🗣️ KİŞİLİĞE SALDIRI SAFSATASI (ARGUMENTATUM AD HOMINEM FALLACY) Bu safsata, üzücü bir şekilde günümüzde insanların en sık düştüğü, en affedilmez safsatalardan birisidir. Bu hata, özellikle ülkemizde pek çok tartışmanın anlamsızlaşmasına ve sonuç çıkmayacağının daha en başından belli olmasına sebep olmaktadır.…devamı🗣️ KİŞİLİĞE SALDIRI SAFSATASI (ARGUMENTATUM AD HOMINEM FALLACY)
Bu safsata, üzücü bir şekilde günümüzde insanların en sık düştüğü, en affedilmez safsatalardan birisidir. Bu hata, özellikle ülkemizde pek çok tartışmanın anlamsızlaşmasına ve sonuç çıkmayacağının daha en başından belli olmasına sebep olmaktadır. Bu safsata, temel olarak, tartışmanın taraflarından birinin, karşısındakinin iddiasını, karşısındakinin kişisel özelliklerinden veya şahsından yola çıkarak reddetmesine ya da güvenilir bulmamasına denmektedir. Yani bu mantık hatasında kişi, düşünceleri tartışmayı bırakarak, kişiliğe ve düşüncelerin sahiplerinin özelliklerine saldırmaya başlar. Bu da konunun dışına çıkılmasına ve yersiz ve/veya anlamsız tartışmalara sebep olur. Örnek verelim:
Ayşe: "Ali bana düşük kalorili bir diyet yapmamı tavsiye etti. Böylece kilo kaybetmem mümkün olabilirmiş."
Hasan: "Ali, düşük kalorili diyetin kilo kaybettireceğini söylüyormuş. Hah! O diyet tavsiyesinden ne anlar!? O koca popolu bir şişko. Hem sivilceleri de var. Saçları da yağlı, darmadağınık. Daha fenası, o Galatasaray'ı tutuyor. Bir Galatasaraylı" dan ne beklersin? Kendisine baksın o bir önce..."
Fark edileceği gibi, düşük kalorili diyetlerin kilo kaybına neden olacağı bilgisinin, onu söyleyen kişinin kilosundan, sivilcelerinden, saç yapısından, tuttuğu takımdan bağımsızdır. Argümanı çürütmek istiyorsak, düşük kalorili diyetlerin neden kilo kaybına neden olmadığı konusuna odaklanmamız gerekiyor.
Ad hominem'in, mantık hataları arasında yer almasının sebebi, açık bir şekilde, bir insanın karakterinin, içinde bulunduğu durumların veya hareketlerinin; kişinin ileri sürdüğü argümanla çoğu zaman ilgili olmamasıdır. İlgili olsa bile bu, karşıdaki kişinin bu kişinin fikirleri yerine karakterine, içinde bulunduğu durumlara veya hareketlerine saldırmasını meşru kılmaz. Taraflar, her zaman fikirleri tartışıyor olmalıdır, kişileri değil.
Ülkemizde bu hata, ne yazık ki çok ciddi ve sık bir şekilde yapılmaktadır. Tartışmalarda, kişilerin bir noktadan sonra fikirler yerine karşısındakinin karakterine, geçmişine veya davranışlarına saldırdığı ve bu sebeple tartışmaların tansiyonunun gereksiz yere yükseldiği, bunun sonucunda da çoğu tartışmanın sonuçsuz kaldığı görülmektedir. Ülkemizdeki tahammülsüzlük sorunu, bu durumun temel sebeplerinden biridir. Ancak biz, bilimseverler olarak bu sınırları çok iyi bir şekilde belirlemeli ve bu mantık hatasına düşmemeliyiz.
📝 EVRİM AĞACI'NDAN ALINTILANMIŞTIR