"Kötü adam ne kadar başarılıysa film de o kadar başarılıdır. Bu en önemli kuraldır." - Alfred Hitchcock Filmin başarısında Russell Crowe' un yanında Joaquin Phoenix' in kötü adamlığının payı da göz ardı edilemez. Olaylara sadece mantık çerçevesi içinde baktığınızda Commodus'…devamı"Kötü adam ne kadar başarılıysa film de o kadar başarılıdır. Bu en önemli kuraldır."
- Alfred Hitchcock
Filmin başarısında Russell Crowe' un yanında Joaquin Phoenix' in kötü adamlığının payı da göz ardı edilemez. Olaylara sadece mantık çerçevesi içinde baktığınızda Commodus' a bile hak verebiliyorsunuz bazı anlarda. Bu, hem iyiyi hem kötüyü hissetmenizi, hangisinin doğru olduğuna karar vermenizi ve sizin de filmde kararınız ile beraber savaşmanızı sağlıyor. Bu da filmi bambaşka bir boyuta taşıyor.
Peki bu yüzden mantık sizi doğruya ve yanlışa, duygular ise doğruya götürür diyebilir miyiz? O herkesin kendi bileceği iş.
Süresinin uzunluğuna rağmen sizi adeta savaşıyormuşsunuzcasına sürekli tetikte tutan bir film. Bazen sarayda yaşananları izliyoruz, bazen gladyatörlerin kapışmalarını izliyoruz. Ama asla hiçbir sahne bitsin istemiyoruz.
İnsanlar, birilerinin birbirini öldürmesinden zevk alıyordu filmde. Ve bu işin insanları eğlendirerek yapılması gerekiyordu. Hemen gerçekleştiğinde hiçbir zevk almıyorlardı. Yönetmen de bu işi oldukça kısa tutarak zevk almamamızı, kendimize "Niye bu kadar kısa sürdü?" diye sormamızı ve bizim de bir insan olduğumuzu hatırlamamızı sağladı. Ve o insanlardan nefret ederken aslında kendimizden de nefret etmemiz gerektiğini yüzümüze vurdu. Belki hiç bu açıdan bakmamışızdır filme ama aslında bize kendimizi gösteren, özeleştiri yapmamızı sağlayan bir filmdi de.
Filmin dönemini ne kadar iyi yansıttığını kostümlerden, mekanlardan, heykellerden, sınıf ayrımından anlayabiliyoruz. Belki farketmemişizdir ama yönetmen çok güzel bir detay daha sıkıştırmış araya: savaşçı köpek.
Elinizi ekrandan içeri sokup olaylara müdahale etmek isteyeceğiniz sahneler mevcut. Bazen çok sinirleniyorsunuz, bazen tüm vücudunuz umutla doluyor, bazen intikam aşkıyla yanıp tutuşuyorsunuz, bazen arkadaşınızı öldürmek üzere olan düşmana balta saplayarak onu kurtarıyorsunuz, bazen de özgürlüğü hiç yaşamadığınız bir şekilde yaşıyorsunuz. Karakter analizlerinin çok iyi yapıldığına da değinmiş olalım.
Ülkesi ve ailesi için canını vermeye hazır, sözü dinlenilen ve gittiği her yerde herkes tarafından sevilen bir karakter için daha güzel bir savaş konuşması beklerdim. Savaşta duyduğum heyecanı bu konuşmadan alamadım.
Yine bazı savaş sahnelerinde ağır çekim olmamasına rağmen kılıçlar havada çok yavaş bir şekilde savruluyordu. Bu filmin gerçekçiliğini bir tık azaltmış.
SPOILER----------------------------------------------------------
Bir diğer takıldığım nokta ise Maximus ve Lucilla gece gizlice konuşurken bağıra bağıra Commodus' u öldürmekten bahsediyorlardı buna rağmen hiçbir görevli sesini çıkarmadı. Belki duymamışlardır diyebilirsiniz fakat Maximus orta şiddetli bir sesle "Kadını alabilirsiniz." dediğinde görevli gayet rahat bir şekilde duyuyor ve içeri giriyordu. Ama tabiki bunlar yüzünden filme gölge düşürecek değilim.
---------------------------------------------------------------BİTTİ
Bence IMDB bu film için tam yerinde bir puan vermiş. İzleyin ve Maximus Decimus Meridius' la tanışın. Sakın "henüz değil" demeyin :)
Ve akıllara o replik gelir: Halk devletten korkmamalı, devlet halktan korkmalı. ( V for Vandetta )