığı gönderme.
Gibi bir çok hoş detay var. Ama her şeyden de bir sonuca varmayalım şimdi.
İnternete okuduğum teoriler, göndermelerin çoğunu Wachowskiler düşünmemiş bile olabilir.
Film üçleme olduğu için bunun teslis inancına gönderme olduğunu söyleyenleri gördüm bir kaç site de ( bu arada trinity ismi buna göndermedir.) şimdi serinin dördüncü filmi çekileceği açıklanınca üzülmüş olabilirler. Ama üzülmesinler bende bir teori buldum! 4.film çekiliyor çünkü film serisi 4 büyük meleğe gönderme yapıyor. Aslında tüm film bunun üstüne kurulu(!) Neo bir peygamber rolünde, evet evet morpheus da vahiy getirmiyor mu zaten? Ee trinity desek zaten teslis inancı ortada.
Bakın bende bir teori ürettim. Zaten başta da bunu söylüyordum. Matrix bu olaylara çok müsait herkes bir şeyler bulabilir kendinden. Dövüş sanatında kung-fu nun ön planda olması, filmin uzak doğu'ya yaptığı göndermeler, bir çok kültürün kendinden bir şeyler bulmasına olanak sağlıyor. Evrenselliğini de buna bağlıyorum, Matrix tüm insanları aynı çatı altında toplayıp;'' bakın size sizi gösteriyorum'' diyor.
Bir şeyden daha bahsetmeliyim filmin diyalektik üzerine kurulduğunu bir çok nokta da hissettim. Neo her sorunda bir yol seçmek zorunda kalıyor mutlaka iki zıt yol ve seçecek bir ''One'' ( Neo) var.
Spesifik bir örnek vermek gerekirse meşhur hap mevzusu; kırmızı mı, mavi mi?
Gerçekliği mi seçeceksin yoksa uyumaya devam mı edeceksin? Neo gerçek için maviyi seçer tabii ki. Ama seçince neler olabileceğini bilse yine seçer miydi? Bu da ayrı konu.
Başka bir zıtlık Agent Smith. Neonun tam olarak zıttı, uyanan insanların(ne kadar insan) düşmanı. Burada da yine iyilik-kötülüğe gönderme yapılıyor. Basitçe Neo iyiyi Smith kötünün temsili(ying-yang)
Ama bu da ayrı bir soru kafamda iyilik-kötülük kavramları ve seçimler?
Matrix evrenin deki kim özgür? Uyuyanlar geç. Uyananlar desek onlar da bir programın parçası ne kadar özgürler? ( yaşadıkları şehir zion da programın bir paçası çünkü) ajanlar desek onları da geç bir nevi Matrixin bekçileri. İnsanları bu duruma getiren makineler desek insani özellikleri sahip olamaz onu da geç. Ee ne kalıyor elimizde hiç bir şey.
Ama şöyle bir çözüm de var kafamda:
Matrixi oluşturan kim? Makineler.
Makineleri yaratan kim? Gerçek insanlar
Matrix te yaşayanlar kim? Yapay insanlar.
Demek ki Matrix evrenine baktığımızda özgür iradeden bahsetmek oldukça güç. Ortada elle tutulacak ''gerçek bir insan'' yok. Gerçek insan kim peki? Biz mi ya biz de bize hükmeden bir uygarlığın hizmetindeki kod parçalarından ibaret...
Şaka şaka yeter bu kadar simülasyon.
Uyuma zamanı. Ama zaten uyuyorsak(!)