🗣️ YÜKLÜ SORU SAFSATASI (LOADED QUESTION FALLACY) Günlük yaşantınızda karşılaşacağınız en yaygın safsatalardan bir diğeri de Yüklü Soru safsatasıdır. Bu en tehlikeli safsatalardan biridir ve erken fark edememeniz halinde tartışmanın sağlığı açısından felaketle sonuçlanabilir. İsminden de anlaşılabileceği gibi Yüklü Soru…devamı🗣️ YÜKLÜ SORU SAFSATASI (LOADED QUESTION FALLACY)
Günlük yaşantınızda karşılaşacağınız en yaygın safsatalardan bir diğeri de Yüklü Soru safsatasıdır. Bu en tehlikeli safsatalardan biridir ve erken fark edememeniz halinde tartışmanın sağlığı açısından felaketle sonuçlanabilir.
İsminden de anlaşılabileceği gibi Yüklü Soru safsatasında bir soru vardır; ancak sorunun içinde bir varsayım, bir ima bulunur. Yani soru, "yüklü" olarak, bir "yük ile" sorulmaktadır. Bu yükü fark edemezseniz, karşı taraf sizi zokaya düşürecek ve cevap vermeye kalkmanız halinde tartışmanın izleyicilerine (ve kendinize) kötü gözükeceksinizdir.
Bu yük, genellikle bir önyargı veya hatalı varsayım içerir. Fakat bir soru formunda olması veya normal gibi gözüken bir sorunun içine gömülmüş olması, kişileri varsayıma odaklanmak yerine soruya cevap vermeye iter. Ancak soruya cevap vermeye başlamak, soru içindeki varsayımı kabul ettiğiniz anlamına gelir, ki soruyu soran kişinin amacı da zaten budur. Böylece bir sonraki yanıtında, o varsayımı/önyargıyı kabul ettiğiniz varsayımı üzerinden devam edecektir ve siz, bunu net bir şekilde reddetmediğiniz için artık çok geçtir. Geriye dönüp düzeltmeye çalışmak sizi kötü gösterecektir.
İşin fena tarafı; Yüklü Soru safsatası akıllıca kullanıldığında, sadece zokaya düştükten sonra değil, daha soruyu sorulduğu anda bile karşı tarafı zor durumda bırakmak, utandırmak, savunmaya çekilmelerini sağlamak, dikkatlerini dağıtmak mümkündür. Bu şekilde köşeye sıkıştırıldığında çoğu insan öfkelenecek ve tartışmayı baştan kaybedecektir. Örnek verelim:
Diyelim ki Gamze de Hale de Burak isimli bir gençten hoşlanıyor olsun. Gamze ile Hale bir gün bir yerde otururken, Burak da yan masada oturuyor olsun. Gamze, meraklı ve Burak'ın net bir şekilde duyabileceği bir ses tonuyla şunu sorsun:
"Haleciğim, bir ödev üzerinde çalışıyorum da, uyuşturucu geçmişi olan biri olduğun için, çocuklar arasında uyuşturucu kullanımıyla ilgili ne düşündüğünü merak ettim? Sence çocukları uyuşturucudan korumak için neler yapmalıyız?"
Bu soru, eğer ki "uyuşturucu geçmişi" varsayımı/iddiası ile birlikte sorulmasaydı, son derece doğal ve sıradan bir soru olurdu. Ancak Gamze’nin araya sıkıştırdığı ("yüklediği") varsayım, Hale’yi çok zor bir durumda bırakmaktadır. Eğer kendisinin uyuşturucu geçmişi olmadığını savunmaya çalışacak olsa, kötü gözükecektir, çünkü sanki bir şeylerin üzerini örtmeye çalışıyormuş izlenimi verecektir. Eğer öfkelenirse (ki çoğu kişinin yapacağı budur), gerçeklerin onu rahatsız ettiği izlenimini verecektir. Eğer görmezden gelip soruya yanıt vermeye çalışacak olursa, varsayımı kabul ettiği anlamına gelecektir; halbuki Hale’nin hiçbir uyuşturucu kullanımı geçmişi yoktur.
📝 EVRİM AĞACI'NDAN ALINTILANMIŞTIR