6/10 "Umut, görünmez ama büyük bir güçtür. Onun gücünü küçümsemeyin." "Kafesten kaçmayı muhteşem bir gösteri olarak sunabilecekken bir kafesin içinde neden yaşayasın ki?" Serinin ve kitabın konusuna genel anlamda değinecek olursak. Audrey Rose asil bir İngiliz ailesine mensup 17 yaşındaki…devamı6/10
"Umut, görünmez ama büyük bir güçtür. Onun gücünü küçümsemeyin."
"Kafesten kaçmayı muhteşem bir gösteri olarak sunabilecekken bir kafesin içinde neden yaşayasın ki?"
Serinin ve kitabın konusuna genel anlamda değinecek olursak.
Audrey Rose asil bir İngiliz ailesine mensup 17 yaşındaki ayrıcalıklı bir hayatı sürmektedir, ama toplumun beklentilerinin aksine gizli ve tekinsiz bir dünyası da vardır. Çünkü genç kız, amcasına adli tıp laboratuvarında otopsi konusunda yardım etmektedir.
Seri 1888 yılında geçiyor.
O zamanlar kadın hakları gibi bir çok şey olmadığı için Audrey Rose bu tip şeylerle bolca baş etmeye çalışırken aynı zamanda Thomas ve amcası ile de her kitapta ayrı işlenen cinayetlerin katillerini bulmaya çalışıyorlar. Bu arada cinayetler birinci kitapta olan Karındeşen Jack gibi gerçek hikayelerden uyarlama. Yazar sadece ufak tefek şeyleri olay örgüsüne eklemiş veya çıkarmış.
Serinin 3'ncü kitabı yani Büyü ve Kan'ın konusu. Transatlantikte New York’a gemiyle yolculuk yapan Rose ve Thomas geçirecekleri bir hafta boyunca Ay Işığı Karnavalı’nın sergileyeceği sıradışı gösterilerin keyfini çıkaracaklardır. Sihirbazlar, cambazlar, falcılar, eşsiz bir kaçış ustası... Ancak soylu kızlar kaybolmaya ve vahşice sergilenen cesetler ortaya çıkmaya başladığında ihtişamlı yolculuğun büyüsü bozulacak.
2. Kitabı okumamdan çok zaman geçmedi ama yinede Thomas ve Audrey Rose'u özlemişim. Hele de Thomas... uzun zamandır bir karakteri bu kadar sevmemiştim sanırım. Zekası, cinsiyetçiliğe karşı duruşu, Rose'a karşı hassaslığı. Ah hele Rose'a karşı ayarında flörtöz tavırları... bakın bu seriyi okurken Thomas'ın kalp çalan en can alıcı kısmı kesinlikle budur.
Bu serinin en sevdiğim kısımlarından biride Rose'un cesetleri incelerkenki o çıkarım gücü. 2. kitapta öğrendiği şeylerle bilgi darcığının genişlediğini ve ölü bir bedene bakarak nasıl öldüğünü veya öldürüldüğünü anlama konusunda daha da geliştiğini görebiliyoruz. Eminim ki amcası da bu konuda bana katılacaktır. Hatta bu konuda içten içe gururlu olduğuna da eminim.
Rose'un bu konudaki yeteneğinden bahsetmişken, Thomas'a da bir uğramamak olmaz. Thomas'ın olay yerine gittiklerinde her seferinde kendini katilin veya kurbanın yerine koyması. Etraftaki eşyaların düzenlerinden, kullanış biçimlerine kadar incelerken cinayetin nasıl işlendiğini, o sırada odada neler olduğunu kafasında canlandırabilmesi. Her seferinde de hedefi tam ortadan vurması kesinlikle hayran olunacak bir özellik.
E tabii ki de Rose ve Thomas'ın iki iyi ortak olmasının en büyük nedeni de bunlar. Birbirlerini tamamlayan özellikleri.
Yazar ortaya insanları şok edecek bir şey ekleyeyim derken bazı yerlerde saçmalamış maalesef ki.
Kitapta yazarın Rose'u 1889 zamanlarından bir kadın olarak özgürleştirmeye çalıştığını, karaktere o tek başıma bir şeyleri halledebilirim olayını vermeye çalıştığını çokça görüyoruz. Bunda hiçbir problem yok yanlış anlaşılmasın ama bu serinin diğer iki kitabında abartılmadan, ayarında konmuşken bu kitapta yazar ayarı bolca kaçırmış hissi verdi.
Sanırım bu kitapta en sevmediğin kısımlardan biri Audrey Rose ve Thomes'ın ilişkisinin yazım şekliydi. Rose zeki bir kız hislerinin gidişatının bolca farkında olmalı. Tabii ki de bir katili ararken kafası çokça karışmış olmasında problem yok ama sırf bir şeyler olsun diye bu kısımda saçmalanmış ve klişeye bağlamış yazar. Aşırı sinir bozucuydu...
2'nci kitapta çitayı o kadar yükseltmişti ki şahsen bu kitap büyük bir hayal kırıklığı oldu benim için.
Akıcı mı diye soracak olursanızda. Bence akıcıydı bazı yerlerde koptuğum ve yazarın gereksiz uzattığı yerler oldu ama okurken kendimi kaptırdığımda bir gerçek.
Bu arada her kitapta ayrı bir cinayet ele alındığını söylemiştim. Diğer kitaba geçiş için yazar kitapta herhangi bir şeyi açıkta bırakmıyor. Yani kitap bittiğinde aklınız öyle soru işareti kalmıyor. Sadece son kısımda diğer kitaba geçişe çok ufak bir zemin hazırlanıyor.
Seriyi tavsiye eder misin? Sorusuna evet derim. Yani en azından bu kitabı pek sevemesemde ilk iki kitap cidden güzeldi. Hele 2'nci kitap cidden olay örgüsü, konusu, karakterlerin davranışları ve ilerleyiş şekliyle çok iyiydi.
Serinin son kitabını daha okumamama rağmen, serinin en az sevdiğim kitabının bu kitap olduğuna adım kadar eminim maalesef ki.