4/5 (ama favori metinlerimden birkaçını buldumm) Şu sıralar “Gog” romanıyla meşhurlaşan Giovanni Papini’nin hayat, ölüm, din, felsefe, aşk, geçmiş, gelecek üzerine yazdığı metinlerden oluşan iki ciltlik derlemesinin ilk kitabı. Ve kendisi hayatımda okuduğum en orjinal kaleme ve kurgulara sahip yazarlardan…devamı4/5 (ama favori metinlerimden birkaçını buldumm)
Şu sıralar “Gog” romanıyla meşhurlaşan Giovanni Papini’nin hayat, ölüm, din, felsefe, aşk, geçmiş, gelecek üzerine yazdığı metinlerden oluşan iki ciltlik derlemesinin ilk kitabı.
Ve kendisi hayatımda okuduğum en orjinal kaleme ve kurgulara sahip yazarlardan biri desem hiçbir şekilde abartmış olmam.
İlk ciltte maximum 10-15 sayfayı geçmeyen metinlerden/öykülerden oluşan 3 farklı yıllarda yazılmış 3 kitap var. Edgar Allan Poe gibi gotik tonlu ama korku imgeleri yerine daha çok ruh, zihin ve ölüm hakkında sıra dışı kurgular oluşturan felsefi bir yazar kendisi. Ayrıca duygu iletimi de çok çok başarılı yani kafanızı verip okuduğunuzda gerçekten 5 sayfada size 6-7 tane duygu yaşatıp şoka sokabiliyor.
Şu ana kadar okuduğum favori öykü/metinlerden bir kaçını keşfetmiş oldum. Bunlar:
- Hasta Centilmenin Son Ziyareti
- Bir Havuzda İki İmge
- Geri Verilmemiş Gün
- Neden Beni Sevmek İstiyorsun? Oldu.
Aktardıkları duygular ve düşündürdükleri derin konularla bu 4’ünü herkese öneririm. Çok güzellerdi. Kitabı bir kitapçıda (tabi açıldıklarında 🥲) görürseniz bunlardan birini okuyuverin diye öneririm ona göre almak istediğinize istemediğinize karar verirsiniz muhtemelen kısalar zaten.
Yazar, hayatı boyunca dinler, felsefi akımlar, siyasi görüşler (faşizm gibi :/ ) ile ilgilenmiş ve bunlar arasında fikrini değiştirmiş biri. Bunu bence yazılarında da görebiliyoruz, özellikle din üzerine bakışının ne olduğunu çıkaramadım. Ki yazarı eseriyle birlikte ele almak gerektiğine biraz inandığım için şimdiye kadar okuduğum favori yazılardan birkaçını yazmış olsa bile siyasi görüşleri kitap hakkında fikrimi biraz etkiledi.
5/5 vermememin bir nedeni de bu ciltteki son kitap olan Kelimeler ve Kan’dı. Kişisel olarak son kitabı bir tık tekrarlayıcı buldum. Yanlış anlamayın gene çok orijinal kurgular vardı kesinlikle, şok olduğum anlar oldu. Kurgulardan daha çok temel kurgu planı olarak tekrarlayıcı buldum. Sevdiklerim de oldu ama önceki iki kitapta yazar daha kısa metinlerle daha vurgulayıcı noktalara değinmiş gibi hissetim. Bir de ben arka arkaya okuduğum için her 10 sayfada bir yeni bir olay örgüsünü öğrenmek zorlaştı, özellikle bu kitapta daha tamamlanmış metinler ve karakterler olduğu için.
İlk iki kitap kısmında bunu hissetmemiştim, onlar daha soyut metinlerdi. Özellikle 3. Kitaptaki metinleri ara ara okumanızı tavsiye ederim bir anda oturunca tekrarlayıcı geliyor biraz.
Özetle Dorian Gray’in Portresi, Edgar Allan Poe, dark academia diye geçen bir estetik var şuan o, yani orjinal, hafif ürpertici, kısa da olsa okuduktan sonra sizi oturup düşündürecek metinleri/kitapları seviyorsanız kesinlikle denemelisiniz.
İyi okumalar...
Sizi okumaya ikna etmek için birkaç kısa alıntıııı:
-> “Başkalarına o denli ışık saçacaksın ki, ilk gözü kamaşan sen olacaksın.”
-> “Ve ben, Bay İnsan, faydasız kaçışlardan sonra duran trenleri ve yok edilemeyenin üzerini örten sisi çok seviyorum.”
-> “İsmimi, yaşımı, memleketimi, boyumu biliyordum; yüzümü biraz, ruhumu ondan daha az tanıyordum.”
-> “Sıcak kandan, gergin sinirlerden ve imkansızın karşısında bile kendini kontrol edemeyen arzulardan oluşuyorum.”
-> “Hayat –gerçek, derin, yoğun hayat- bir kül tarlasındaki belirsiz bir kıvılcımlar dizisi, hüzünlü gri bir ipe sayılmış seyrek inci bir kolye dizisi değilse nedir?”