Türk sinemasının kıyıda köşede kalmış ve kıyıda köşede kalmayı hiç de hak etmeyen yüzlerce filmi vardır. Bu tip filmler gerek bakanlık desteği olmaması gerekse yeterli destek görememesinden dolayı ya hiç vizyona girmiyor ya da bir kaç şanslı ilde vizyona girip…devamıTürk sinemasının kıyıda köşede kalmış ve kıyıda köşede kalmayı hiç de hak etmeyen yüzlerce filmi vardır. Bu tip filmler gerek bakanlık desteği olmaması gerekse yeterli destek görememesinden dolayı ya hiç vizyona girmiyor ya da bir kaç şanslı ilde vizyona girip çıkıyor. Damat Koğuşu yukarıda saydığımız, hakkı yenmiş filmlerden belki de en önemlilerinden biri diyebiliriz. Yarattığı atmosfer, ahlâkî ikilem ortamı ile vizyona girmiş bir çok cinli korku filmine göre kat kat güzel bir yapım.
Filmin senaryosu klasik bir hapishane filmi gibi görünse de, hapishane ortamının yarattığı o boğucu atmosferi oldukça iyi veriyor. Bunun haricinde devlet kadrolarında meydana gelen çürüme, biat kültürünün çarpık bir şekilde büyümesi gibi bir sürü toplumsal eleştiriyi de bünyesinde barındırıyor. Özellikle filmde konuşmanin olmadığı sahnelerde, arka fonda dönen birbirinden trajik tecavüz hikayeleri, filmin nerede ise hiç boş anının olmamasına ve seyirciyi filmin boyunca devamlı tecavüzü ve tecavüz ahlakını düşünmeye itiyor. Bu harika senaryonun belki de tek olmamışı, filmin bir türlü beklenen patlamayi yapamaması ve patlamanın yeteri kadar çarpıcı olmaması sayılabilir.
Filmin görüntü yönetmenliğini daha önceden Leyla İle Mecnun, 1 Kadın 1 Erkek ve Ulan İstenbul'un da görüntü yönetmenliğini yapan Serdar Ünlütürk yapıyor. Neredeyse tek mekanda geçen filmde zaman zaman sabit kamera zaman zaman ise yüze yapilan zoomlar ile gerilim dozunu oldukça hissettiriyor. Senaryosal anlamda öne çıkan bu tarz filmlerde, kameranin da ihmal edilmemesi bizi izlerken bir parça mutlu ve memnun etti doğrusu.
Filmin oyuncu kadrosu ise oldukça mütevazi olmasına rağmen, tam performans sunan bir ekibe sahip. Özellikle Barış Atay ve İbrahim Aköz'un oyunculukları filmin tansiyonunu karşılaşmasına ve gerilimin her an yüzlerinden de okunmasına neden olmuştur.
Biz filmi izlerken aklımıza sık sık Sarmaşık filmi geldi. Yapısal bozulma, karakterlerin filmin içerisinde yaşadığı değişimler gibi gibi bir çok sebep ister istemez filmi Sarmaşık ile kıyaslamamıza neden oluyor. Sarmaşıka göre bir tık aşağıda kalmasına rağmen yönetmen İlker Savaşkurt, kısıtlı imkanlarına rağmen oldukça başarılı bir performans gösteriyor.
Sonuç olarak Damat Koğuşu yarattığı ahlâkî ikilem ve her daim gergin atmosferi ile izlenmeyi ve üzerinde tartışılmayı hak eden bir film. Umarız daha nice daha güzel filmlerini izleriz.
Bizce bu gergin film;
9/10
Unutmadan;
Öç kanla değil, suyla alınır.