Absürt komedi ile arası (oyuncu olarak) çok iyi olan Ali Atay; bu sefer de şansını yönetmenlik tarafında deniyor. Ve bana sorarsanız araları her türlü mükemmel bir ikili olmuşlar. Anadolu rock tarzı şarkılarıyla, ünlü tabloların bize farklı bir şekilde sunuluşuyla, bazı…devamıAbsürt komedi ile arası (oyuncu olarak) çok iyi olan Ali Atay; bu sefer de şansını yönetmenlik tarafında deniyor. Ve bana sorarsanız araları her türlü mükemmel bir ikili olmuşlar.
Anadolu rock tarzı şarkılarıyla, ünlü tabloların bize farklı bir şekilde sunuluşuyla, bazı filmlere yapılan göndermeleriyle (Eyes Wide Shut) gayet güzel bir film.
Özellikle çekimler, mekan tasarımları ve kullanılan müzikler Ali Atay'ın yönetmen koltuğunda da ne kadar başarılı olduğunu bizlere kanıtlar nitelikte. Aynı zamanda ikinci paragrafta bahsettiğim özellikler de kendisinin bu alana olan yetkinliğini gösteriyor. Bu açıdan bakınca sevindim doğrusu: bizden birilerinin de kaliteli işlerin farkında olduğunu ve onlardan ilham aldığını farkedince.
Ali Atay'ın yönetmen koltuğunda oturduğu filmlerden şimdilik tek izlediğim bu. Ancak şu açık bir şekilde farkediliyor: Kendisi filmlerinde hep ekip işine yer veriyor. Filmi tek bir karaktere bağlamıyor. Bu da filmi daha zevkli hâle getiriyor. Hepsi birbirinden farklı özellikte ve hiçbiri önemsiz olmayan karakterler... Bu da kendisinin diyaloğa ve durum komedisine bağlı olan mizah anlayışını bizlere daha rahat göstermesini sağlıyor. Çünkü kadro kalabalıkken diyaloglar ve olaylar mecburen önemli bir yer kaplıyor. Bunları iyi yazınca da gerisi çantada keklik.
Ben bu ekibi ve mizah anlayışını seviyorum ve sevebildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum açıkçası. Kurallar yok, disiplin yok. Rastgele, olaylar nasıl gelişirse, saçma ve rahat türde bir komedi çünkü. Başa gelen olaylara gülebiliyorsunuz. Ve bence yaşadığımız dünyanın monotonluğuna bakacak olursak buna çok ihtiyacımız var. Film de bunu fazlasıyla karşılamış. Türk komedisi diyince aklımıza modern sinemadan bu ekibin gelmesi lazım bence. Bir de Cem Yılmaz ve ekibi var tabi.
Filmin sonu da çok güzel bağlanmış. Eminim filmi beğenmeyenler de bu konuda benle hemfikirdir. Ayrıca filmi "Ölümlü Dünya" ile karşılaştıranları çok gördüm. Henüz izlemesem de bence bu gereksiz. Film serisi olsa neyse ama olmadığı için ben buna anlam veremedim.
Ek olarak Ali Atay, filmde Beşiktaş'la ilgili bir detaya yer vermezse olmazdı :D
Film vasıtasıyla birkaç güzel şarkıyı da önermiş olayım:
🎼 Yalnızlar Rıhtımı - Erkin Koray
🎼 Dönence - Barış Manço
🎼 Deniz Üstü Köpürür - Cem Karaca
🎼 Yesteryear - Barry Forgie
BAZI BEĞENDİĞİM DİYALOGLAR --------------------------------
- Ben bir vaka ile karşı karşıya geldiğimde kendime hemen şu on üç soruyu sorarım:
Kaçta, hangi, ne ile, niçin, nolmuş, kimi, nerden, nasıl, ne zaman, kimden, neyi, ne belli, neye, kim?
- Nolmuş?
+ Alacak verecek kavgası. Ortaklar arasındaki tartışma büyüyor. Zaten güvenlik kamerasında da görüntü var, katil de yakalandı.
- Normal cinayete geldik biz yani öyle mi?
- Resmen düz cinayete geldik. Her cinayete de biz gidiceksek işimiz zor yani.
+ Amirim siz cinayet büro değil misiniz?
- Öyleyiz. Ama bu normal bi cinayet biz yanlış gelmişiz. Kardeş, biz seri katilciyiz tamam mı? Devamı ya da öncesi olmayan bizim cinayetlerle işimiz yok. Aynı adam, başka biriyle daha anlaşamayıp onu da öldürürse o zaman bizi arıyosun.
+ Olum siz deli misiniz? Bu nasıl sorgu lan?
- Valla ne biliyim işte abi? İyi polis kötü polis dedi, Dizdar Bey. İyi polis bendim, kötü polis oydu.
- Hayır, öyle bir şey demedim ben. Alaaddin Bey, ben iyi polis ne dedim? İyi polis ben, kötü polis diye gösterdim sizi.
- Hayır canım ne alakası var? Siz bana içeri girerken iyi polis diye beni gösterdiniz, kötü polis kendiniz yaptınız.
- Çok yanlış anlamışsınız Alaaddin Bey, siz iyi polis miydiniz içerde?
- Evet ben özellikle yani dikkat ettim size çünkü siz de iyi yaptığınız için ben dedim ki "O zaman ben daha iyisini yapayım ki." dedim. Ben o yüzden, o şekilde yani.
- Ben de dedim ki "Bunun kötüsü buysa ben dedim o zaman iyice iyi bir şey yapayım." Çok özür diliyorum.