Spoiler içeriyor
Duydum ki Gülseren Hanım'ın bir başka kitabı yine bir diziye konu olup çocuk çoluk bebek demeden her an açık olan televizyonlarımızda boy gösterecekmiş.. Bu kaçıncı olacak? 6 mı? Yetmedi mi diğerleri? Yetmedi mi gerçek hayat diye diye burnumuza soktuğunuz o…devamıDuydum ki Gülseren Hanım'ın bir başka kitabı yine bir diziye konu olup çocuk çoluk bebek demeden her an açık olan televizyonlarımızda boy gösterecekmiş..
Bu kaçıncı olacak? 6 mı? Yetmedi mi diğerleri? Yetmedi mi gerçek hayat diye diye burnumuza soktuğunuz o dramlar? Yetmedi mi şu dünyadaki her sokaktan akan dram? Ne istiyorsunuz ki biz insanlardan? Her saat hayatın gerçekleriyle yüzleşip hönkür hönkür ağlayalım mı? Şu an yaşanan stresler az mı geldi bize?
Neyse, diziden bahsedeyim.. Çünkü sinirlendim bu soruları sıralayınca. (Eleştirdiklerim tamamen filmdeki karakterler. Gerçekte bunların olabileceğinin de farkındayım. Boşuna şu dizinin -varsa- fanları gelip diziyi ve karaketerleri savunmasınlar bana.)
Öncelikle Nalan;
kusura bakmayın ama karakter çok salak ya da saf, ne bileyim. Zeki ve akıllı olmadığı kesin de. Feride'nin her bir haltına "Olur annecim. Sen ne dersen odur annecim. Aman annecim. Yaman annecim," deyip durmasaydın belki de ölecek raddeye gelmezdin. Gelmişsin 30 yaşına hâlâ annecimli takılıyorsun bu yapılanlara. Ve kadının senin annen olmadığını nasıl anlamazsın? Sedat ve ablası bile anladı. Pu sana. Ayrıca donların da babaannemin donlarına benziyor. Onu da Feride'nin seçtiği çok belli. Ve ben senin neden donlarını biliyorum... neyse sorgulamayacağım. Malum gözümüze sokulan tek şey dram değil, senin donlarını da soktular. Ve bazı kıyafet kombinlerin de yabancı "gerçek" bir prensesten kopyalamaymış. Kadını prenses gibi göstermek için ellerinden gelenleri yaptılar. Yüzlerce duyduğumuz "prenses gibi" diyaloglarından sonra bi' de rüyasında prenses yaptınız Nalan'ı. Neyse.
Sedat ile ilişkini sorgulamayacaklarım arasına alıyorum. Ama o Sedat var ya o Sedat. Nalan'dan daha bi' ayrı. Kendisini kırbaçlattıran bir psikopat. Ben bunu da bilmemeliydim mesela. Ki o sahneyi izlerken kardeşimin de o sahneye tanıklık etmesi beni üzdü. Ben utandım onların yerine. Ve, vee o kırmızı, kendini kırbaçlattığın ve daha birçok fantezilerinize şahit olan o oda, neden televizyonda gösterildi¿ Manyak mısınız? Sizin hiç mi çocuğunuz yok? Ben kardeşim görmesin diye kanal değiştiriyorum, adamlar özenle hazırlayıp bize sunuyor. "Istomoyorson izlomo" diyenleri duyar gibiyim. DGSKDSNSKSNSM şaka gibisiniz.. Beni en çok korkutan da annemin bu diziyi takip etmesi. O psikolojik rahatsızlığı olan, kafasını dinle bozup torununa işkence eden Feride'den etkilenecek diye korkuyorum.. Onun gibi erkek arkadaşlarıma karışırsa sonrasında işimiz zor jdudlddmsl Ki var böyle örnekler arkadaşlar, yapmayın. "İnsanlar dizilerden etkilenmiyor, bu dizi 'farkındalık' dizisi," demeyin. Biir sürü örnek sayılabilir bu konuda. Fazla uzatmayacağım. Bu diziye de neden bu kadar hâkimim, bilmiyorum.. Nalan'a saydırmak ve artık Gülseren Budayıcıoğlu'nun kitaplarını ekranda görmek istemediğimi belirtmek için yazdım. Çünkü artık yetre. İnsanların hayatları üzerinde para kazanmaya çalışmayı kesin artık. Rahat bırakın şu kafa dağıtmak için televizyon karşısına geçen insanları. Kimse Nalan'ın donları ile ilgilenmiyor. Midemi bulandırıyorsunuz. Ve o korse şeysileri kitapta bile yokmuş. Münasip bir yerlerinizden bir şeyler uydurup gerçeklerden uzaklaşıp başına "Gerçek hikâye" diye yazarak insanların duyguları ile oynamayı da bırakın. Yazık bize, ya. El insaf..